Hürriyet'ten Oya Armutçu'nun haberine göre, İstanbul’da oturan S.D. adlı kadın, kocası T.D.’ye İstanbul 9. Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. S.D. dava dilekçesinde, kocasının kumar oynamasının yanında, rahatsız olduğunu ifade etmesine rağmen, eşinin bekâr erkek arkadaşlarının, evlerinde zaman zaman yatılı kalmalarına izin verdiğini belirterek, bu gerekçelerle boşanma ve tazminat istedi.
Yerel mahkeme, 'Davalı kocanın bekâr erkek arkadaşlarının evde zaman zaman yatılı kalmasının 'kişilik haklarına saldırı' olarak kabul edilemeyeceğini' savunarak, manevi tazminat talebini reddetti. Ancak mahkeme, kadının boşanma gerekçelerini haklı buldu ve çiftin boşanmasına karar verdi.
Davalı koca T.D. kusur belirlemesi, davacı kadın S.D. ise maddi tazminat, nafaka ve kocasının onayı olmadan bekâr erkek arkadaşlarını yatılı misafir olarak evlerinde kalmalarına izin vermesi nedeniyle, manevi tazminata hükmedilmesi yönünden mahkeme kararını, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinde temyiz ettiler.
Yargıtay, boşanmayı yerinde görüp onarken, manevi tazminat yönünden kararı oybirliği ile bozdu. Yargıtay, eşinin rızası olmadığı halde bekâr erkek arkadaşlarını zaman zaman evde yatılı kalmasına izin veren kocanın, manevi tazminata da mahkûm edilmesi gerektiğine karar verdi.
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının (koca) tüm, davacının (kadın) ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Mahkemece, ‘davacının (kadın) kişilik haklarının saldırıya uğramadığı’ gerekçesiyle manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Davalının (koca) ‘bağımlılık’ derecesinde kumar oynadığı, bu suretle ailesini darlığa düşürdüğü, davacı rahatsız olduğunu ifade etmesine rağmen bekâr erkek arkadaşlarının evde zaman zaman yatılı kalmasına izin verdiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu olaylar, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturur ve manevi tazminatı gerektirir. O halde, davacı (kadın) yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi gereğince uygun miktarda manevi tazminat takidiri gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.”
Durum kadının kocasının bekar arkadaşlarını ahlaki açıdan riskli bulması değil bence. Davar herif arkadaşlarını topluyo eve, kadın da patlamış mısır bira vs ikramlarda bulunmak durumunda kalıyo, kadıncağazın ilgi alanına girmeyen muhabbetler ediliyo sessiz sessiz oturuyo. Sonra onların dağınıklığını topla. Ve bu durum bir değil iki değil her akşam aynı. Bekar evinin hizmetçisimi adamın karısımı belli değil. Aile yaşantısı falan sıfır. Kocasına yapma etme deyip herifler istenmediklerini anlasın diye surat yaparken yatıya da kalmaya başlarlar. Gece tuvalete kalkıyosun elin adamıyla karşılaşıyosun, rahat rahat bi duş alamıyosun. Arkadaşlar kadının namusuna tasallut etmedi, hakaret etmedi sadece eve gelip takıyolar diye kişilik haklarına hakaret yokmuş! Onların sürekli davet edilmeleri, gelipte yatmaları kadına hakaret bi kere. Eşek başımı o istememesini takmıyosun. Her şeyin bi haddi hududu var. Durum cinsiyetle alakalı değil tam tersi bi durumda da kadın haksız olurdu.
Yargıtay çok yerinde bir karar vermiş (hayret). Eşlerden herhangi biri diğerinin rızası olmadan eve yatılı arkadaş getiremez. Cinsiyeti niye tartışıyorsunuz ki? Kadın da eşi istemiyorsa kız arkadaşlarını eve yatılı getiremez.
Tahsin abi vardı bekar arkadaşını getirmişti eve 2 adet. Ardından Tahsin abiyi yalnız görmeye başladık. Meğersem tahsin abi uyuduğunda bekar arkadaşıyla eşi fingirdeşiyomuş salonda. Böyle şeyler yapmayın beyler. Maazallah dumanı tüttürürler salonda olan sizin yuvanıza olur. yazık.