Yıllardır Bitmeyen Söylentilerin İç Yüzü: Araplar Osmanlı'ya İhanet Etti mi?

Yıllardır klasik bir söylem olarak, I. Dünya Savaşı'nda Arapların halifenin çağrısına uymadıkları ve İngiltere ile işbirliği yaparak Osmanlı kuvvetlerine saldırdıkları anlatılmaktadır. Peki gerçekten bütün Araplar Osmanlı'ya düşman mıydı? Meseleyi özetledikten sonra bu sorunun cevabını sizlere bırakacağız.

İsyanın simgesi haline gelen Şerif Hüseyin İstanbul'da doğmuştu!

Mekke ve çevresi Osmanlı devrinde bir emirlik olarak teşkilatlanmıştı. Daha önceden bölgeye hakim olan devletlerin de yaptığı gibi, Osmanlı da yerel köklü ailelerden şerif-emir tayin ederek buranın yönetimini bir nevi valilik gibi onlara bırakırdı. Bu yöneticiler başkente bağlı olarak hareket ederlerdi. Şerif Hüseyin de böyle köklü bir aileye mensuptu. Çocukluğu Mekke-İstanbul arasındaki seyahatlerle geçti.

Şura-yı Devlet (Danıştay) üyeliğine getirilen Şerif Hüseyin, II. Abdülhamid döneminde bu değerli fakat pasif makam aracılığıyla İstanbul'da tutuldu.

1908'de yeni tayin edilen Mekke emirinin beklenmedik vefatı sonrasında bu göreve getirildi. Osmanlı'nın yıllardan beri içerisinde bulunduğu kötü gidişatın farkına vardığı anlaşılan Şerif Hüseyin, Arap coğrafyasında merkezin git gide azalan kuvvetini fark etmiştir. Bu zeminde, çeşitli ilişkilerle bölgede kendi yönetimi altında bir idare kurmayı planlayacaktır.

I. Dünya Savaşı başında halifenin çağrısına uyduğunu belirten Şerif Hüseyin, birkaç ay sonra İngiltere ve Fransa ile görüşmelere başladı.

Şerif Hüseyin, İtilaf Devletlerinden Arabistan'da kendi iktidarının tanınacağına yönelik vaadi aldıktan sonra ve özellikle Osmanlı'nın da yenileceğini tahmin ettiğinden 5 Haziran 1916'da isyanı başlattı. Fakat bu harekete Arapların çoğunluğu katılmadı. Hristiyan devletlerin desteğiyle Osmanlı'ya karşı savaşmak, kabul edilmesi zor bir hadiseydi.

Şerif Hüseyin'in İtilaf Devletleri ile ortak hareketi sonucu, zaten bölgede sayısı az olan Osmanlı kuvvetleri çok fazla dayanamadı.

Yalnız Medine'yi Fahreddin (Türkkan) Paşa ve ordusu savaşın sonuna kadar savunmayı başardılar. Bu isyan sırasında, (günümüzde popüler kültürle olduğundan çok daha efsanevî bir kılığa sokulan) Edward Lawrence de bulunuyordu. Fakat Lawrence'in bu isyanı tek başına organize ettiği gibi iddialar abartılıdır. Tarihin ön plana çıkarttığı Lawrence'den başka bu hareketin arkasında daha etkili olan birçok isim vardı.

Diplomatik müzakerelerde ve askeri harekatlarda Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal ön plandaydı. Fakat onun da İngilizlerin çok fazla etkisinde kaldığı görülmektedir.

Şerif Hüseyin ve takipçileri, savaş sonrasında büyük bir krallığa sahip olacaklarına inanmışlardı. Lakin Fransa bölgeyi tamamen İngiltere'nin kontrolünde olan bir iktidara bırakmak niyetinde değildi. Faysal, yapılan müzakerelerden eli boş döndüğü gibi, Fransa'nın taarruzla Arapları Şam ve çevresinden uzaklaştırması da hiç uzun sürmedi.

Bu durumda yeni bir çıkış arayan İngiltere, Şerif Hüseyin'in oğullarından Faysal'ı Irak'ta ve Abdullah'ı da Ürdün'de kral olarak desteklediler.

Böylelikle Suriye'ye hakim olan Fransa kuvvetleri, Türkiye ile sınır komşusu oluyordu. Büyük savaştan yıpranmış olarak çıkan İngiltere, Kuvayı Milliye'den uzak durmayı tercih etti. Şerif Hüseyin ise 1924'te halifelik kaldırılınca kendisini yeni halife ilan etti. Fakat bu teşebbüsü hiçbir destek görmediği gibi ona muhalif Arapları daha da kızdırdı. Aynı yıl Suudilere yenilen Şerif Hüseyin Kıbrıs'a sığındı ve ömrünün sonuna doğru Ürdün'e giderek oğlu Abdullah'ın yanında hayatını kaybetti.

Popüler İçerikler

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki Görevinden İstifa Etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kayseri'deki Suriyeli Olaylarına Tepki: "Sokakları Ateşe Vermek Kabul Edilemez"
Suriye’de Tansiyon Yükseldi: Türk Vatandaşlarına, Araçlarına ve Türk Bayrağına Saldırılar Yapıldı
YORUMLAR
14.04.2018

Türk'ün en büyük belası pis araplarla tanışıp müslüman olmalarıdır tamamen kültürümüz yok olma noktasına gelmiş ve iğrenç arap kültürüne yönelmişiz korkunç bir şey bu.

15.11.2018

bizim Türk milleti malesef göçebe kökenli birr millet olduğu için etkilendiği toplumların kültürleriyle hep kendini kültürünü yok etmiştir. Orhun abidelerinin çevirisini okursan anlarsın. japonların en takdir ettiğim özelliği kendi kültürlerini diğerlerinden etkilenseler hatta özenseler dahi korumaları olduğundan hep şunu derim. 1 Japon olamadı şu Türk milleti...

12.04.2018

Ney ney bu mu yani ettikleri isyan sınırlıdır İngiliz ve Fransız destekleri daha fazladır ulan bu herifler 1 haftada hicaz demiryolunun amına koydular raylara kadar söktüler Sina çölünde yakalanan Türk askerinin gözlerini oydular Allahüekber diye diye Medinede Mekke'de Mehmetçik kestiler Kudüs'te sırtlarındaki elbiselere kadar soydular benim dedeleri mi şimdi ben sana soruyorum ben mi bilirim bunların ne kadar orospu çocuğu satılık kitapsız olduğunu sen mi onu bırak Atatürk boşuna köpeğinin adını arap koymadı bu dallamalarla doğru düzgün muhatap bile olmadı. Aydın Doğan gibi sizi de mi satın aldılar o siktimin Suriyelileride birgün siktir olup gidecek meraklanmasınlar.

sarıklı sakallı kaç kişi gördünüz ingiliz veyahut fransanın abd nin çanagını yalamayan rahmetli turgut özakmanın şu çılgın Türkler kitabını okursanız tarikat ve şeyhlerin kimin davası için ugraştıgını görürsünüz

TÜM YORUMLARI OKU (49)