Ramiz Dayı ve Tatar Ramazan'a İlham Kaynağı Oldu: Nâzım Hikmet’in Koğuş Arkadaşı Antep Canavarı Abdullah Dayı

Türkiye’nin en bilinen seri katillerinden biri olan ve hem şehir eşkıyası hem de namus bekçisi olarak anılan Abdullah Palaz’ı anlatacağız bugün. Bakalım, 43 kişiyi gözünü kırpmadan öldüren bu cani hakkında siz ne düşüneceksiniz…

Not: İçerikte kaynak olarak Tarhan Temuçin'in Abdullah Dayı - Azrail'in Öbür Adı Antep Canavarı kitabı kullanılmış ve ifadeler birebir alınmıştır.

43 kişiyi öldürdü, sayısız kişiyi yaraladı, 48 yılda 38 farklı cezaevinde yattı, 4 kez idam yedi.

Öldüğünde ülkedeki bütün hapishanelerde yas tutuldu, ardından ağıtlar yakıldı, tüm cinayetleri haksızlığa başkaldırdığı için işlediği iddia edildi.

Nâzım Hikmet’in koğuş arkadaşı olan ve Ramiz Dayı ile Tatar Ramazan karakterlerine ilham kaynağı olduğu söylenen Antep Canavarı Abdullah Dayı’dan bahsediyoruz…

Kendini katil değil Allah’ın kılıcı olarak gören Abdullah Palaz, ilk cinayetini 12 yaşındayken işledi. Faili meçhul olarak kalan bu cinayetin ardından hasımlarıyla tartışmaya girdi ve 15 kişinin katili olarak Konya Cezaevi’ne gönderildi.

Gaziantep'te hasımlarıyla tartışmaya giren Abdullah Palaz 15 kişiyi öldürdü ve Konya'ya gönderildi. İsminin tüm cezaevlerinde bilindiğini söyleyen Abdullah Palaz, kendi hayatını anlattığı kitabında şunları söylemişti: “Abdullah Dayı adını Türkiye’nin tüm cezaevlerinde herkes bilir. Bu ad, adalet demektir, haksızlıklara başkaldırmak demektir, haksızlıklara karşı Hazreti Ali’nin kılıcı demektir. İnsanlığa kendini adamak demektir. Bu ad Allah’ın yeryüzündeki kötülüklerin üzerine gönderdiği gazabıdır. Ben Abdullah dayıyım, baba değilim. Ama herkese sorun. Beni Türkiye’de bütün babalar bilirler. Beni anlatsınlar size. Ama onlar neyi anlatabilirler? Onların hangisi benim yattığımın onda biri kadar yatmıştır? Onlardan hangisi beş on seneyi devirebilmiştir ki? Onların hangisi bir kez idam yemiştir ki? O zaman Abdullah dayıyı en iyi gene ben anlatırım.”

Konya Cezaevi’nde kendisi gibi Antepli olan arkadaşlarıyla bir plan yaptı, hasımları tarafından kendisini öldürmek üzere tutulan Konyalı Efeler grubunun koğuşunu bastı ve mahkumları yaraladı.

Bu baskında yedi kişiyi öldürdüğü iddia edilen Abdullah Palaz, Antep Canavarı lakabını aldı ve ardından Afyon Cezaevi’ne sürgüne gönderildi. Benzer bir şekilde koğuş bastı, birkaç kişinin ölümüne neden oldu, bir gece zincirde tutulduktan sonra Bursa’ya nakledildi.

Bursa’ya gittiği gün boğazına kadar gelen dışkı dolu bir kanalizasyona kapatıldı, üç arkadaşını kaybetti ve tek bir kişiden yardım gördü: Büyük şair Nâzım Hikmet…

Getirdiği suyla temizlenmesine yardımcı olan ve sigarasını paylaşan Nâzım Hikmet’le ilk diyaloglarını şöyle aktarmıştı Abdullah Palaz: 

“Abi” dedim, “Senin suçun ne? Niye yatarsın burada?”

“Benim suçum kalemimdir. Şiirlerimdir. İnsanları sevmemdir. Memleketimi de çok severim.”

“Peki abi, biz yazmasını bilmeyiz ama biz de insanları severiz. İnsanlara kötülük gelmesin diye bunca işler yaptık. Haksızlığa tahammül etmeyiz, haksızlığa uğrayanın yanında oluruz. Benim atalarım da bu memleket için savaşmıştır. Cenk etmiştir. O zaman bizim bunlardan da suçumuz olması mı gerekir?”

“Yok, sizin bunlardan suçunuz olmaz. Size bundan bir şey demezler, bize derler. Bu yüzden de bana ceza verirler.”

“Neden?”

“Çünkü bana bunlardan dolayı komünist diyorlar.”

“Komünist ne demek ağam?”

“İşte bu anlattıklarım, yazdıklarım, düşüncelerim komünistlik oluyor.”

