Aristoteles'e göre demokraside her şeye halk karar verirse yöneticiler yeteneksizler arasından da seçilebilirdi...
Aristoteles'e göre demokraside her şeye halk karar verirse yöneticiler yeteneksizler arasından da seçilebilirdi...
Bazı eksik yönleri olsa da demokrasinin eldeki en iyi yönetim biçimi olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak en iyi olması onun felsefi açıdan tartışmaya açılamayacağını da göstermiyor ki biz tartışmaya açamazsınız desek bile Aristoteles ve Platon bunu iki bin yıl önce bolca tartışmış.
Ders kitaplarında anlatılanları bir kenara bırakacak olursak Antik Yunan'dan, özellikle Aristoteles'ten yükselen soru işaretleri bize yepyeni kapılar açacak cinsten.
O demokraside gizli bir tehlike olabileceğini düşünüyordu. Bu tehlike ise halkın her konuda yetkin olduğu varsayımının problemli olmasıydı. Yani halk kendisi için iyiyi ve kötüyü tayin edecek yetkinlikte değildi, bu sebeple yönetim halkın ortalama görüşlerine sabitlenirse olması gerekenin çoğunluğun görüşleri yüzünden ilgi görmeyeceğini düşünüyordu.
Zaten Platon ve Sokrates'in ideal yöneticisi de tüm bu düşünce süreçlerini iyi yönetebilen bir filozof-kraldı.
Asıl tehlike demokrasinin ne kadar kontrollü olduğundan bir türlü emin olamamasında gizliydi. Şöyle anlatalım, elde bir demokrasi var ve halk her konuda çoğunluğu sağlayarak ülke için kararlar alıyor. Bu kararlar ülkenin temel sorunları için kabul edilebilir olsa da her durumda halkın görüşü alınmalı mıydı?
Aristoteles'in endişeli duruşu burada devreye giriyor. Azınlıkları etkileyen, eğitim tartışmalarını etkileyen konuları yahut inanç tartışmalarının son kararını halk veriyorsa bu demokrasiden ziyade çoğunluğun tahakkümü olup vasatlığın hüküm sürmesine yol açabilirdi.
Olmazdı. Yerine fabrikalar yapılırdı, en iyi ihtimalle yeni yollar inşa edilirdi. Bu sorunun ardında 'Fabrika ve yollar gereksiz' gibi bir düşünce yok ancak herkesin önceliğinin farklı olduğu, bir halkı ileriye götürecek ögelerin ise ortalama kararlarla ortaya koyulamayacağı, çarpıcı bir durum.
Aristoteles için demokrasinin temel eksiklerinden biri bu rejim altında insanların nasıl istihdam edildiği. Bir devlet kurumuna kim işe alınacak ya da bir yönetici nasıl başa gelecek? Halk çoğunluk oluşturup istediğini seçebiliyorsa, Aristoteles'e göre hiçbir yönetim yeteceği olmayan, o ülkeye zarar verecek kişiler de başa gelebilirdi.
Halkın kötü bir seçim yapacağına inanmaya gerek yok ancak bu ihtimalin varlığı bile onu bu sorgulamaya itmişti.
Aristoteles liyakat problemini çözebilmek için yönetimde çokluğu öneriyor. Nasıl bir çokluk bu?
Öncelikle halkın seçme ve karar vermede söz sahibi olması gerektiği açık. Ancak yöneticilerin seçilmesi ve derinlikli konuların kararlarının alınması aşamasında belli standartlar koyulmalıydı. Halkın seçeceği kişiler belirlenirken işinde uzman olanlar öne çıkmalıydı, önemli kararlar verilirken bilginlerin görüşleri de dikkate alınmalıydı.
Böylece hem kişiler hem de toplum iyileşecek, liyakat sorunları ortadan kalkacaktı. Siyasetçilerin bir profesyonel meslek olarak bu alana dahil olmasını, aynısının devlet kadrolarında da uygulanmasını öngören bu sistem hem çoğunluğun fikirlerini önemsiyor hem de çoğunluğun bazı konularda azınlığa olan baskı uygulamasını engelliyor.
Aristoteles'in bu eleştirileri hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz.
hay ağzını öpeyim aristotales. halkın çoğunluğunun doğru olan kararı veremediğini deneyimliyoruz.
Çok güzel içerik gerçekten. Uzun süredir böyle adam akıllı bir içerik görmüyordum burada. Hazırlayana teşekkür ederim. Özellikle çoğunluğun kararının kütüphane örneği üzerinden sorgulandığı kısım bence insanımızın üstüne iyice düşünmesi gereken bir konu. Hiç okumuyoruz. Bugün sorsak kütüphaneyi bir AVM'ye tercih edecektir insanlar. Çünkü tüketim topluluğuyuz, tüketimle memnun oluyor kendimizi birkaç saat mutlu hissediyoruz aldığımız yeni ürünlerle. Oysa okunacak iyi bir kitabın, yeni bir bilgiyle aydınlanmanın keyfinden bir haberiz. Düşünmeye, kafa yormaya uzağız. Böyle olan bir ülkede, demoktratik bir ortam sağlanarak başa iyi ve yararlı, alanında bilgili birilerinin başa gelmesi çok düşük ihtimal olabileceği gibi, ileri gidilmesi de imkansız gibi birşey.
Çoğunluğun kararı önemli tabii ama buna bağlı olarak çoğunluğun niteliği de önemli. Mesela çoğunluk katilse, o toplumda insan öldürmek normal bi hak olarak görülebilir. Bizdeki çoğunluk vasat, yobaz ve gerizekalı. Hepsi şark kurnazı. O yüzden hep bu nitelikte olanlar başa geliyo. Neyin kim için ne kadar iyi olduğuna kim karar verecek o zaman? Gökten bi yönetici inip herkes için en iyi olanı diktatörce, kimsenin iradesini dikkate almadan icra mı edecek? Her şeye rağmen en kötü demokrasi en iyi monarşiden iyidir.