Tarihimiz garip vak'alarla doludur. Burada değineceğimiz hadise de 19. asırda vuku' bulan enteresan olaylardan birisidir.Hediye Mısır'dan, vali Mehmet Ali Paşa tarafından gönderilmişti.Zürafa deniz yoluyla İstanbul'a ulaştırıldı. Evvelden haberi duyan meraklı insanlar iskeleye akın etmişlerdi. Bütün kalabalık zürafayı görebilmek için birbiriyle yarışıyordu.Bütün saray mensupları ve padişah dahi burada zürafayı seyir ettiler. Ertesi günlerde ise artık herkes bu zürafayı konuşur olmuştu. Ne kadar garip bir hayvan olduğundan bahsediliyor ve herkes onu kendince bir şeylere benzeterek tasvir etmeye çalışıyordu.Bu anlatıya göre bu sefer Gülhane Meydanında toplanılmıştı. Yaptığı şakalarla meşhur saray görevlisi Küpeli Abdi Bey de buradaydı. Ne hikmetse Abdi Bey ilk gördüğü günden beri bu zürafadan çok korkmuştu. Zürafa meydana getirilirken Abdi Bey korkudan titremeye başlamıştı bile.Bunu duyan Abdi Bey iyice ürktü. Kendisine zürafayı gezdirmesi teklif edilince de padişaha yalvarıp yakarmaya başladı. Padişah olur verince ağalar hep birden Abdi Bey'i kucaklayıp zürafanın sırtına koydular. Bir anda korkan hayvan dört nala koşmaya başladı. Abdi Bey zürafanın boynunu sıkıca sarmış, çığlıklar atıyordu.Hatta bir ara padişahın yakınından geçerken ''hakkını helal eyle sultanım, bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete'' dediği de anlatılmaktadır.Filhakika anlatıla gelen bu olayları tarihi bir vak'adan ziyade, bir hikaye olarak kabul etmek gerektir. Zira zürafanın İstanbul'a geldiğini söyleyen Hafız İlyas Ağa'nın Tarih-i Enderun adlı eserinde bu sonradan anlatılanlara rastlanılmamaktadır. Dolayısıyla bu anlatılar, İstanbul'a getirilen bir zürafanın haberinden esinlenilerek yazılan hikayelerden ibaret olmalıdır.
Onedio hep böyle güzel tatlış içerikler sun işte bazı editörler gibi olmayan kaynakla sallamasındansa böyle içerikler süpeer