Sınır deyince aklıma hep çocukluğumun fısıltıları geliyor. Ayıp olur, sessiz ol, yapıver ne olacak, o büyük sorgulama itaat et, sen çocuksun ne anlarsın… Kulağımıza söylenen fısıltılar yetişkin olunca kendi cümlemiz olmaya başladı. Dış ses artık iç sesimizdi. Kızdık öfkemizi belli edemedik. Üzüldük içimize attık, maskeler takıp “Ben iyiyim sorun yok.” dedik. Birileri bize saygısızca davrandı ayıp olur deyip hakkımızı koruyamadık. Sevmedik ama seviyor-muş gibi yaptık. Belki de yalnız kalmaktan, yanlış anlaşılmaktan korktuk. Bir de “hak aramak, kendini sevmek, itiraz etmek narsistlik diye manipüle etmeye çalıştılar.
Sonra günün sonunda baktık ki şartlar değişince insanlar da bir anda değişti. Sen sesini çıkarmazken iyi oldukların sen hakkını arayınca düşmanın oldu. O gün senden gidenlere çok üzüldün. Ama geç kalmış değilsin “Hayır” demek bencillik değil öz benliğe saygıdır. Unutma çizemediğin her sınır gün gelir senin üstünü çizer.
-İlişki problemleri yaşandığında, çiftlerin terapiye başvurma konusundaki çekinceleri olabiliyor. İlişki terapisinin faydaları nelerdir ve hangi aşamada çiftler terapiye başvurmalı?
Bugün aldığın evin damı akabiliyor. Arabanın tekerleği patlayabiliyor. Çok severek aldığın bir kıyafet sana bol gelebiliyor. Sana bir zamanlar mutluluk veren şey şimdi seni mutsuz etti, sorun çıkardı diye onlardan vaz mı geçiyorsun ya da bu sorunları görmezden mi geliyorsun. Peki en doğru nedir tamir etmek değil mi? Haz ve problem bir arada olmadan bazı şeylere sahip olamazsın. Her hazzın doğal olarak getirdiği bir sorun olabilir. Bunu kabul etmediğiniz ve görmezden geldiğiniz ya da ilk sorunda vazgeçtiğiniz an kaybedersiniz. Çözüm nedir? Tamir etmek! Evin damı akınca ustadan yardım alırsın, arabanın tekeri patlayınca tamirciye, kıyafetin bol gelince de terziye gidersin. Niye kendin onarmıyorsun ya da dikmiyorsun. Çünkü uzmanlık gerektiriyor. İşte insanların evliliklerinde de bir şeyler yolunda gitmiyorsa işte orada bir uzmana gitmekten asla çekinmemeli. Çünkü yamayı sen yaparsan kaçağı büyük olur.