90lı yıllar çoğumuz için güzel tatlara sahiptir. Oyuncakları, yemekleri, kıyafetleri, müzikleri, dizileri hep güzel anları bırakmıştır bizde. Çoğumuz çocuktuk çünkü. Ancak 90'lar bir yanıyla da çok acı, çok trajiktir. Çocuk olduğumuz için hatırlayamıyoruz tabii. Bu yüzden hem 90'ları yaşamayan genç arkadaşlarımıza hem de yaşadığımız olayları çocuk olduğumuz için net hatırlamadığımızdan bize toplumsal hafıza olması açısından bir derleme yaptım.
90'lar aynı zamanda suikastların ve faili meçhul cinayetlerin yıllarıdır. İlk kurbanlardan biri de gazeteci Çetin Emeç'tir. Aradan neredeyse 28 sene geçmesine rağmen hala faili meçhuldür.
1990 senesi faili maçhul cinayetler senesiydi adeta. Prof. Muammer Aksoy, araştırmacı yazar Turan Dursun ve hem akademisyen hem de politikacı Bahriye Üçok... Bahriye Üçok 6 Ekim'de evine gönderilen bir kitap kolisinin içine yerleştirilen bombayla öldürüldü. PKK üstlendi.
Bu yıla damgasını vuran kuşkusuz 1. Körfez Savaşı'ydı. Hayatımıza Saddam'ı, Bush'u sokan bu yıl işte. Çocukluğumuzdaki uçaklarımız, füzelerimizin adı Scud füzesiydi ya da Patriot!
Bize olumsuz yansıması ise pek tabii ki ekonomik açıdan ve PKK'nın daha da palazlanması anlamında oldu. '1 koyup 3 alacaktık!' ama zaman bize bu sözün yanlış olduğunu gösterdi.
1992 siyasi açıdan diğer yıllara oranla daha sakin geçse de bu sefer de doğal felaketler memleketin peşini bırakmadı :( Erzincan'da meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremde 500 yurttaşımız canını kaybetti ve binlerce kişi maddi, manevi yara aldı!
Maden faciaları konusunda 30 sene önce neyse şimdi de oyuz aslında. 200'e yakın işçi kardeşimiz bu patlamada vefat etti.
1992 Nevruz'unda PKK Cizre'de bağımsızlık ilan etti. Şehir savaşına ilk defa yeltenen örgüt ve buna şiddetle karşılık veren ordu... Birçok masum insanın da hayatını kaybettiği olaylarda 40 kişi öldü.
İleride birisi Türkiye Cumhuriyeti'nin yıl yıl tarihini yazdığında 1993'e ayrı başlık açacaktır. Bu kadar fazla olayın, bu kadar fazla cinayetin, bu kadar fazla trajedinin olduğu başka bir yıl daha olamaz!
Cumhuriyet tarihimizin en acı ve en utanç verici olayı, kuşkusuz Madımak Katliamı'dır. 33 aydın ve 2 otel görevlisinin katledildiği olaylarda; ülke yönetimi ve güvenlik güçleri katliama adeta çanak tuttu. Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin gibi güzel insanlar burada hayatını kaybetti.
Silahsız 33 er asker sevkiyatı sırasında PKK tarafından pusuya düşürüldü ve kurşuna dizildi. PKK'nın bu çapta ilk eylemiydi, ülke için çok trajik bir gelişmeydi; gazete manşetleri hepimizin hala aklındadır.
PKK'nın en büyük sivil katliamı da bu sene gerçekleşti. 33 yurttaşımız Erzincan Başbağlar'da vahşice katledildi.
1993 yılındaki vahim ve saçma olaylardan birisi de Ümraniye Çöplüğü patlamasıdır. Sebebi sıkışan gazlardır, sonucundaysa 39 kişi can vermiştir.
Uğur Mumcu'nun suikasti çoğumuzun çocukluğunda derin izler bırakmıştır. Çünkü nedendir bilinmez çoğumuz bu suikastin sonrasını TV'den canlı canlı izledik. Tüm acı detayları çocuk aklımızdadır. Failiyse hala meçhuldür. Selda Bağcan'ın 'Uğurlar Ölmez' sesiyse hatırlayabilen tüm çocukların kulaklarındadır hala!
