Onlar her yerdeler. İşte, sokakta, sosyal yaşantınızda, hayatınızın her alanında varlar ve tüm insanlığa, hayatı zindan etmeye yemin ettiler. Kendinizi kollayın, düşmanınızı iyi tanıyın!
Onlar her yerdeler. İşte, sokakta, sosyal yaşantınızda, hayatınızın her alanında varlar ve tüm insanlığa, hayatı zindan etmeye yemin ettiler. Kendinizi kollayın, düşmanınızı iyi tanıyın!
Bir konu hakkında gerçek fikirlerini değil karşısındaki insanın duymak istediklerini söyler. Çünkü kimin ne zaman dost ya da düşman olacağını bilemez. Herkesi daima yakınında tutmalıdır.
Hayatındaki her şey planlıdır. Atacağı bir adımı günler öncesinden hesaplar. Sonuçlarını ölçüp tartar. Rüyaları da zihninin bir parçası olduğu için, uykusunda bile ince hesaplar, mini hinlikler düşünür.
Yapacağı her hareketin, söyleyeceği her sözün nelere yol açabileceğini, kendisine nasıl döneceğini düşünür. Anlık heyecanla, anlık öfkeyle asla hareket etmez.
Bu yüzden hayatınızda onu asla konumlandıramazsınız. İyi bir insan mı kötü bir insan mı, sizi görünce mutlu mu oluyor yüzü mü düşüyor, konuşmanızdan hoşlanıyor mu yoksa sesinizi duyunca tüyleri diken diken mi oluyor? Bunları asla ama asla bilemezsiniz.
Eğer bir eylemden çıkarı yoksa kolunu bile kımıldatmaz. Dünyadaki her şey, onun çıkarına olmalıdır.
Kendisinde hiçbir hata, hiçbir kusur görmez. O ki insanlar ve diğer tüm canlılar arasında en mükemmel olanıdır. O yüzden de her şeyin en iyisini, en güzelini hak eder.
Okula yeni gelen öğrenci, mahalleye yeni taşınmış komşu, işteki ilk gününü geçiren stajyer... Onun için hiç fark etmez. Yaşam alanına giren herkes hakkında, hızlıca tüm bilgileri edinir. İşine yarayacak ve yaramayacak bilgileri zihin süzgecinden geçirir ve uygun zaman geldiğinde, tüm bu bilgileri kendi yararına kullanır.
Söyleyeceği yalana önce kendisini inandırır. Söylediği yalanın duygusuna tam olarak bürünür. Uzun uzun ayrıntılar verir. O kadar karmaşık ve o kadar ayrıntılı konuşur ki kimse yalan söylediğini aklına bile getirmez.
Konu ne zaman özel yaşamından açılsa, bir şekilde lafı çevirerek, gözleri kendisinden uzaklaştırır. Kelime oyunları ve şakalarla konuyu öyle bir değiştirir ki, siz bile ne sorduğunuzu unutursunuz. O sizin halanızın oğlunun akşam yemeğinde ne yediğini bile bilir ama siz onun yaşını bile bilmezsiniz.
Matruşka bebeği gibidir. Asla gerçek fikrine ulaşamazsınız. Size nasılsın diye sorduğunda bile onun iyi niyetinden şüphe etmelisiniz çünkü o nasılsın sorusunun altında bile bir cinlik, bir laf sokma olabilir.
Çünkü sinsinin kendisinden başka dostu yoktur. Zaten kimseye, onunla dedikodu yapacak kadar güvenmiyordur. Herkesin yüzüne güler. Dedikodunuzu bile kendi kendine yapar.
Yüzünde o seri katil gülümsemesini gördüğünüz an ondan kaçın çünkü o gülümsemenin altında sinsi ve alçak bir plan var ve o plana kurşun işlemez!
En etkili silahlarından biri de her zaman bakımlı, mutlu ve kendinden emin görünmesidir. Normal insanlar gibi depresyona girip kişisel bakımını aksatmaz, makyajsız evden çıkmaz. Her zaman savaşa hazır bir şekilde güne başlar.
Her konumdan, her yaştan, her cinsiyetten, her şehirde bir tanıdığı vardır. Ancak kimseyi arkadaşı olarak görmez. Ne size kendisini açmak zorunda kalacak kadar yakınlaşır ne de soğuk davranır.
Bir bakmışsınız sokaktaki bir kediye mama veriyor, bir bakmışsınız intikam planları yapıyor. Duyguları ve davranışları asla sabit değildir. Sanki içinde birden fazla insan yaşıyor gibi davranır.
olm bunlar benim özelliklerim ama hiç de sinsi olduğumu düşünmüyorum yani... Sinsi arkadan iş çeviren, bir işlerle uğraşıp o iş sonuçlanana dek ne yaptığını anlayamadığınız o yüzden de korktuğunuz insandır, yılan dillilikle ne alakası var? sizden güçlü işte, deal with it.....
Aşırı sorunlu böyle insanlar var en kötüsü de bu insanların çocuklarının olması. Keşke çocukları böyle sevgisiz ilgisiz büyütmesek de psikopat olmasalar. Her şey ailede başlıyor.
E bu benim :D ama sinsilikten değil güvensizlikten bende ki durum.