Nietzsche, Freud ve Rilke'yi Baştan Çıkararak Çıtayı Tarihin En Tepesine Çakan Kadın: Lou Andreas Salomé

O kadar çok erkek aşık olmuş ki güzel Lou'ya...İsimler yan yana gelince şaşırtıcı bir sonuç çıkıyor ortaya.

Romanovlar'ın hizmetindeki bir generalin kızı olan Lou, Fransız ve Alman edebiyatı üzerine çalıştıktan sonra, Zürih Üniversitesi'nde dogmatik teoloji ve dinler tarihi eğitimi alır.

Hayatına girdiği erkeklerin neredeyse tümünü kendine aşık etmekle kalmaz Lou, onların çalışmalarına da büyük katkılar sağlar.

Daha sonra Roma'ya taşınan Lou, burada ünlü filozof Nietzsche ile tanışır. Gerisini tahmin edebiliriz artık, Nietzsche Lou'ya aşık olur, hatta rivayete göre ona evlenme teklif eder ve red cevabı alır.

Ve yine rivayete göre 'Böyle Buyurdu Zerdüşt' adlı kitabını da aldığı red cevabından sonra gelen yıkımın etkisi altında yazar. Ayrıca Lou, ünlü filozofun ölümünden önce, onun eserleri üzerine çalışmalar yayınlayan ilk kişi olmuştur.

Lou'nun 1887'de Carl Friedrich Andreas'la yaptığı evlilik, 1930'da Carl'ın ölümüne dek sürer. Bu evliliğin, Carl'ın Lou'yu -red cevabı alırsa- kendisini öldürmekle tehdit etmesi sonucu gerçekleştiği söylenir.

www.goettinger-tageblatt.de

Yine bir rivayet: çift, evlilikleri boyunca ayrı evlerde yaşamıştır.

1897'de ünlü şair ve yazar Rainer Maria Rilke ile tanışır Lou. Rilke görür görmez aşık olur kendisinden on beş yaş büyük olan Lou'ya, Lou başta reddeder bu genç şairi fakat Rilke'nin inadı galip gelir. Böylece aralarında aşkın, platonik aşkın, arkadaşlığın, hayranlığın hüküm sürdüğü karmaşık ve son derece yaratıcı bir ilişki başlar.

Rilke ve Lou'dan günümüze kalan aşk mektupları, ilişkilerinin ne denli yoğun olduğunun ispatıdır. Rilke'ye pek çok şey öğretir Lou, bunlardan biri de Rusça'dır. Bu sayede Rilke, Tolstoy ve Pushkin'i anadillerinde okuyabilme zevkine erişir.

“(…) senin sınırlarına tozlu basit halde gelen güneş ışını, ruhunun parlak dalgasında bin kat berrak ve parlak oluyor. Benim berrak kaynağım, dünyayı senden görmek istiyorum, çünkü o zaman yalnızca seni, seni, seni görüyorum.”

Ünlü aşk mektuplarından birinde, büyük aşkı Lou'ya, bu sözlerle seslenir Rilke.

1911'de Sigmund Freud ile tanışan Lou, psikanaliz yöntemine adeta tutkuyla sarılır, o dönemde Viyana Psikanaliz Cemiyeti'ne kabul edilen tek kadın olur. Freud ve Lou arasında karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir ilişki başlar.

Çalışmalarında özellikle narsisizm ve kadın cinselliği üzerine odaklanan Lou Andreas Salomé, Nietzsche'nin filozofisiyle Freud'un psikanalizini bir araya getiren bir düşünce sistemi ortaya koymuştur.

Hayatı boyunca özgür ve bağımsız bir kadın olarak yaşamayı ve toplumsal normların dışına çıkmayı tercih eden Lou Andreas Salomé, pek çok erkeğe ilham kaynağı olmuş...

Onun güzelliği, zekası, gücü, azmi ve bağımsızlığı sadece karşı cins için değil, hemcinsleri için de bir ilham kaynağı şüphesiz...

Popüler İçerikler

Öğretmen Olmak İçin Şartlar Değişiyor: Öğretmenler Artık Üniversiteden Sonra Atanamayacak!
TikTok’ta "Karagül" Adıyla Açtığı Yayınlarla İnfial Yaratan Kadının Çocuklarını Devlet Korumaya Aldı!
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
19.04.2018

Biraz "makine mühendisliği bölümüne giden tek kız" hissiyatı verdi. O dönem erkekler aralarında böyle bi kadın görünce dikkatlerini çekmiş olmalı. Dönem şartlarında şiirle edebiyatla felsefeyle ne bileyim psikanalizle ilgilenen çok fazla kadın olmasa gerek.

17.04.2018

kafkaokurda okumuştum biraz

17.10.2023

Başlıktan dahi aslında Salome'nin hiç anlaşılamadığını görüyorum. Dünyadaki ilk kadın psikanalist olması, kendini geliştirmesi, kendi fikirlerine sahip olmanın da ötesinde çok büyük isimlere kaynak olması yadsınmamalı. Feniçka kitabındaki kadın karakter de özgürlüğüne düşkündür. Fenya'nın tek derdi "kendi" olabilmektir. Hayatında biri olunca bile evlilik ve aşkı farklı kulvarlarda görür. Aslında istenen insan olarak görülmek temelde. Basit kalıpların ötesinde

TÜM YORUMLARI OKU (4)