Kalabalık, trafik, kira fiyatları, ama bir yandan da vapurda çay içmek, gece 3’te bile açık dönerci bulmak… İstanbul tam bir “aşk-nefret” ilişkisi! Peki, gerçekten İstanbul’da kalmak mı mantıklı, yoksa “Hadi ben kaçtım” deyip başka bir şehre göçmek mi? Bu soruyu yapay zekaya sorduk, yanıtlar düşündürücü olduğu kadar eğlenceli de!
İstanbul’da ev kiralamak artık dijital bir yatırım gibi, ne kadar ödediğin belli değil ama bir karşılık da göremiyorsun. Yapay zekaya göre İstanbul’da ortalama bir 1+1 daireye ödediğin kira ile Anadolu’da müstakil bir bahçeli ev kiralayabilirsin, üstelik üstüne bir de balkon sefası yaparsın. Üstelik aidatlar da cabası! Sitede yaşamıyorsun ama neredeyse villa aidatı ödüyorsun. İstanbul’da yaşamak istiyorsan, kira geliri değil kira gideri hesaplarını iyice öğrenmelisin. Aksi takdirde maaşın ev sahibinin banka hesabına sadakatle akar. Bu yüzden her ay “Bu parayla başka nerede yaşardım?” diye düşünmekten kendini alıkoyamazsın.
Yapay zekaya göre İstanbul’un en büyük düşmanı trafik değil, zaman yönetimini yok eden bu devasa sabır testi! Ortalama bir İstanbullu günde 2-3 saatini trafikte harcıyor, bu da yılda yaklaşık 30 günü araba camından dışarı bakarak geçirmen demek. Düşünsene, bu zamanı yeni bir dil öğrenmeye, kitap okumaya veya hobilerine ayırabilirdin. Ama gerçek şu; İstanbul’da zaman kıymetli değil, çünkü çoğu trafik ışığında tükeniyor. Yakın bir mesafe bile saatler sürebiliyor. Bu yüzden birçok kişi işe gitmeyi değil, işe varmadan sinir krizi geçirmemeyi başarı olarak görüyor.
İstanbul’da dışarı adım attığın anda hayat seni içine çeker. Yolda yürürken sokak müziğine denk gelebilir, bir anda kendini bir sergide ya da sokak festivalinde bulabilirsin. Yapay zekaya göre İstanbul’un en cezbedici yanı, spontane gelişen sosyal hayatı. Canın mı sıkıldı? Emin ol, biraz dışarı çıkman yeterli, şehrin enerjisi seni içine alır. Yeni insanlarla tanışmak, farklı etkinlikler keşfetmek ve kültürel zenginliği deneyimlemek isteyenler için İstanbul ideal bir yer! Bu kadar hareketin olduğu başka kaç şehirde yaşarsın, gerçekten bir düşün.
Yapay zeka diyor ki; İstanbul’da yaşamak, hem şehir hayatının heyecanını hem de küçük gerilim filmlerini aynı pakette sunar. Özellikle bazı bölgelerde gece yürümek, tehlikeli olabilir. Ufak tefek hırsızlıklar, sokakta garip tiplere denk gelme ihtimali ya da kalabalıkta cebini kontrol etme hissi artık refleks haline geliyor. Bu nedenle İstanbul’da yaşamak istiyorsan semt seçimini doğru yapmak, geceleri yolunu iyi bilmek ve biraz da sezgilerine güvenmek gerekiyor. Şehir seni hem yorar hem de temkinli bir birey olmaya zorlar. “İstanbul’da hayatta kalmayı başaran, her yerde yaşar!” sözü boşa söylenmemiş.
Kariyer açısından İstanbul birçok sektöre ev sahipliği yapıyor: Medya, dijital, finans, sanat… Ne ararsan var. Ama yapay zekaya göre bu fırsatlar beraberinde stres, yoğun tempo ve bitmeyen beklentileri de getiriyor. İstanbul’da çalışmak demek, çoğu zaman özel hayatla vedalaşmak anlamına geliyor. Ayrıca artan yaşam maliyetleriyle, kazandığın paranın değerini tam olarak hissedemeyebilirsin. Ama yine de “Ben bir şeyler başarmak istiyorum” diyorsan, İstanbul hala hedeflerine ulaşabileceğin en güçlü yerlerden biri. Tabii sinir sistemin dayanıklılığını artırman şart.
Küçük bir Ege kasabasına yerleşmek, sabah kuş sesleriyle uyanmak kulağa rüya gibi geliyor olabilir. Ancak yapay zekaya göre taşınmanın ilk aylarında yaşanan özgürlük sarhoşluğu, zamanla yerini yalnızlığa bırakabilir. İstanbul’un sunduğu sosyal çeşitliliğe ve dinamik hayata alışkın biri için yeni bir çevre kurmak zaman alabilir. Sessizlik başta huzur gibi gelir ama bir noktadan sonra boşluk hissi yaratabilir. Bu nedenle gitmeden önce ruh halini, beklentilerini ve yaşam önceliklerini iyi analiz etmelisin. Her şehir bir karaktere hitap eder; seninki hangisi, iyi düşünmek lazım.
Yapay zekanın en sevdiğimiz çıkarımı şu oldu: İstanbul tam anlamıyla bir ilişki şehri. Gidince özlenir, kalınca bazen bıktırır. Ama ne olursa olsun, İstanbul’un yarattığı anılar, çoğu şehirden daha yoğun ve unutulmaz olur. Burada yaşamak zor ama öğretici. Her gün yeni bir şey öğrenir, hayatla ilgili başka dersler çıkarırsın. Şehri terk etmek bir kopuş değil, belki de yeni bir versiyona geçmek gibi. Ama gittiğinde bile içinde bir “Acaba şimdi İstanbul’da ne oluyor?” sorusu hep kalır.
Yapay zekaya göre bu sorunun tek ve net bir cevabı yok. İstanbul’da kalmak ya da gitmek tamamen bireysel bir tercih. Eğer şehir hayatını, dinamizmi, sosyal hareketliliği ve fırsatları seviyorsan İstanbul hala sana çok şey verebilir. Ama eğer iç huzuru, sakinlik, doğaya yakınlık ve daha yavaş bir yaşam temposu arıyorsan başka bir şehirle yeni bir hayat kurmak çok daha tatmin edici olabilir. Önemli olan, hayatındaki önceliklerin ne olduğuna karar vermek. Çünkü İstanbul’un cevabı her zaman aynı: “Ben buradayım. Peki ya sen?”