Bu hediyelerden dikkati en çok çeken şadırvan, Osmanlı vak‘anüvisi Nâimâ’nın anlatımında da yer almıştır.
Buna göre şadırvan, 'sanatkârâne bir şekilde tasarlanmıştı ve kum saati gibi çevrilince fıskiyelerinden aşağıdan yukarıya doğru su sıçratmaktaydı. Saat anahtarı gibi çevrilerek kurulduktan sonra bazen üç, bazen beş ve bazen de on beşten fazla su sıçrayıp akıyordu. Suyu bitince diğer tarafı döndürülür, aynı su devr-i daim ederek akardı. Nâimâ hediyelerin arasında bulunan yaldızlı gümüş sahanların sayısının otuz olduğunu nakletmektedir.'
Şimdilerde ise bizimkiler Kanal İstanbul'dan arsa veriyorlar... anlayana...
Şah İsmail'e laf etmeden iki kere düşünün
bonus dediğiniz olay söylenti, büyük olasılıkla karalama amacıyla uydurulmuş, akademik kaynaklarda da göremezsiniz siz getirip paylaşmışsınız