18. yüzyılda Almanlar ve Rusların birbirine yakınlaştığı bir dönem vardı. Bu dönemin sonlarına doğru, 1763'te Rus İmparatoriçesi Alman asıllı da olmasının etkisiyle Almanya'da yüzlerce, binlerce Alman çiftçisini ayrıcalıklar tanıma vaadiyle ülkeye davet ediyor.
Almanlar bölgeye yerleştikten sonra şehrin kültürüne hızla uyum sağlıyor, artık oranın halkının arasına karışıyorlar. Hatta bölge kültürüyle öyle sıkı bağları oluyor ki Almanca'da onları tanımlayan bir kavram bile oluşuyor: Kaukasiendeutsche, yani Kafkasya Almanları.
O dönemlerde Kars'a özgü gıdaları keşfetmeye çalışan Almanlar süt ve süt ürünleri üzerine bolca üretim gerçekleştiriyorlar. Bugün Kars'ın namını yürüten peynirlerin o dönemde standartlaştığını söyleyenler de var. Sadece ürünler değil, kentin mimarisi de Almanlardan payını alıyor. Gittiğinizde sıkça duyacağınız Alman köyü, Alman evi gibi yerler o dönemlerden kalma.
Bir kısmı Kars'ı terk etmiş... Burada Türklerle evlenenler, aile kurup Türkleşenler de olmuş. Hatta hiç de azımsanacak sayıda değiller. Bir kısmı 80'li yıllarda Almanya'ya giden Türk işçiler arasına katılıyor ve yurtlarına 'Türk' olarak dönüyor.
Köyün kuruluş hikayesi de hayli ilginç. 1. Dünya Savaşı öncesinde Kars bölgesine gelen August Dede bölgede bir yerleşim yeri oluşturmaya çalışıyor ve yüzden fazla aileyle bu köyün kurulmasına önayak oluyor. Şimdilerde birkaç Almanın kaldığı bu köy o zamanlar Almanların tümünün yaşam alanıymış.
Şu an yaşamıyor olsa da Albuk ailesinin babası bu bölgeye gelen ve sonrasında dönmeyi hiç düşünmeyenlerden. Kars'ta bulduğu sıcaklık ve burayı yurdu olarak görmesinin etkisiyle Türkiye’ye olan bağlılığını çocuklarına şöyle anlatmış:
“Burada doğduk, büyüdük, yaşadık ve sevdik, burada ölmek istiyorum.”
Albuklar dışında, onlar da iş bulamadıklarından, zar zor geçindiklerinden bahsediyorlar TRT'de konuk oldukları belgeselden. Ancak yine de Türkiye sevgilerinden hiçbir şey kaybetmemişler.
Evlerindeki Türk bayrağı, onların bu topraklara olan bağlılığının bir ifadesi ve ne kadar zor şartlarda da olsa Türkiye'de yaşama olanaklarını sürdürmeye çalışmaları, duygulandırıyor.
Bir kısmı Türkiye'ye dönmek istiyor, yurtlarının Almanya değil Türkiye olduğunu anlıyorlar ancak dönüş yolu zorlu, dönüş yolu riskli. Orada farklı bölgelere yerleştiriliyorlar.
160 yıl önce buraya gelen, nesiller boyu yaşayan ve Kars'ta süt, süt ürünleri, tarım ve hayvancılık konusunda yepyeni teknikleri getiren, bölgeyi kalkındırmak için varını yoğunu veren Kafkasya Almanlarının hikayesi de böyle sona eriyor.
bunlarda acaba Almanya'da bulunan eşe dosta "kurulu düzenimiz var yeğenim" diyor mudur? :)
Bizim köyümüzde hala daha ruslarla birlikte yaptıkları evler duruyor. Hatta size şöyle bir bilgi geceyim. Vaktinde ardahan kars artvin batum bölgesi rusların eline geçince o dönemin rus çarı sevmediği rusları (malakan) bizim memlekete sürüyor. Malakan lar süt ustaları genel olarak. O dönem gelen almanların icin de de avusturyalı bir penir ustası var. Bu peynir ustası gravyer peynirini ve daha yumuşak tatlı bir peyniri malakanlara öğretiyor. Malakanlarda bu peynirleri bölgedeki almanlara öğretiyor.. ve böylelikle aslında gravyer peynirin bir çeşidi olan "kars kaşarı" doğmuş oluyor.
Cok uzuluyorum bunlara ,acaba ulkelerine geri donmek icin bir istekde bulundularmi