Nasıl da Kandırıldık! Son Günlerde Herkesin Doğru Sanıp Paylaştığı Ancak Yanlış Olduğu Ortaya Çıkan Haberler

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada viral olan, haber sitelerinde ve hatta gazetelerde kendine yer bulmuş bazı haberler gerçeği yansıtmıyor ancak ilk etapta hepimiz bunun tersi olduğunu düşündük.

Gelin, bu haberler neymiş ve işin aslı nasılmış hep birlikte görelim.

Detaylara geçmeden, bir önceki içeriğimizi de şöyle bırakalım 👇

Nasıl da Kandırıldık! Son Günlerde Herkesin Doğru Sanıp Paylaştığı Ancak Yanlış Olduğu Ortaya Çıkan Haberler

1. "Melih Gökçek döneminde dikilen ağaçların Mansur Yavaş döneminde kuruduğu iddiası"

Eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, sosyal medyada paylaştığı bazı gönderilerde, kendi döneminde dikilen ağaçların, Mansur Yavaş döneminde 16 ay içinde kuruduğunu iddia etti. Bu gönderilerden yalnız biri yaklaşık 6 bin kez beğenildi. 

Ancak iddia doğru değil. Malazgirt Bulvarı’nda bulunan ağaçlar Mansur Yavaş döneminde değil, 2016’da kurumaya başlamış. 

Kurumanın temel sebebi ise, ağaçların dikildiği alandaki toprağın altında asfalt bulunması ve köklerin gelişememesi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin peyzaj ve çevre düzenlemeleri işlerinden sorumlu Anfa’nın, Malazgirt Bulvarı’ndaki ağaçlarla ilgili açıklamasına göre, 2019 Haziran ayında yapılan kazıda, 2014 yılında dikim yapılan ağaçların dikildiği alandaki toprağın altında asfalt bulunduğu ortaya çıktı. Hatta bölgede ağaçlarla beton bariyer arasındaki mesafe, bazı yerlerde 1,5 metreye kadar düşüyordu. 

Yani normalde kentsel alanlara uygunluğu ve dayanıklılığı ile bilinen bu ağaçların zemininde yeterli toprak yoktu. Ağaçların betonların arasına ve asfaltın üzerine dikildiği için, zaman içinde kurumuş olması epey doğal. Nitekim kuruma, 2016 yılının sonbaharı itibariyle başlamış. 

Kısacası ağaçların kurumasının sebebi, ağaçların vaktiyle toprak yerine beton zemine dikilmesi ve köklerinin genişleyememesi. Sonuç olarak iddia doğru değil. Malazgirt Bulvarı’ndaki ağaçların bazılarının kurduğu doğru, fakat kuruma Mansur Yavaş döneminde değil, 2016’da başlamış.

Link

2. "Fotoğrafın sprey D vitamini kutusunda satılan el dezenfektanını gösterdiği iddiası"

Sosyal medyada New Life markalı sprey D vitaminleri ambalajlarının içinde el dezenfektanı satıldığı iddia edildi. Twitter üzerinden paylaşılan görsellerdeki vitamin spreylerinin üzerinde, ‘el dezenfektanıdır’ ibaresi yer alıyordu.

Ancak iddia doğru değil. Fotoğrafta yer alan el dezenfektanı, üzerinde sprey D vitaminlerinin tanıtımının yer aldığı bir eşantiyon. 

Sekiz yıl öncesine ait promosyon ürünleri, vaktiyle yalnız doktor ve eczacılara dağıtılmış.

New Life yetkilisi, Teyit'e görseldeki dezenfektanın sekiz yıl öncesine ait bir promosyon ürünü olduğunu belirtti. Yetkili el dezenfektanının üzerine yerleştirilen D vitamini spreylerinin reklamlarının, dağıtılan promosyon ürünlerle ilgisi olmadığını, ürünün Nano Ditamin 3’ü tanıtmak amacıyla yapılmış bir eşantiyondan ibaret olduğunu da ifade etti. Ayrıca tanıtımın üzerinde görülen ürünün ambalajının sekiz yıl öncesiyle bazı farklılıklar olduğu da görülüyor.

