Büyülenmemek elde değil 😍
Büyülenmemek elde değil 😍
Portekiz kültürünün temel özelliklerinden bir tanesi, 'Fado' olarak adlandırılan, çoğunlukla deniz, karşılıksız aşk ve kaderin kaçınılmazlığı ile ilgili hüzünlü melodilere sahip şarkılar içeren özel bir müzik türüdür. Türün ortaya çıkışı ise Portekiz'in denizcilik gücünden geliyor. Geçmiş zamanda yelken açacak ailelerde kalplerini saran özlem duygularından dolayı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bir fado performansını izleme fırsatı bulursanız performansın sonunda alkışlamayın. Tamamen duygularla ilgili olan 'Fado', 2011 yılında UNESCO tarafından somut olmayan ulusal hazine listesine girmiştir. Ayrıca Lizbon'da 19. yüzyılın başlarından günümüze fado tarihinin izini sürebileceğiniz bir müze bulunmaktadır..
Kimse hiçbir yere acele etmez ve herkes hayatının her anından keyif almaya çalışır. Herhangi bir anlaşma yarına kadar ertelenebilir. Bir toplantı için 30 dakika, hatta bir saat geç kalmak normaldir. Çoğu zaman, süpermarketlerdeki sıralar çok yavaş hareket eder çünkü kasiyer ve müşteriler aniden sohbet etmeye başlayabilir. Aynı zamanda; hiç kimse bu konuda stresli hissetmez, kimse iç çekmez, gözlerini devirmez, saatine bakmaz veya kızgın davranmaz.
Portekiz'de yaşamaya karar veren kadınlar, yerel kadınların makyaj ve maniküre daha az dikkat ettiklerini gözlemlemiştir. Böylece daha doğal görünerek kendilerini oldukları gibi kabul ederler. Portekiz'e yerleşen Moskovalı bir kadının sözleri ise şu şekilde: “Düğünden önce tırnaklarımı yaptırmak için evimin karşısındaki bir güzellik salonuna gittim. Tırnaklarımı o kadar kestiler ki, düğüne şişmiş parmaklarla gitmek zorunda kaldım.'
Burada beden pozitifliği diye bir şey yoktur çünkü bütün kızlar çocukluklarından itibaren bedenlerini sevmeleri ve diğer insanların bedenlerine saygı duymaları gerektiğini bilirler. Selülit ve çatlaklar buradaki insanların çekineceği bir şey değildir.
Portekizli aktris ve model Victoria Guerra'nın tam adı Victoria Deborah Lark Guerra'dır. Birçok yöre sakininin soyadı 2 bölümden oluşur: ilki babadan, ikincisi anneden gelir. Bazı ailelerde, ebeveynlerin soyadlarının yanı sıra, büyükanne ve büyükbabaların da soyadlarını eklerler. Bu nedenle Portekizliler, hem hatırlaması hem de telaffuzu zor olan çok uzun soyadlara sahiplerdir.
Portekiz Su Köpeği neredeyse hipoalerjenik bir evcil hayvandır. Diğer cinsler gibi tüy dökmez, perdeli ayakları vardır ve çok sakin bir kişiliğe sahiptir. Orta Çağ'da bu cins köpekler balıkları ağlara sürmek için kullanılmıştır. Bugün bu köpek cinsi hafif bir alerjiden muzdarip olanlar için favori bir evcil hayvan haline gelebilir.
Ülkede her yıl 3 karnaval düzenlenmektedir ancak Rio karnavallarının tarzını kendi ülkelerine getirmeye karar veren Portekizliler, sıcaklık farkını hesaba katmadıkları için daha serin bir havada kutlama yapmak zorunda kalıyor. Yine de karnavallar sezonu Portekiz'i ziyaret etmek için en iyi zamandır çünkü ülkenin kültürüne dalabilir, güzel bir gösteri izleyebilir, çeşitli ulusal yemekleri deneyebilir ve neşeli yerel insanlarla tanışabilirsiniz.
Avrupa'nın en uzun köprülerinden olan Vasco Da Gama Köprüsü Lizbon'da bulunmaktadır ve uzunluğu 12 km'dir. Bu mühendislik yapısı Portekiz başkentinin yeni bir sembolü haline geldi. Ayrıca, Portekiz köyü Várzea Grande ve İspanyol köyü El Marco arasında akan bir dere vardır. Dere, sınır için bir sembol görevi görür ve burada bulunan köprü dünyanın en kısa uluslararası köprüsüdür.
Cabo Espichel, milyonlarca yıl öncesinde yaşayan dinozorların izlerini görebileceğiniz bir uçurumdur. İzler sadece dik yamaçlarda korunduğu için onlara ulaşmak kolay olmasa da canlı bir şekilde görülebilir.
Portekiz, birçok mavi bayraklı plaja sahip 5 ülkeden biridir. Yüzme suyunun olağanüstü kalitesi ve güvenliği için ünlü bir uluslararası ödüldür.
Bu yeteneğin temel sırrı, hemen hemen tüm yabancı filmlerin hem sinemalarda hem de televizyonda orijinal dilde altyazılı olarak yayınlanmasıdır. Ülkenin resmi dili Portekizcedir. İspanya'nın kuzey-batısında kullanılan Galiçya diline çok yakındır. Bazen Portekizcenin Galiçya dilinin lehçelerinden biri olduğuna inanılır, bazen de tam tersi olduğu düşünülür. Kulağa şaşırtıcı gelse de Portekizcedeki birçok kelime Japonca kelimelerin yakın akrabalarıdır.