Bu yıl içinde dönemin Cumhurbaşkanı ve yaklaşık 15 senedir ülkenin siyasetine damga vuran Turgut Özal da vefat etmiştir. Ölümüyle ilgili birçok teori vardır. Bu kadar teori olmasının sebebiyse yakın bir zamanda kendisine suikast girişiminde bulunulmasıdır. Hatta parmağından vurulmuştur.
Dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in uçak kazasında hayatını kaybetmesi çok ses getirmişti. Çok sonradan suikast olduğu neredeyse kanıtlandı; ama kimin yaptığı tabii ki bilinmiyor.
Dönemin İstanbul belediye ve yöneticilerinin işin içine karıştığı bir skandal. Başroller Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel'dir. Olayın patlak vermesi açısından da ilginçtir: Göknel'in eşi Nurdan Erbuğ kocası tarafından aldatılmıştır ve bunu hazmedemediğinden tüm rüşvet ağını ortaya çıkarır. Olay SHP'yi siyaset sahnesinden silmesinin yanında Recep Tayyip Erdoğanı da ortaya çıkarması bakımından ülkenin dönüm noktalarından biridir.
Ülkede bu kadar karışıklık yetmezmiş gibi bir de başımıza mafya infazları çıkmıştı. Bermuda Şeytan üçgeni olarak da bilinen Sapanca-Adapazarı-Düzce arasındaki ölüm üçgeninde mafya birçok infaz gerçekleştirdi. Behçet Cantürk, Savaş Buldan bunlardan birkaçı. Aynı üçgende Jitem'le bağları bulunduğu iddia edilen Binbaşı Cem Ersever'in de cesedi bulunmuştur. Hatta bu olaylar silsilesi Kurtlar Vadisi'nin ilk sezonunda işlenmişti. Olayın en büyük tanıklarından birisi de gazeteci yazar Soner Yalçın'dır. Bununla ilgili Binbaşı Ersever'in İtirafları ve Behçet Cantürk'ün Anıları adlı iki kitabı vardır. Kısaca mafya hesaplaşmalarının ve beyaz torosların senesi oldu 1994. Bizi yavaş yavaş Susurluk'a ve 28 Şubat'a sürüklediler...
Siyaset, bürokrasi, iş dünyası ve mafyanın bu kadar iç içe olduğu ilk defa bu skandalla öğrendik. Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan ve müteahhit Selim Edes arasında rüşvet konusunda anlaşmazlık doğar. Olay, Alaattin Çakıcı'ya bildirilir ve o da Engin Civan'ı vurdurur. Daha sonra olayın içinde dönemin siyasetinde bir ağırlığı olan Özal'ların olduğu ortaya çıkar. Bu olayda akılda en çok kalan sözse 'Rüşvetin belgesi mi olur pezevenk'tir...
Olay, milletvekili yeminleri sırasında Leyla Zana'nın Kürtçe yemin etmesiyle patlak verdi. Leyla Zana, Hatip Dicle, Sırrı Sakık, Ahmet Türk tutuklanarak DMG'ye sevk edildi. DEP kapatıldı. Ama bunun en büyük yansıması Kürt siyasetinin sosyal demokrat çizgiden ayrılıp radikalleşmesi ve PKK'ya yakınlaşması oldu.
"1992 Nevruz'unda PKK Cizre'de bağımsızlık ilan etti. Şehir savaşına ilk defa yeltenen örgüt ve buna ŞİDDETLE karşılık veren ordu...." Kafan mi iyi editör ?? Ordu ne yapacaktı ? lafa bak şiddetle karşılık vermiş. Gerekeni yaptı diyeceksin.
MEMLEKETİN BU KADAR VAHŞİ KAYNAMASININ SEBEBŞ BELLİ. GEÇMİŞ NORMAL DEĞİL Kİ GELECEK NORMAL OLSUN. HALA EŞKIYA HALA MAFYA HALA PEZEVENKLER HALA RÜŞVET YİYENLER ÇOK. KATLİAMCILAR ZATEN OHOOOOOOO
30 yıl geçmiş ama ülkede değişen birşey yok...