Ecnebilerin Saygı Nişanesi Olarak Osmanlı Sarayına Gönderdiği Hediyeleri Duyunca Dudaklarınız Uçuklayacak!

Üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluğun başında olmak bazı avantajları da birlikte getiriyor. Görkemli Osmanlı Sultanlarına sunulmuş birbirinden ilginç ve etkileyici hediyeleri sizin için derledik:

Hediyeler Osmanlı bürokrasisinde çok önemli bir yere sahipti.

Elçiler  mutlaka Sultan'a ve önemli devlet adamlarına sunmak üzere değerli eşyaları beraberinde getirirdi. Hediyesiz gelmek ilişkilerin kötü olduğunu ya da olacağını gösterirdi.

II. Osman yani nam-ı diyar Genç Osman'a o zamanlar Osmanlı ile ilişkilerini güçlü tutmak isteyen İran Şahı Şah Abbas tarafından bir gergedan hediye edildi.

Yıllık haracı olan 100 yük ipeğin yanında 4 fil, 45 parça değerli kürk, altın iplikle işlenmiş elbiseler ve niceleri gergedanla birlikte sultana sunuldu.

1808-1828 arasındaki bir tarihte Padişah II. Mahmud'a hediye edilmek üzere İstanbul'a bir zürafa gönderildi.

Hediye Mısır valisi Mehmet Ali Paşa tarafından gönderildi. Daha önce sarayda görülmemiş bu hayvan büyük merak uyandırdı.

👇👇👇👇

Padişah II. Mahmud'a Hediye Edilen Zürafanın İlginç İstanbul Macerası

Osmanlı İmparatorluğu'na ABD bağımsızlığını desteklediği için teşekkür amaçlı bir tüfek hediye edildi.

2. Mahmud'a sunulan tüfeğin yedi namlusu var ve elmas, zümrüt gibi değerli taşlarla kaplı. Yıllar içinde pek çok müzede sergilendi.

1599 yılında İstanbul’a, Sultan III. Mehmed’e Kraliçe I. Elizabeth tarafından hediye olarak saatli bir org gönderildi.

Birçok kitaba konu olan ve teknoloji harikası olarak tanımlanan saatli orgu Sultan çok beğendi ve bizzat çalmayı öğrendi.

1599’da Kraliçe Elizabet tarafından Safiye Sultan’a bir araba hediye edildi.

Kendisinin de buna karşılık bir elbise, bir kuşak, iki büyük sim işlemeli hamam havlusu, üç mendil ve bir yakut ve incili taç yolladı.

Kayıtlara göre II. Abdülhamid, 1876’da tahta geldiğinde önemli bir yapım ihalesini müttefiki Almanlara verdi.

Alman İmparatoru II. Wilhelm ise Sultanın bu jestine karşılık olarak bir boğa heykeli yolladı  Boğa Yıldız Sarayının Has Bahçesine yerleştirildi.Pek çok yer değiştiren heykel günümüzde Kadıköy meydanında bulunmaktadır.

👇👇👇👇

155 Yıldır Süren Seyahatin Ardından İstanbul'un Marjinal İlçesi Kadıköy'ün Demirbaşı Olan Boğa Heykeli

1639’da Hint hükümdarı Hürrem Şah tarafından IV. Murat’a, mücevherli kemer ve fil kulağından yapılıp gergedan postu kaplanmış bir kalkan hediye edildi.

16 Haziran 1641'de Bağdat'ın ele geçirilmesinden sonra barışın devam etmesi için Sultan İbrahim'e pek çok hediye gönderildi.

Aynı zamanda yeni padişahın tahta geçmesini tebrik etmek amacıyla Safevî Şahı, elçisini hediye yüklü birkaç katar Acem devesi ile atlar, altın ve gümüşle işlenmiş  ibrişim halılar ve İran'a has hediyelerle İstanbul'a gönderdi.

👇👇👇👇

Deli Namıyla Tanınan Osmanlı Soyunu Kurtarmış Sıra Dışı Bir Padişah: Sultan İbrahim

1784’te İspanyollar gemilerle I.Abdülhamid’e hediyeler getirmişti.