Portekiz'deki herkes morina balığı yer ve çoğunlukla Norveç'ten satın alınır. Portekizli aşçılar, morina pişirmenin 365 yolu olduğunu söylemektedir. Bu balık, Portekiz gastronomisinin gerçek yıldızıdır ve yüzyıllardır burada tüketilmektedir. Aynı zamanda, özellikle de çok çeşitli taze balık ve deniz ürünlerine sahip oldukları göz önünde bulundurulduğunda yerel halkın neden bu tür balıkları tercih ettiğini açıklamak imkansızdır.
Domatesler pirinç, balık ve deniz ürünleri ile pişirilir ve çorba pişirmek için de kullanılır. Zeytinyağı ise daha da popüler bir üründür. Bu ikili yalnızca salatalarda, et ve balık yemeklerinde bulunmaz. Herhangi bir yemeğin içinde kelimenin tam anlamıyla boğulur. Lizbon'da sokak yemekleri gerçek bir sanattır ve sonbaharda şehir kavrulmuş kestane kokusuyla doludur. Bu konuyla ilgili Portekizli bir adam bloğunda şunları yazmıştır: 'Bir keresinde Kanadalı bir adam kestaneleri görünce bana 'Bunları yiyor musun?' diye sordu ve ben de hemen 'Tabii ki!' diye cevap verdim. Kanada'da kestanelerin sadece süs amaçlı olduğunu söyledi. Ben ise dehşete düştüm!'
Hem erkekler hem de kadınlar, özellikle yeni flörtleşmeye başladıklarında oldukça mütevazı davranırlar. Nadiren 'Eu amo-te' (Portekizce 'Seni seviyorum') derler ve duygularını toplum içinde nadiren ifade ederler.
Bir ayakkabının içine para koymak, hala var olan eski bir Portekiz düğün geleneğidir. Yeni evlilere aile hayatlarının başında yardım etmek için düğünde para toplamak da gelenekseldir. Bunun için gelin ayakkabısı elden ele geçirilir ve herkes istediği kadar parayı içeri koyabilir.
Bertrand isimli kitapçı, kapılarını 1732'de açtı ve 1755'te Lizbon'u vuran güçlü deprem bile mağazayı kapatamadı. Bertrand, Guinness Rekorlar Kitabı'nda da yerini almıştır. Yıllarca birçok kez içi değiştirilse de hala çalışmaya devam etmektedir. Livraria Lello adlı bir başka kitapçı da dünyanın en güzel kitapçılarından biri olarak kabul ediliyor. Harry Potter kitap serisindeki Hogwarts kütüphanesinin prototipi haline gelen bu dükkanın görüntüsünün de bu görsel olduğu söyleniyor.
Tuhaf bir labirent olan bu cazibe merkezini görmek isteyenler, birkaç ay önceden bilet rezervasyonu yapmak zorundadır. Galeriler sular altında olduğu için başka bir zamanda ziyaret etmek imkansızdır ve geziyi mümkün kılmak için önceden bir süre su pompalanması gerekir.
Portekizliler için futbol bir din gibidir. Geleneksel olarak, Lizbon 2 bölüme ayrılmıştır: Sakinlerin bir bölümü 'SL Benfica' kulübünü diğer bölümü ise 'Sporting' i destekler. Ayrıca Lizbon ve Porto kulüpleri arasında da ciddi bir mücadele vardır. Bir ailenin üyeleri farklı takımları destekliyorsa maç günleri tüm yakın arkadaşlar ve akrabalar bir araya gelerek günün tadını çıkarır ve hatta zaman zaman ufak tartışmalara bile girerler.
Yurt dışında diş tedavisinin çok pahalı olduğuna dair bir efsane var ancak Portekiz, diğer ülkelerle kıyaslandığında fiyatları minimumda tutuyor. Bu konudaki tek sorun tedavinin kalitesidir. Bir dişin dolgusu 5 yıldan fazla sürerse Portekizli doktorlar genellikle şaşırırlar.
Bir bütün olarak ülkenin refahının düşük olması bunun ana nedenidir. Bir çocuk için devlet desteği düşüktür, doğum izni kısadır ve bir çocuğa bakmak maliyetlidir. Portekizli bir ailede 3 veya daha fazla çocuğa sahip olmak artan refahının bir işaretidir.
Portekizliler, Avrupa'nın en muhafazakar insanlarından biri olarak kabul edilir. Yıllarca aynı restoranı ziyaret edebilirler, aynı şehre gidebilirler ve ülkenin güney kesimindeki yıllık tatilleri için aynı otelde kalabilirler ve her hafta sonu planlı aile öğle yemekleri organize edebilirler.
Ülke elektriğinin% 52'si yenilenebilir kaynaklardan gelmektedir. Örneğin Porto civarında çok sayıda okaliptüs bahçesi vardır ve insanlar bu ağaçtan düşen meyveleri bile kullanmaktadır. Bu meyveleri, soğuk algınlığını koruduğuna inanılan kolyeleri yapmak için kullanırlar. Ayrıca, mum veya tütsü için evde bir kutu okaliptüs bulundururlar.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
Ülke kokuyor. Ne kokuyor bilmiyorum, ama köşe bucak kokuyor. Yemek konusunda en çok sıkıntı yaşadığım ülkelerden biri. Bu kadar deniz ürünleri bolluğu olup da bu kadar nimetsizliği burada gördüm.
Dili öğrenmek zor olmasa en özgün Avrupa ülkesi bence.. Schengenin olsa bile ülkeye vize gerekiyor. Ne amaçla gittiğinizi iyi anlatmanız gerekiyor. Genel olarak yasamak için ucuz bir ülke.. birkaç milyonum olsa durmaz basar giderim yasamak için!