Firmanın pazarlama müdürü de dezenfektanın uzun yıllar önce hazırlanıp dağıtıldığını belirtti. Promosyon ürünlerin, yalnız doktor ve eczacılara dağıtıldığının altın çizen yetkili, ürünlerin son tüketiciye sunulmadığını da vurguladı. 

Sonuç olarak fotoğrafta el dezenfektanı dil altı sprey D vitaminini tanıtmak için sekiz yıl öncesinde dağıtılan bir promosyon ürünü.

Link

3. "Lübnan’daki patlamayı IŞİD'in üstlendiği iddiası"

Sosyal medyada paylaşılan ve Yeni Akit, ABC Gazetesi, Gazete Manifesto gibi internet sitelerinde yer alan bir iddiaya göre, 4 Ağustos 2020’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen patlamayı, IŞİD üstlendi.

Ancak IŞİD'in Beyrut'taki patlamayı üstlendiği iddiası doğru değil. Konu hakkındaki kaynak haber, teyit edilmediği gerekçesiyle geri çekildi. 

5 Ağustos 2020 tarihi itibariyle patlamanın kesin nedeni bilinmiyor. Lübnanlı yetkililer, olayın saldırı değil, güvenlik önlemlerinin savsaklanmasından kaynaklı bir kaza olduğunu ifade ediyor.

Başkent Beyrut’ta meydana gelen patlamanın nedeni henüz bilinmese de, yetkililerden gelen açıklamalar olayın kaza olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Lübnan Başbakanı Hasan Diyab konu hakkında yaptığı açıklamada patlamanın meydana geldiği liman bölgesinde yaklaşık 2 bin 750 ton amonyum nitratın güvenlik önlemleri alınmadan depolandığını ve patlamaya bu maddenin yol açmış olabileceğini ifade etti.

Aşırılık yanlısı silahlı gruplar hakkında çalışmalar yapan SITE Intelligence Group isimli kuruluşun direktörü Rita Katz, Twitter’da yaptığı paylaşımda patlamanın çevrimiçi IŞİD gruplarında sevinçle karşılandığını söyledi. IŞİD, 2015 yılında Lübnan’ı bir kez hedef almış ve saldırılarda en az 43 kişi hayatını kaybetmişti. O dönem örgütten yapılan açıklamalar ve Lübnanlı yetkililerin kanıtları, olayın IŞİD tarafından gerçekleştirildiğine ışık tutmuştu. Ancak 4 Ağustos 2020’de meydana gelen patlamanın, IŞİD’le ilgisini gösteren bir kanıt şimdilik yok. 

Link

4. "Suriyelilerin araçlarına ücretsiz vize muayenesi yapıldığı iddiası"

Suriyeli araçlara ücretsiz vize muayenesi yapılıyor” başlıklı haberde, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeyle Türkiye’de bulunan Suriye tescilli araçların muayenelerinin TÜVTÜRK muayene istasyonlarında 15 Nisan tarihinden itibaren yapılmaya başladığı öne sürülmüş. 

Muayene ücreti için 0,00 TL yazan, 28 Nisan 2020 tarihli bir araç muayene raporuna dayandırılan iddia, bazı yerel haber sitelerinde de yer almış.

Ancak iddia doğru değil. TÜVTÜRK istasyonlarında her araç sahibinden aynı ücret alınıyor. İddiaya dayanak gösterilen belge de, herkes için geçerli ücretsiz tekrar muayenesi raporu. 

Suriye plakalı araçlara ücretsiz muayene yapılmadığı gibi Suriyelilerin sahip olduğu yerli plakalara sahip araçlar için de farklı bir uygulama söz konusu değil.

