1538’de Papa’nın çağrısıyla büyük bir Haçlı Donanması toplandı. Andrea Doria komutasında Ceneviz, Venedik, İspanyol, Papalık gemileri…
Sayısal üstünlük onlardaydı. Ama Barbaros Hayrettin Paşa’nın elinde denizleri okuyan bir zeka vardı.
Preveze açıklarında kalyonların direkleri rüzgârla eğilirken, Hayrettin Paşa bağırdı:
“Allahuekber! Hücum edin!”
Osmanlı donanması hilal taktiğiyle Haçlı donanmasını sardı. Top atışları, kılıç sesleri, gemilerin yanışı… Gün sonunda Haçlı donanması bozguna uğramıştı.
Akdeniz artık Osmanlı’nın gölüydü.
Avrupa’yı Titreten Akınlar
Barbaros bununla yetinmedi. Napoli, Sardinya, Kalabriya… İtalya’nın sahillerini yaktı geçti. Halk panik içinde kaçtı.
Ama bu sadece yağma değildi. Avrupa’nın Osmanlı’ya boyun eğmesini sağlamak için bir stratejiydi. “Savaş diplomasisinin” en eski hali.
Kanuni’nin mektuplarında ona yazdığı söz dikkat çekicidir:
“Hayr-ül Din. Din-i Mübin’in hayrıdır.”
İşte o yüzden Barbaros’un adı Hayrettin Paşa oldu.
Diplomasi ve Donanma: Kanuni’nin Akdeniz Siyasetinde Başrol
Barbaros sadece bir savaşçı değildi. Akdeniz’de Osmanlı’ya bağlı korsanları örgütledi.
Fransa Kralı I. François’ya destek verip Habsburg İmparatoru Şarlken’i köşeye sıkıştırdı.
Osmanlı donanması Fransa’ya yardım için Tulon’a gitti. Akdeniz’de Osmanlı-Fransız ittifakı kuruldu. Bu, Avrupa diplomasisinin dengelerini değiştirdi.