“Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi adına atılacak ilk adımlardan biri yargı bağımsızlığının ve adaletin sağlanmasıdır. Hukuk, siyasete alet edilmemelidir. Türkiye’de insanların şafak operasyonlarıyla gözaltına alındığı; haklarında iddianameler bile hazırlanmadan aylarca, yıllarca özgürlüğünden mahrum edildiği; sandıkta kazanılamayan belediyelere kayyumların atandığı; yargının toplumsal muhalefete karşı bir sopa olarak kullanıldığı; sanatçıların, gazetecilerin, gençlerin sindirilmeye çalışıldığı dönemleri artık arkada bırakması gerekmektedir. Türkiye’nin bekası için kurmak zorunda olduğumuz birlik ve beraberliğin sağlanması için demokrasiye, güçlü bir demokrasi için adalete ihtiyacımız var. Etrafımızın savaşlarla çevrelendiği bugünlerde Türkiye’de barışı bir an önce tesis etmeliyiz. Çoğulcu, katılımcı, şeffaf, eşitlikçi, özgürlükçü ve adaletli bir demokrasiyi hep birlikte inşa etmek için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.
Önümüzde bütün insanlarımızın ülkemizin eşit paydaşı olarak buluştuğu, mutlu, huzurlu, güçlü bir Türkiye için önemli bir fırsat var. Barış Konferansı’nın bu hedefe değerli katkılar sunmasını tüm kalbimle diliyorum. En kısa sürede bir araya gelebilmek ümidiyle hepinize en sıcak selam ve sevgilerimi sunuyorum.'
Türkçesi, sevgili saflar benim tayyipten farkım yok..
Hassi... ordan! Bunu söyleyen kişi ya ahmaktır, ya hain! Chatnam House'tan diplomalı, İngiliz Büyükelçisi'nden dosyalı birinden başka bir şey de beklenmez zaten ama neyse! Aynısının laciverdisin İmamson!
what is the kürt meselesi ?