Friedrich Schiller'in ilhamını çürük elmadan aldığını ya da Charles Dicken'ın başını kuzey kutbuna doğru uzatmadan asla uyuyamadığını biliyor muydunuz? Bu içerikte sizler için dünyaca ünlü edebiyatçılar hakkındaki ilginç bilgileri derledik.
Friedrich Schiller'in ilhamını çürük elmadan aldığını ya da Charles Dicken'ın başını kuzey kutbuna doğru uzatmadan asla uyuyamadığını biliyor muydunuz? Bu içerikte sizler için dünyaca ünlü edebiyatçılar hakkındaki ilginç bilgileri derledik.
Tom Sawyer Maceraları ile tanıdığımız Mark Twain, günümüzde neredeyse herkesin yaşadığı uykusuzluğa yaşamı boyunca çare bulamamış. Geceleri ayakta iken gündüzleri ise beklenmedik yerlerde uyuyakalırmış.
Ünlü Fransız şair ve yazar Victor Hugo'nun edebiyatçı kimliğinin arkasında yaşlanma takıntısı olan bir adam vardı. Kendisi, iyi ve genç gözükmek için daima şık giyinir; sabahları buzlu su ile duş yapar ve çiğ yumurta içerek sesinin güzelleşmesi için çabalardı.
Daha çok, Vadideki Zambak adlı eseriyle tanıdığımız Balzac'ın tam bir kahve tiryakisi olduğu söylenir. Günlük olarak yaklaşık 50 fincan kahve içtiği bilinen ünlü yazar, kahve bulamadığında kahve çekirdeği çiğneyerek ihtiyacını giderirmiş.
Dönüşüm'deki Gregor Samsa karakteriyle hepimizin kalbini fetheden ünlü yazar Franz Kafka, pek çok ünlü yazarın başına geldiği gibi, öldükten sonra ünlenen yazarlardan. Fakat, bunun arkasındaki en büyük sebep, eserlerinin tamamının o öldükten sonra yayınlanması.
Ünlü Japon yazar Haruki Murakami'nin gençliğinde eşiyle birlikte işlettiği bir caz kulübü varmış. Burayı işletmeyi bıraktıktan sonra yazı yazmaya başlamış. Yazarın en büyük kabusu ise rüyasında gördüğü tırtıl, yılan vb. hayvanlardan yapılan yemekler. Umarız bu rüyaları artık görmüyordur.
Polisiye roman dendiğinde akla gelen ilk isim olan Agatha Christie disgrafi adı verilen bir öğrenme bozukluğuna sahipti. Bu rahatsızlığa göre; kişi günlük hayatında hiçbir sıkıntı çekmeden her şeyi öğrenebilse bile yazı yazmayı bir türlü öğrenemiyor. Bu gerekçe ile ünlü yazar da eserlerini hep başka birine yazdırırmış.
Döneminin en önemli şairlerinden bir olan Friedrich Schiller, şiirlerini yazmak için gereken ilhamı çürük elmadan alırmış. Çürük elmayı koklayarak ilham elde edemediği zamanlarda ise kendini banyoya kilitler ve ilham perilerinin gelmesini beklermiş.
Suç ve Ceza, Budala, Karamazov Kardeşler ve nicelerinin yazarı Dostoyevski, yaşamı boyunca kumar oynamaktan kendini alamamış. Ne yaptıysa da bu alışkanlıktan bir türlü kurtulamamış.
Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin'in gittiği tek yabancı ülke Türkiye idi. 1829 yılında katıldığı Rus ordusu ile Erzurum'a gelmiş ve bunu 'Erzurum Yolculuğu' adlı eserinde anlatmıştır.
Amerikalı yazar Ernest Hemingway, öfkesini asla kontrol altında tutamayan bir insandı. Hayatının birçok döneminde başına bela açan bu öfkeye asla dur diyemedi.
Üç Silahşörler, Monte Kristo Kontu ve Siyah Lale gibi eserleriyle tanınan Fransız yazar Alexandre Dumas, yaşadığı dönemde eserlerinden çok çapkınlığıyla dile getirilirmiş. 40 kadar sevgilisi olan Alexandre Dumas kelimenin tam anlamıyla bir playboy imiş.
Varoluşçu eserleriyle tanıdığımız Fransız yazar ve filozof Albert Camus çocukluğunda iyi bir futbol oyuncusuymuş. Fakat, 17 yaşında yakalandığı verem hastalığı sebebiyle bir daha hiç oynayamamış.
Hepimizin takıntıları vardır hayatta. Bazen garipsenecek diye bu takıntıları diğer insanlarla paylaşmaktan kaçınırız. Charles Dickens ise başını kuzey kutbuna doğru uzatmadan asla uyuyamazmış.
Eserlerindeki kadına bakış açısı ve başarılı kitaplarıyla gündeme gelen İngiliz yazar Virginia Woolf, konuşmaya bayılırmış. O konuşmaya başladığında, kendi isteği olmadan onu kimse durduramazmış.
Rus edebiyatının önemli isimlerinden Lev Nikolayeviç Tolstoy 48 yıllık bir evlilik hayatı yaşamış ve bu evlilik hayatından tam 13 çocuğu olmuş.