Cumhuriyet Gazetesi ve HDP'ye operasyonun ardından, Almanya ile Türkiye arasındaki gerilim tırmandı. Kamuoyuna yansıtılmamaya çalışılsa da iki ülke ilişkilerinde sadece son dönemde yaşanan gelişmeler, gerilimin ulaştığı boyut hakkında fikir veriyor.
Cumhuriyet Gazetesi ve HDP'ye operasyonun ardından, Almanya ile Türkiye arasındaki gerilim tırmandı. Kamuoyuna yansıtılmamaya çalışılsa da iki ülke ilişkilerinde sadece son dönemde yaşanan gelişmeler, gerilimin ulaştığı boyut hakkında fikir veriyor.
Almanya-Türkiye ilişkilerinde bir süredir devam eden gerginlik, Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyon ve HDP milletvekillerinin tutuklanması ile yeni bir boyuta ulaştı.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Stephan Steinlein’ın, Gezer ile görüşmesinde, son gelişmelerle ilgili kaygılarını net ifadelerle aktardığı öğrenildi.
Türkiye'nin teröre karşı mücadelesi ile darbe girişiminin aydınlatılması çabalarının hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu olması gerektiği vurgulayan Steinlein, muhalefetin susturulması ve hapsedilmesinin kabul edilemez olduğunu aktardı.
Alman diplomatik kaynaklar, yaklaşık 20 dakika süren görüşmenin gergin geçmediğini, dostane bir şekilde konuşulduğunu aktardı. Gezer’in de görüşmede, tamamen hukuk çerçevesinde hareket edildiğini aktardığı öğrenildi. Kamuoyuna yansıtılmamaya çalışılsa da iki ülke ilişkilerinde son bir kaç aydır büyük gerilimin yaşandığı, diplomasi kulislerinde bir sır değil.
DW Türkçe'den Değer Akar'ın haberine göre sadece son dönemde yaşanan gelişmeler, gerilimin ulaştığı boyut hakkında fikir veriyor.
O gelişmeler şöyle:
DW’nin paylaştığı bilgiye göre Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier bir süredir Ankara’yı ziyaret etmek istiyor. Ancak Ankara'nın tarih önerilerine hızlı yanıt vermediği kaydedildi. Steinmeier’in ziyareti için haftalar öncesinde bir tarih önerildiği, söz konusu tarihten iki gün önce “bize uygun değil” yanıtının verildiği belirtildi.
Steinmeier ile Çavuşoğlu’nun telefon görüşmeleri konusunda yaşanan sıkıntılar da gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor. Bakanların telefon görüşmesi için iki kez tarih belirlendiği, ancak ikisinde de Steinmeier’in telefonda bekletildiği, Türk tarafının programı nedeniyle bunların son anda iptal edildiği öğrenildi.
Öte yandan Türkiye, son dönemde Almanya’dan beklentilerine karşılık bulamayışına tepkisini, resepsiyon boykotu ile sürdürdü.
Almanya’nın yeniden birleşme günü olan 3 Ekim’de tüm dünyadaki Alman temsilciliklerinde verilen resepsiyonlara, hiçbir başkentte Türk büyükelçiler katılmadı.
Ankara’nın tepkisinin arkasında, 15 Temmuz darbe girişimine karşı “Almanya’nın Türkiye ile güçlü bir dayanışma göstermediği” algısı olduğu yorumları yapıldı.
Bu arada Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nin 29 Ekim Cumhuriyet bayramı resepsiyonuna da Almanya’dan üst düzey katılım olmaması dikkat çekti.
Almanya, yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ile ilişkileri koparmak istemiyor.
Berlin 'temkinli ve yapıcı' olarak nitelendirdiği bir stratejiyle Ankara’ya kaygılarını aktarmayı, ancak aynı zamanda iş birliğini sürdürmeyi hedefliyor.
Türkiye IŞİD ile mücadele ve Suriye’de siyasi çözüm konularında kilit bir önem taşıyor.
Ayrıca mülteci kriziyle mücadelede Türkiye ile önemli bir iş birliği alanını oluşturuyor.
Bu politik tavır Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert'in bugünkü haftalık basın toplantısına da yansıdı.
Seibert, Türkiye ile yapıcı ve iyi bir işbirliği arzuladıklarına bir kez daha işaret etti.
Seibert, Alman basının Türkiye sorularını yanıtlamadan önce Diyarbakır’daki bombalı saldırıyla ilgili açıklama yapmak istediğini söyledi ve 'Federal Hükümet terör saldırısını en sert şekilde kınıyor' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin basın özgürlüğü ve muhalefetteki siyasetçilere yönelik hamlelerini ise 'son derece endişelendirici' olarak nitelendiren Seibert, “HDP Eş Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ’nın tutuklanmaları, Mayıs ayında milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla uluslararası toplumda oluşan endişelerin yerinde olduğunu gözler önüne seriyor' dedi.
