Abdullah Palaz hayat hikayesini şöyle özetliyordu: '4 kez idam yedim, 740 yıl hapis kestiler. 48 yıl 38 ayrı cezaevinde hapis yattım. Ben Abdullah Dayı'yım, baba değilim.'
'Antep Canavarı' olan meşhur lakabını 15 kişinin katili olarak Konya Cezaevi'ne girdiğinde aldı. Yeni gelen mahkumların sevilmediğini ve onlara bir gözdağı verilmesi gerektiğini düşünerek kendi gibi Antepli 7 yoldaşıyla bir plan kurup, gardiyanlardan temin ettikleri bıçaklarla bir gece diğer efelerin koğuşunu basıp öldürmeyecek darbelerle yaralayıp Konya'daki ilk vukuatına imza attı.
Ardından gelsin Afyon Cezaevi'ne sürgün. Orada da aynı şekilde 'parmak hesabı' ile gözdağı vermek için koğuş bastılar ama bu defa bir fark vardı. Parmak hesabını biraz kaçırıp birinin ölümüne neden olmuşlardı. Bir gece zincirde tutulduktan sonra oradan da Bursa'ya sürgündeydi sıra.
1991 yılında Şartlı Salıverme Yasası'yla tahliye olan Abdullah Palaz dokuz ay sonra hayatını kaybettiğinde bildiği, ezberlediği tek şiir Nazım Hikmet'in şiiriydi...
Şu hayvanları güzel gösterme çabasından vazgeçin artık! Alayı ya hırsız, ya katil, ya esnafı haraca bağlayarak yan gelip yatan köpekler bunlar! İnsanlar emeğiyle çalışıp parasını kazanmaya çalışırken bu itler kendi çük kadar beyinleriyle mafyacılık oynuyorlardı. O yüzden bırakın bu asalaklar unutulsun, silinip gitsin tarihten!
haram yiyip adamlık taslamak. ne ala memleket amk.
21 kişi nasıl baltayla öldürmüş? Hani 1-2 tamam öldürüsün de sonrasında hiç mi gücü yeten engel olan çıkmaz? Ablamız Shining filmini Stanley Kubrick daha doğmadan çekmiş.