SARS ve H1N1'den sonra Singapur bu salgına dur demek için oldukça güçlü bir sistem geliştirdi. Bakalım onlar neler öğrenip uygulamaya koymuşlar...
SARS ve H1N1'den sonra Singapur bu salgına dur demek için oldukça güçlü bir sistem geliştirdi. Bakalım onlar neler öğrenip uygulamaya koymuşlar...
2002 ve 2003 yıllarında SARS virüsü Singapur'da 33 kişinin ölümüne neden olmuş ve devlet sağlık sisteminde toplu bir gözden geçirme yapmıştı hatırlarsanız. London School of Hygiene ve Tropical Medicine'da bulaşıcı hastalıklar araştırmacısı olan Martin Hibberd ise bu konu hakkında 'Bir daha böyle bir durum yaşanması ihtimaline karşın devlet geleceğine yatırım yapmak istedi.' demişti.
2009 yılında H1N1 salgınıyla birlikte tekrar böyle bir salgına maruz kalmış ve Meksika'dan gelen bu salgını engellemek için bir mücadele başlatmışlardı. Hibberd'e göre bu salgın, SARS virüsünden daha zor kontrol altına alınacak bir türdü ve insanlar bu önemlerin de yeterli olmadığına kanaat getirmişlerdi. Bu durum da onlar için ayrıca bir ders niteliği taşımaktaydı.
Hong Kong, Tayvan ve Güney Kore de dahil olmak üzere Singapur devleti sıkı seyahat kontrolleri, hasta insanları ve onların temasa geçtiği bütün bireyleri saptamak için protokoller oluşturdu. Hükûmet kaç hasta olduğunu, onların temasa geçtiği insanları ve lokasyonlarını detaylı bir şekilde halk ile paylaştı. Büyük organizasyonları iptal etti, okulları kapattı ve insanlara evlerinde kalmaları için çağrılarda bulundu. Bunun sonucunda da hastalık bulaşan insanların sayısı ve ölüm oranları İtalya ve Çin kadar büyük çapta olmadı.
Bu devletler ölüm oranlarını ve hastalık bulaşan insan sayısını azaltmak adına bir sonraki adımlarını önceden planladılar. Detaylı data paylaşımı sayesinde epidemiologlar hastalığın dinamiğini anlamakta zorlanmadılar ve daha konsantre bir biçimde insanlara yardımcı oldular.
'Salgını daha iyi anlayabilmek için detaylandırılmış ve teftiş edilmiş veriler sayesinde hastalığın seyri çok daha rahat gözlemlenebilir. İnsanlar arasındaki bulaşıcılığı saptamak ancak bu şekilde mümkün olacak ve insanların soruları ancak bu şekilde cevap bulacaktır.'
Tha Lancet'in yayınlamış olduğu makaleye göre; Hong Kong, Japonya ve Singapur COVID-19 salgını için virüsün genetik dizilimi yayınlandıktan hemen sonra test için gereken malzemeleri edinip kendi test kitlerini kendileri üretmeye başladılar.
Uluslararası finansal sistemlerini, insanların testleri ve tedavilerini yaptırmakta güçlük çekmemelerinden emin olmak için yeniden düzenlediler.
Tayvan olası virüs kapma olasılığı olan seyahat etmiş kişileri temel alarak otomatikleştirilmiş uyarılar yapmaya başladı ve bunu da uluslararası sağlık politikası ve göç verileriyle birleştirdi. 20 Ocak'da henüz Çin'de birkaç hasta saptandığı söylenirken Tayvan, Salgın Komuta Merkezi'ni iyileştirme politikası uyguladı. Bütün bunların yanı sıra, maskeler gibi insanların hijyen amaçlı takmakla yükümlü oldukları ekipmanlarda bir fiyat artışı olmaması adına bütün sağlık ürünlerinin fiyatlarını sabitledi ve askeri personelini bu ürünlerin daha fazla üretimi için görevlendirdi. 20 Ocak tarihinde ise Tayvan'da olan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin yaptığı resmi açıklamaya göre; 44 milyon cerrahi maske, 1.9 milyon NP5 tipi maske ve 1.100 adet izole edilen insanlar için odaları olduğunu duyurdu.
Şirketler, okullar, spor salonları ve resmi devlet kurumları da dahil olmak üzere girilen bütün binalarda insanların vücut ısıları kontrol ediliyor. Bunun nedeni ise COVID-19'nun en belirgin özelliklerinden birinin vücut sıcaklığındaki artış olmasından kaynaklanıyor.
Devletin çeşitli internet siteleri düzenli olarak edinilen bilgileri güncelliyor ve ayrıca devlet adına var olan WhatsApp hesapları çalışıyor. Singapur'da yeni tip Koronavirüs için çalışan Hibberd ise 'Neredeyse çıktığım her katta ne yapmam gerektiğiyle ilgili bilgilendirici bir yazı görüyorum. Adım attığınız her adım ise bu metinlerle dolu ve insanlar bu bilgilendirmelere güveniyorlar. Bu şekilde de devletin söylediği ve yapmalarını ifade ettikleri her şeyi harfiyen yerine getiriyorlar.' diyor.
Singapur Hastanesi'nde radyoloji bölümünde çalışan bir personelin yazmış olduğu makaleye göre farklı vakalarda görevli olan sağlık personelleri birbirlerinden ayrılıyor ve karantinaya alınmış bir hastanın yanına diğer personeller hiçbir durumda bulunamıyorlar. Kendisi ayrıca The Guardin'a vermiş olduğu röportajda 'Farklı bir şey yapmıyoruz. Sadece daha iyisini yapıyoruz.' demiş.
Ve tabi bu kazanımları düzenli bir hale getirdiler. Bu önemlerin hepsi aslında 2002 yılından beri gözlemlenerek alınan tedbirler ile başladı.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
Önlemler güzelmiş, kağıdı kalemi aldım not ettim yarın öbür gün bir ülke yönetirsem de coronavirus salgını görülürse aynen uygularım.
Kağıdı kalemi elime aldim. Ne not alicam şimdi? Pardon ? Öyle gereksiz başlık mı olur abi? Tık sayısı için insanların umutlariyla oynamayın.ayip dehil mi? Bizde bişey var sandık kagit kalem elimde bekliyorum. Bir onedio klasiği YAZIK!!!
Önlemmiş şuymuş buymuş hikaye. Siz ana fikri kaçırmışsınız. Bu güçlü olmakla alakalı bir konu. Güçlü olmanın yolu da "üretmek". Bu ülkeler madden ve manen ürettikleri için bunları başarabiliyorlar. Sen aklı selim, görgülü, bilgili insan üretemiyorsan, toplumun tümünü kapsayacak politikalar üretemiyorsan, kendi ihtiyacın olacak medikal ürünleri üretemiyorsan sınır kapatmışsın, ateş ölçmüşsün, gelme demişsin, gelene dışarı çıkma demişsin, bir faydası yok. Bugün en çok talep gören şeylerden biri dezenfektan (ve kolonya). Televizyonda bir yorumcu (sanırım ekonomist idi yanlış olmasın); "kapatılan/satılan şeker fabrikaları aynı zamanda sağlık sektörüne alkol üreten önemli yapılardı. Şimdi üretilmeyen ama ihtiyaç duyulan alkolü nereden tedarik edeceğiz" diye bir soru sordu mesela. Bu bence önemli bir soru. Bizim sorunumuz üret(e)miyor olmamız. Önce bunu çözmemiz lazım...