Üyelerinden Biri Ödüllü Yazar Olan, ABD'yi Soyup Soğana Çeviren 'Kronometre Çetesi'

Soygun hikâyeleri özellikle ABD'de gerçekleşiyorsa, hele bir de işe bir 'çete' dahil olduysa hayli ilginç senaryolara gebedir. Çoğu da filmlerin konusu olmuştur, hikâyelerinin büyük bir kısmı da şüphelidir. İstisnalar yok değil tabii, hele ki medeniyetin harman olduğu Kanada'dan çıkıp, akıllara zarar yöntemleri kullanan bir ekipten bahsediyorsak.

Bu ekibin üç üyesi vardı, hepsi Kanada vatandaşı.

Lionel Wright, Patrick Mitchell ve Stephen Reid, 70'li yıllarda adlarından söz ettirecek soygunların ardındaki üç isimdi. Ottawa'da başladılar bu suçla örülen serüvenlerine ve adlarını duyurdukları o meşhur soygun hiç de yabana atılır cinsten değildi.

Neredeyse 100 banka soyan ve günümüz parasıyla 100 milyon dolara yakın parayı ele geçiren çeteyi ünlü yapan şey onların dakikliğiydi.

Planlama yetenekleri o kadar iyiydi ki çoğu soygun 90 saniyede bittiği için yakalanmaları neredeyse imkansızdı. Bir soygunda boyunlarında asılı olan kronometreyle polisin dikkatini çekmeleri ve hızları onların 'Kronometre Çetesi' olarak anılmalarını bile sağladı.

Onları bir efsane haline getiren diğer özellikleri şiddet kullanmaktan kaçınmalarıydı.

Öyle ki soygun esnasında tuttukları kurbanlara nezaketleriyle nam salmışlardı. Stockholm Sendromu yaşatacak cinsten soyguncular! Her ne kadar nazik olsalar da bankalara büyük zararlar verdi bu çete, hele ki onları ünlü eden o soygun...

1973 yılında bu üçlüyü bir araya getiren olay, Air Canada'nın Ottawa Havalimanı'nda yarattığı bir açıkla ilgiliydi.

Çetenin aldığı istihbarata göre devlet için taşınan büyük miktarda altın geçici olarak Ottawa Havalimanı'nda saklanıyordu. Havalimanı içerisinden ortaklarla da saatlerini ayarlayıp bu altına gözlerini diktiler. Bu olaydan önce küçük çaplı hırsızlıklarda adları geçse de onlar için bu bir üst ligin oyununa hazır olmak anlamına geliyordu.

Hazırlıklar tamamdı, beklenen telefon 17 Nisan 1974'te geldi.

Bekledikleri altınlar havalimanına ulaşmıştı ve bu altınların günümüzde yaklaşık değeri 8 milyon dolardı. Sıkı bir önlemle tutulan altınlar zırhlı bir aracı bekliyordu fakat beklediğini bulamayacaktı. Gece yarısından sonra çete işe koyuldu, Reid Air Canada üniforması ve sahte güvenlik kartıyla maceraya hazırdı.

Şimdilerde ünlü bir yazar olan Reid o zamanlar azılı bir suçluydu ve tüm sahte belgeleriyle altınlara ulaştı.

Çetenin diğer üyelerini de yükleme noktasına getiren Reid, çalışmaları başlattı. Ufak bir problemleri vardı, o da altınlar küçük parçalar halinde olduğu için planladıkları 5 dakika, 25 dakikaya uzamış, alarm verilmişti.

Bu olayın ardından işler çığırından çıktığında yakalanan çete türlü yollarla hapisten kaçtı, bu sefer yön değişmişti: ABD

ABD'ye kaçtıktan sonra 80'lerde California'da özellikle sahil kenarındaki mülklerde hırsızlıklarıyla bölgeye korku saldılar. Kılık değiştirmeye verdikleri özeni gösteren bu fotoğraf onların meşhur soygunlarından birine ait. Bu soygunlarda Mitchell şoför, Reid ve Wright türlü farklı biçimde soygunu gerçekleştiren ikiliydi.

İsimlerini ABD'de duyuran olay, 1980'de gerçekleşen Bank of America soygunuydu.

Zorlanmadan, yakalanmadan tamamlanan bu soygun sonunda eski düzenlerine dönmüşlerdi. En azından öyle olduğunu düşünüyorlardı zira FBI onların bir adım gerisindeydi. Doğru zamanı kollayan FBI, Reid ve Wright'ı beklemedikleri bir anda evlerinde yakaladı. Mitchell tatilde olduğu için geçici olarak da olsa kurtulmuş sayıldı, çok geçmeden o da yakalandı.

Kodes macerasında cezaları sürekli iyi hal indirimiyle azalan çete en son Kanada'ya transfer edildi ve hikaye burada 'farklı' bir yöne evrildi.

Özellikle de Reid adına. Kanada'da cezasını çekerken otobiyografik nitelikte bir kitap yazmaya koyuldu ve yazdığı sayfaları dönemin ünlü şairi ve editörü Susan Musgrave'a yolladı. Musgrave yazdıklarına hayran kaldı ve uzun süre mektuplaştılar.

Sonrasında evlendiler! Çift öyle ünlü oldu ki onlar için bir televizyon programı bile yapıldı.

1987'de şartlı tahliye ile serbest kaldıktan sonra kendini yazmaya adadı, hatta ödüller bile kazandı. Çetenin diğer üyelerine gelirsek, Wright nedensizce ortadan kayboldu, Mitchell kodeste pek rahat edemediğinden olsa gerek transfer edildiği hapishaneden kaçıp Filipinler'e yerleşti, evlendi, mutlu bir hayata başladı. Soygunu da asla ihmal etmedi, yakalanmayı da. 2006'da hapishanede yaşamını yitirdi.

Ne yazık ki mutlu sona 'kolayca' ulaştığını zannettiğiniz Reid, bir aile kursa da çetenin diğer üyeleri gibi suçtan uzak kalamadı.

Kodes dışındaki hayata adapte olmakta zorlandı, uyuşturucu etkisindeyken banka soymaya girişti. Yakalandığı esnada polise birden fazla kez ateş açtığı için 16 yıl hapis cezası aldı. 2013'te serbest kaldığında onu sabırla bekleyen Susan Musgrave'la asıl mutlu sonuna ulaştı. Her biri ayrı bir hikâye olan üyeleriyle ne çeteymiş ama!

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
YORUMLAR
11.12.2017

Suçu ve suçluyu övmek. İlginç!

12.12.2017

yinede bizim reisin eline kimse su dokemez:)

11.12.2017

degisik

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