Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide’den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide’nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğünün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür.
Kimi yerlerde bu türkünün sözlerini Arap Mustafa`nın 'Hektor' adında arkadaşının kaleme döktüğü söylenir. Sözleri besteleyen ise Neşet Ertaş`dır.
Zahide Kurbanım n'olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin
Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m'ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem'den güzeli
Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.
Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.
Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.
Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.
Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’rn kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.
Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.
Zeki Müren’in okuduğu versiyon biraz farklı bir aranjeye sahip, İspanyol gitar falan var Cengiz Coşkuner’in çaldığı, ama türkünün orijinali kadar güzel.İnsanın tüylerini ürpertecek kadar hüzünlü bir Ertaş efsanesi. Zahide’mle ilgili Ertaş bir anısını anlatmıştı... Kendisinin henüz parladığı zamanlar, Anadolu’ya turneye gitmişler, o ara Müren de Türkiye’yi sallıyor, tanımayan bilmeyen yok, eskortlarla, konvoylarla seyahat ediyor... Ertaş'ın da Müren'in bir yerde konseri varmış, o gün aynı yerde;Müren'in konserine ilgi umulandan az olmuş, ve Üstad bunun sebebini merak etmiş, soruşturmuş, herkesin Ertaş'ın konserine gittiği öğrenilmiş, Zeki Bey, "getirin onu" buyurmuş.Ertaş'ı getirmişler, Zeki bey, bir rakı masası kurulu olduğu halde onu izlemeye niyetlenmiş, bir çal, söyle demiş.Ertaş'ın da deli zamanları o zamanlar, vurduğu sazdan ses getiriyormuş...Neyse ‘Zahide’me girmiş; o çalıp söyledikçe Müren kafasını duvarlara vuruyormuş, "kendinden geçti" diyor,millet onu tutmaya çalışıyormuş,Ertaş arayı çaldıktan sonra 2. kıtaya Müren girmiş;Ertaş "bir okudu amma, billur gibi bir ses, ortalığı yıktı geçirdi" gibisinden sözlerle anlattı. Böyle de bir düete sebebiyet vermiş, Zahide’m.
ah ah nerde o eski aşklar diye klişe bi laf sölicem ama gerçekten öle.nasılda tükettik insanoğlu aşkı,sevgiyi.tükene tükene bitsek bi yerde..
Zahide Kurbanım n'olacak Halim Gene bir laf duydum kırıldı belim