Hangi matematik, hangi fizik yasası veya hangi teori olursa olsun hepsinin temelinde enerji vardır, enerji olmak zorundadır. Bunu hiçbir inanç, hiçbir evreni izah modeli tartışmaz. Zira enerji yoksa bildiğimiz evren de yoktur. Dolayısıyla tartışma da yoktur. Lafı nereye getiriyorum? “Akıllı tasarım” ya da “Rastlantısal var olmuş.” diye asırlardır tartışılıyor. Oysa yapılan tartışmaların adresi aslında evrenin kendisi değil onu oluşturan yani hammaddesi olan enerji dediğimiz şeydir.
Peki ama enerji nedir? Asıl mesele budur. Dolayısıyla ben, enerjinin ne olduğu konusunda literatürdeki verilerden yola çıkarak bir hayli ayrıntılı sorular ve cevaplara yer vereceğim. Önce enerjinin tanımından başlayalım.
Enerji: Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke. TDK.
Literatürde yaygın tanım şudur: Enerji, bir sistemin iş yapma kapasitesidir. Kısaca iş yapma gücüdür. Maddeler mevcut fiziksel durumlarını ancak enerji kullanarak değiştirebilirler.
“Enerji; iş yapma gücüdür” izahında ilginç ve hoş bir durum vardır. Çünkü işi yapacak yani enerjiyi kullanacak olan maddenin kendisi enerjiden meydana gelmiştir. Ayrıca yapılacak işin ortamını, şartlarını yaratan da enerjidir. İşi yapma gücü de enerjidir. Anlaşılan o ki, evrende olan biten her şey enerji, enerjiden başka hiçbir şey yok!
O zaman sorulması ve cevap bulunması gereken soru şudur:
“Gerçekte enerji nedir?”
Cevap için bilimin izahlarına bakalım. Önce Nobel ödüllü fizik profesörü Richard P. Feynman’ı enerjinin korunumu yasasını izah eden bölümünden aktarmayı izleyelim:
“Çok sayıda değişik enerji biçimleri ve her birinin bir formülü vardır. Bunlar, kütle çekim enerjisi, kinetik enerji, ısı enerjisi, esneklik enerjisi, elektrik enerjisi, kimyasal enerji, ışıma enerjisi, çekirdek enerjisi, kütle enerjisidir. Bu katkıların her birinin formüllerini toplarsak bu toplam giren ve çıkan enerjiler dışında değişmeyecektir. 'Bugün fizikte enerjinin ne olduğunu bilmediğimizi kavramak önemlidir.' ” (Richard Feynman. Altı Kolay Parça. S.101-102)
Şimdi de “Parçacıklar ve Sistemler için Klasik Dinamik” isimli fizik ders kitabında verilmiş, Elektromanyetiği bulan İskoç teorik fizikçi James Clerk Maxwell, den alıntıyı aktarayım:
“Bu nedenle biz maddesel bir sistemin enerjisini, sistem belirli bir durumdan diğerine geçerken artan veya azalan bir değer verebileceğimiz bir nicelik olarak düşünmeliyiz. Standart bir durumda enerjinin mutlak değeri bizim için bilinmemektedir ve bilsek de bizim için bir değer taşımamaktadır. Çünkü bütün olgular enerjinin mutlak değerine değil, enerjideki değişikliklere bağlıdır.” Classical Dynamics of Particles and Systems. Stephen T. Thornton, Jerry B. Marion. S. 80.
Allah de de kurtul bunca yükten