Seibert, Almanya’nın desteğinin hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınması şartına bağlı olduğunu açıkladı:
“Federal Hükümet, kanlı ve sert bir şekilde kınanması gereken askeri darbe girişimine karşı Türk devletinin, hukuk devletinin tüm araçlarıyla aydınlatılması çabalarını ve sorumluların hesap vermesini sağlaması gerektiğini anlamaktadır. Federal Hükümet, Türk devletinin teröre karşı kendisini savunması gerektiğini de anlamaktadır, bu her devletin yurttaşlarına karşı sorumluluğudur. Biz bunda Türkiye'yi, hukuk devleti ilkelerine ve orantılılık ilkesine uyulduğu müddetçe destekliyoruz. Bunda şüphemiz olduğunda, Cumhuriyet gazetesi ve HDP’de olduğu gibi, bunu her düzeyde Türk partnerlerimize iletiyoruz.”
Bu arada Seibert'e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Almanya’nın teröre çanak tuttuğu” ve Adalet Bakanı Bozdağ’nın “Almanya’daki Türklerin hakları olmadığı” yönündeki açıklamaları da soruldu.
Teröre destek suçlamalarını kesin bir dille reddettiğini söyleyen Seibert, “Tabii ki Almanya terörü desteklemiyor” dedi ve Almanya’nın son dönemlerde attığı adımların da bunu gözler önüne serdiğini kaydetti.
Seibert, “Türk Adalet Bakanı’nın açıklamalarına ilişkin şunu söylemek isterim: Bu absürt bir iddia. Almanya’daki milyonlarca Türkiye kökenli insan, onu bu konu hakkında bilgilendirebilir” ifadelerini kullandı.
Federal Meclis’te 2 Haziran tarihinde kabul edilen soykırım tasarısının yol açtığı gerilimin aşılması çabaları, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Ankara’nın Almanya ve AB’yi Türkiye’yi yalnız bırakmakla suçlayarak mesafe koyması nedeniyle zora girmiş durumda.
Ankara darbe girişimi sonrasında Almanya’nın Türk Hükümeti’ne destek amacıyla yeterince hızlı bir şekilde hareket etmediğini, AB’yi harekete geçirmediğini, üst düzey bir destek ziyareti gerçekleştirmeyerek Türkiye’yi yalnız bıraktığını düşünüyor.
Türkiye, PKK ile mücadele kapsamında Almanya’ya ilettiği 4 bini aşkın dosya hakkında işlem yapılmamasından rahatsızlık duyarken, Gülen hareketinin Almanya’da mercek altına alınması ve mali faaliyetlerinin izlenmesi beklentilerine yanıt verilmemesine de tepkili.
Almanya ise son yıllarda Türkiye’de insan hakları, basın özgürlüğü ve Kürt sorunu konusunda yaşanan olumsuz gelişmelerin darbe girişimi sonrasında artmasından kaygı duyuyor.
Türk Hükümeti’nin attığı adımların, yalnızca iç istikrar açısından değil, bölge ve Avrupa açısından da olumsuz etkileri olabileceği değerlendirmesini yapan Berlin gerilimin diyalog yoluyla çözümlenmesinden yana tavır koymaya çalışıyor. Ancak Alman kamuoyundan artan baskılar ve Türkiye’den yapılan eleştirel çağrılar Merkel hükümetini tavır almaya zorluyor.
Biz olmasak Avrupa'nın gündemi ne olurmuş çok merak ediyorum. Sıçarken bile Almanya tarafından kınanmaktan korkuyorum.
Bunlar pkkyı terör örgütü olarak kabul eden ama avrupa parlamentosunda apo resimleriyle pkk pyd sergisi açan ikiyüzlü devletler. Haklı eleştirilerini bi kenara koyarsak bu pkk sevici şerefsizler terörist beslemeyi bıraksa zaten bi sıkıntı kalmayacak. 35 senedir bizi öldüren bi terör örgütünü beslemekten sıkılmadılar. Tabi insanları ayrı ayrı iyidir, arkadaşlarımda var. Sözüm devletlerin politikalarına.
Almanya sürekli Kürt ırkçılarını destekledi hatta ve hatta Türklere vatandaşlık vermemek için yırtınan Almanya Kürt ve Araplara daha esnek davrandı demek ki Türk'ün gücü Türkiye'nin tarihi birikimi ordusu milleti Almanları korkutuyor korktuğunuz başınıza gelsin ne diyelim sadece Almanya için değil BATI hiçbir zaman Asyalıları sevmez ancak asyalılar hiçbir haltın farkında olamadı hep sömürüldü Asya (Türkiye Rusya İran Çin vs) yükselecek Batı batacak.