“Afyonun kötü tesiriyle çok zayıf, çelimsiz ve çoğu da ihtiyar olduklarından en ufak bir gürültü ve şamatadan ürküp, telaşa düştükleri için afyon kahvelerinde çok sakin, sessiz oturulur, her türlü hareketten kaçınılırdı. Süleymaniye’deki Tiryaki Çarşısı halkı gece ikilere kadar bu kahvelerde otururdu.
Evi uzak olduğundan erken gitmeye mecbur kalanlar arkalarında ufak zembil, ellerinde bir değnek, ufak muşamba fenerle suratları asık, gözleri uyur gibi, benizleri soluk, sesleri kısık, düşkün bir halde kızgın ve öfkeli bir tavırla kahvehaneden çıkarlardı…
Uzun bir yolu olan fakat bu müddet zarfında da afyonsuz ve kahvesiz duramayan tiryakiler tenhada münasip virane bir köşe bulup zembilini indirir, zembiline koymuş olduğu ufak tahta parçaları, kuru yaprak ve çırayla bir ateş yakar, yine zembilinden cezve ve fincanını çıkarıp kahve pişirir, kahve ile bir de afyon yutar, keyfini yeniler, sonra da yine güçlükle yoluna devam ederdi.”
Meğer Dilipak kültürümüze sahip çıkmaya çalışıyormuş bilemedik 😂 Bu arada güzel detaylı bir içerik olmuş teşekkürler...
zevkle okudum,güzel içerik