Bu hediyelerden kakao, çikolata, kına, Havana tütünü ve lama yünü çok özel hediyelerdi.  Osmanlılar çikolata ve onun hammaddesi olan kakaoyla ilk defa karşılaşıyorlardı. Kaynaklarda “cokolata (چوقولاته) tabir olunan baharlı kahve makulesi” diye geçirilmiştir.

Mısır Prensesi Zeynep Hanım, Sultan Abdülaziz konağına misafir geldiğinde diş kirası olarak mücevherlerini ve tüm değerli eşyalarını altın bir tepsinin içine koyarak padişaha takdim etti.

Mücevherlerin değerinin 1 milyon altından fazla olduğu söyleniyordu.. Fakat hükümdar tepsiden sadece Kur'an'ı aldı.

Hollanda-Osmanlı ilişkilerinde büyük payı olan Halil Paşa'ya 2 göz alıcı papağan ve Türk çiçekleri bezeli özel olarak hazırlatılmış altı duvar halısı Hollanda parlementosunun kararı ile gönderildi.

Halıların dokunması zaman ve pek çok para gerektirdi. Ancak bu hediyeler sayesinde Osmanlı ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkiler iyi yönde seyretmiştir.

1517 yılında Haremeyn emiri tarafından Yavuz Sultan Selim'e takdim edilen Kutsal Emanetler İstanbul’a getirildi.

Has Oda'da muhafaza edilmeye başlandı.

1644'te Osmanlı topraklarına gelen Avusturya elçisi, on dört yıl gibi uzun bir süreden sonra imparatorun İstanbul’a gönderdiği ilk elçi idi.

Bu hediyelerden dikkati en çok çeken şadırvan, Osmanlı vak‘anüvisi Nâimâ’nın anlatımında da yer almıştır.

Buna göre şadırvan, 'sanatkârâne bir şekilde tasarlanmıştı ve kum saati gibi çevrilince fıskiyelerinden aşağıdan yukarıya doğru su sıçratmaktaydı. Saat anahtarı gibi çevrilerek kurulduktan sonra bazen üç, bazen beş ve bazen de on beşten fazla su sıçrayıp akıyordu. Suyu bitince diğer tarafı döndürülür, aynı su devr-i daim ederek akardı. Nâimâ hediyelerin arasında bulunan yaldızlı gümüş sahanların sayısının otuz olduğunu nakletmektedir.'

BONUS:İran Şahı Şah İsmail, Yavuz Sultan Selim'e gönderdiği hediye ile tarih anektodlarında nahoş bir yere sahip oldu.

Şah, kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim'e. Sandığın içinden değerli taşlar ve kadife kumaşların yanı sıra bir kutu insan pisliği çıkıyor. Sultan Selim hiddetlenip emrediyor; aynı şekilde süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine gül kokulu en güzel lokumlardan hazırlatıyor ve bir de not iliştiriyor. İran Şâhı sandığı açıyor. Etrafa güzel bir koku yayılıyor ve en altta da  lokum ve bir not: 

'Herkes yediğinden ikram eder.'

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
YORUMLAR
05.09.2020

Şimdilerde ise bizimkiler Kanal İstanbul'dan arsa veriyorlar... anlayana...

05.09.2020

Şah İsmail'e laf etmeden iki kere düşünün

06.09.2020

bonus dediğiniz olay söylenti, büyük olasılıkla karalama amacıyla uydurulmuş, akademik kaynaklarda da göremezsiniz siz getirip paylaşmışsınız

06.09.2020

Gaunterr O'Dimm, gerçeklik payı olabilecek bir hikaye kanka çünkü Yavuz Sultan Selim'in hunharca doğuya fetihler düzenlemesi bilinen bir gerçek bu nedenle böyle diplomatik sürtüşmelerin olmasıda normal yani. Elbet kaynaklarda rastlanmıştır benim konuştuğum tarihçiler dediğinin aksini iddia ediyor kanka.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