2020'de 1928'den geri olmak... Hiçbir şey değilse de bu acıtıyor gerçekten!
2020'de 1928'den geri olmak... Hiçbir şey değilse de bu acıtıyor gerçekten!
Atatürk'le yaşıt olan Saydam 1881'de İstanbul'da doğar ve 1905'te Tıbbiye'den tabip yüzbaşı rütbesiyle mezun olur. Balkan Savaşları'nda kolera önleyici çalışmalar yapan Saydam I. Dünya Savaşı'nda veba, tifo ve kolera aşılarının üretilmesini sağlar ve bu aşılar savaş boyunca askerlerimizi korur.
16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru'na Dokuzuncu Ordu Sıhhiye Müfettiş Muavini olarak binen Saydam, Atatürk Erzurum'da istifasını verince İstanbul hükümeti tarafından Erzurum Askeri Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar şefliğine atanır. Ancak Refik Saydam bu görevi reddederek Atatürk ile birlikte milli mücadeleye atılır.
Enstitünün genel amacı halk sağlığını korumak adına temel laboratuvar hizmetleri yürütmektir. Görevine hızla başlayan enstitü 1931 yılında ağız yoluyla uygulanan BCG (Verem) aşısını üretir. Enstitünün çalışmaları öyle başarılıdır ki 1932 yılında devlet serum ihtiyacında kendine yeter bir hale gelir ve serum ithalatı durur.
'Bize çip mi takacaklar ne yapacaklar?' diye endişe etmeye de mahal bırakmayan Hıfzıssıha1935'te Farmakoloji Şubesi'ni kurar ve gerek yerli gerekse yabancı ilaçlar ile diğer hayati maddelerin kontrolüne başlar.
1948'te Boğmaca aşısı üreten Hıfzıssıhha'nın İnfluenza (grip) Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanınır ve 1950'de grip aşısı üretimine başlanır.
1956'da tetanoz aşısını daha modern yöntemlerle üretmeye başlar. 1958'de ilk kez frenginin modern yöntemlerle teşhisi ele alınır. 1965'te ilk kez kuru çiçek aşısı üretir. 1968'de Hematoloji laboratuvarı açılır. 1970 yılında kan proteinlerinin üretimi başlar. 1983'de kuru BCG (verem) aşısı üretimine başlanır.
1988 yılında ise kurulan Zehir Danışma Merkezi 24 saat ulaşılabilir hale gelir (Bu arada bütün Türkiye'den telefon numarası 114'tür.). 1992'de kan ürünlerinde virüs yayılmasının önlenmesi (viral inaktivasyon) başlatılırken 1994'te ise kan ürünlerinin viral yönden hücrelerin yetkinliğinin (potens) kontrolleri başlar.
2011'e gelene kadar ise 80'lerin sonundan itibaren yavaş yavaş gözden düşürülür Hıfzıssıhha... Örneğin Özal, dışarıdan ilaç almanın daha ucuz olduğunu düşünmektedir mesela (!) Bu yüzden gereken yatırım yapılmaz bu gözbebeği kuruma...
Ve 11 Haziran 2004'te AKP tarafından önce Aşı Üretim Enstitüsü kapatılır. (2005'te kuş gribinin tekrar görüldüğünü hatırlayın lütfen!) Sonrasında ise 2011'de kurumun kapısına tamamen kilit vurulur ve Türkiye Cumhuriyeti aşı konusunda da dışa bağımlı bir hale getirilir!
Reis ülkeye yararlı herşeyi yakıp yıkıp kapattı..... .... Adamın ülkeye bir gram faydası yok... Faydasını geçtim... Külliyen zarar.... ziyan.... ... 🤪😡😡😡🤪🐧
Müslümanların Atatürk düşmanlığı kadar müslüman düşmanlığı yapılsaydı ülke bugün bu durumda olmazdı merhametten maraz doğar bırak avrupanın amerikanın gerisinde olmayı kendi geçmişimizden bile gerideyiz neyse makarnaya devam almanya bizi kıskaniyeah ekonomi bakanının doları düşürmek için piç ettiği para akp öncesinin dış borcu kadar önce toprak sonra borsa satıldı bakalım para eden başka neler varmış kapatmadılarsa
İşte o sürekli telafuz ettiğiniz dış güçleri patates soğan fiyatlarında değil Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün kapanmasında arayın o zaman kimin dış güçlere hizmet ettiğini bulabilirsiniz.