Ben bu 'komünist' sözünü yeni duyuyordum. Güldüm. “O zaman demek ki, ben de komünistim de haberim yokmuş” dedim. Bu kez de o dev gibi adam güldü:

“Yok, olmaz öyle şey. Çünkü sen haksızlıkların üzerine silahla gidiyorsun. İnsan sevgini, haksızlık yapanı öldürerek göstermek istiyorsun. Ben bu işi kalemimle yapıyorum. Kalemimle anlatıyorum. Senin silahın patladığı yerde kalır. Benim kalemim ise bu haksızlıkları anlatarak, bir gün bu düzeni patlatır, anladın mı?”

Hiçbir şey anlamamıştım. Ama bu dev gibi, yiğit adamı çok sevmiştim.

Nâzım Hikmet’le aynı koğuşta kalma koşuluyla cezaevi müdürüne onu öldürmeyeceğini söyledi, olay çıkarmayacağına dair söz verdi ve istediği oldu.

Bir süre aynı koğuşu paylaştılar ancak Nâzım Hikmet’in başka bir cezaevine nakledilmesiyle birlikte Abdullah Palaz yeniden olay çıkarmaya başladı ve müdürü acımasızca öldürdü. Feriköylü İbrahim denilen bir kabadayıyı da vurduktan sonra Sinop Cezaevi’ne gönderildi.

“Öleceğiz, ölmemek mümkün değil…”

Gaziantep Cezaevi'nde yatarken, dışarıda dayısını öldüren ve cezaevine getirilen iki kişiyi gözünü kırpmadan öldürdükten sonra ifadesinde şunları söylemişti: “Hapishanede işlediğin cinayetlerin yüzde doksan dokuzunu, sonu ölüm diye yaparsın. Ama idare buna karşı çıkar. Elimde bu silah olmasa, idarenin adamları kafamı kırarlar, sakat ederler. Ciğerlerimi sökerler. Sen bunu daha iyi bilirsin, işkence yapılır. Bunlar kanuni cezaların dışındadır. Orman kanunudur. Ölüm akıbettir savcı beyim. Nasılsa öleceğiz. Bunun günü, zamanı vardır. Öleceğiz, ölmemek mümkün değil.”

Ramiz Dayı ve Tatar Ramazan karakterlerine ilham kaynağı olduğu söylenen Antep Canavarı Abdullah Palaz, 1991 yılında Şartlı Salıverme Yasası’yla dışarı çıktı ve dokuz ay sonra eceliyle vefat etti.

Son olarak Bayrampaşa Cezaevi'nde yatan ve 48 yılda 38 cezaevi gezen Türkiye'nin en ünlü seri katilinin dönemin içişleri bakanı tarafından ziyaret edildiği ve durulması istendiği iddia edilmişti. Eceliyle vefatının ardından devlet tarafından Karşıyaka Mezarlığı'na gömüldü. Naaşını mezarından çıkaran sevenleri onu Gaziantep'in Tırnatan Köyü'ne nakletti.

Haksızlıklara karşı çıktığını ve adaleti sağladığını iddia etse de Abdullah Palaz 43 kişiyi gözünü kırpmadan öldürmüştür. Bu da onu bir cani yapar elbette... 

Bu içerik de ilginizi çekebilir!

Psikopatlık Konusunda Dünyadan Bir Eksiğimiz Olmadığını Gösteren 18 Yerli Seri Katil

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
04.12.2018

sayın editör kendisinin bizzat akrabasıyım. yazılmış olan kitap ve hakkında söyledikleri, söylenenler uydurmadır. koskoca bir aileyi (birçok fertten oluşan) uçuruma sürükleyip masum insanların kanına girmiştir. korkak, yalancı, iftiracı, fitneci , hain, sapık vs bir mahlukat. lütfen bu içeriği kaldırın. eğer inanmıyorsanız bana ulaşın ben gerçekleri anlatayım.

04.12.2018

koskoca palaz dayının akrabasına bak bitch tişörtlü köpek :D

05.12.2018

Bu adamı buraya taşımış olmanız bile çok kötü bir durum. 43 kişiyi öldürmüş ve siz bunu marifet gibi anlatmışsınız. Daha da kötüsü insanlara örnek teşkil etmesi için Tatar Ramazan ve Ramiz Dayı karakterleriyle özdeşleştirmişsiniz. İnsanların rol - model olarak almaması gereken biri ve bu içeriği kaldırmanızı rica ediyorum...

04.01.2020

sonuç olarak adam komünist isterse dünyayı yaksın neticede insan seviyor çok iyi bir adam bence.(!)

04.12.2018

Bu icerik ile tek bir kisinin bile bu adami rol model almasina yardimci olduysaniz eger, siz bu konuda ne dusunursunuz editor hanim ?

04.12.2018

yarın patronu vurmaya gidiyorum haksızlığa uğruyordum bu içerek iyi geldi kesin vuracam yarın heyt be palaz dayı mazlumun dayısı yürü beeeeeeeee

TÜM YORUMLARI OKU (21)