TÜVTÜRK yayınladığı duyuruda, sadece tescil edilmiş Suriye plakalı araçların muayenesinin yapılacağını belirtmiş. Araçların ülkeye giriş tarihinden itibaren ilk muayenelerinde, gecikme bedeli alınmayacağı ve borç sorgulaması yapılmayacağı; devamındaki muayenelere geç gelinmesi halinde ise yapılacağı ifade edilmiş. 

Yine aynı duyuruda Suriye plakalı araçların muayene için getirmesi gereken belgeler de belirtilmiş. Yabancı tanıtma belgesi ya da geçici koruma kimlik belgesi, araç tescil belgesi, belgenin noter onaylı Türkçe tercümesi, trafik sigortası gibi belgeler isteniyor. Her araç sahibi, ücretsiz randevu alarak ilgili istasyonda muayene yaptırabiliyor. 

Haberde iddiaların dayandırıldığı araç muayene raporunda, ücret bölümünde 0,00 TL gözükmesinin nedeni ise, muayenenin bir tekrar muayenesi olması. 28 Nisan 2020 tarihli raporu incelediğimizde, en üstte ‘muayene tekrarı’ ibaresini görüyoruz. TÜVTÜRK istasyonlarında muayenesi yapılıp muayeneden geçemeyen araçlara, bir ay süre tanınıyor. Bu süre zarfında eksiklerini tamamlayıp gelenlerden yeniden ücret alınmıyor. 

Link

5. "Covid-19 sürüntü testi yapılırken insanlara çip entegre edildiği iddiası"

Sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde Covid-19 tanı testleri için kullanılan sürüntü çubukların mikroçip taşıdığı ve bu çubuklarla burun deliğinden geniz boşluğuna erişip beyne en yakın noktaya çip takılabileceği iddia edildi. Testler aracılığıyla takılan çiplerin de Hitachi’nin 2007’de tanıttığı RFID mikroçipler olduğu öne sürülmüş. 

Sürüntü testlerin beyne zarar verdiği, çip entegre etmeye yarayan testleri Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın finanse ettiği gibi iddialar da var. Enfekte dokuya ulaşmak için burnun derinliklerine ulaşılması zorunluluğu, virüsün konuşma yoluyla yayılamayacağına kanıt olarak da sunulmuş.

Ancak iddia doğru değil. PCR testleriyle beyne çip entegre etmek anatomik olarak mümkün değil.

SARS-CoV-2 PCR testinde, burun ve boğazdan sürüntü yöntemiyle örnek alınıyor. Nazofarinjal, burun ve gırtlak ile ilgili, orofarinjalsa ağız ve gırtlak ile ilgili bölgeyi oluşturuyor.

Bu yöntemle ucuna pamuk bağlı olan çubuk ile burundan veya ağızdan girilip örnek alınıyor. Nasıl uygulandığını ve nereden örnek alındığını ortaya koyan birçok video da mevcut. 

Sürüntü testiyle örnek alınan nazofarenks, kafatasının tabanı ile yumuşak damak arasında bulunuyor. Test çubuğuyla iddia edildiği gibi burun boşluğunun çatısını oluşturan cribriform plakadan değil, nazofarenksten numune alıyor. Test çubuklarının beyne ulaşması da anatomik olarak mümkün değil. Beyin anatomik olarak kafatası, koruyucu zar, sıvı gibi katmanlarla kaplı; bir çubuk ile de birden fazla katman tahrip edilerek beyne ulaşmak büyük bir güç gerektiriyor. 

Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan numune alma el kitabında PCR testi için solunum yolu örneğinin alınması işlemindeki adımlara bakıldığında da anlaşılıyor ki, test işlemi sırasında basit bir sürüntü çubuğu kullanılarak çip yerleştirilmesi mümkün değil. 

Link

Bu içerikler de ilginizi çekebilir; 👇

COVID-19'un Tahmin Ettiğimizden Çok Daha Tehlikeli Sonuçlara Yol Açtığını Söyleyen Bu Paylaşım Rehavet İçindeki Bünyenizi Sarsacak!
1900'lerde İstanbul'un Nasıl da Bambaşka Bir Şehir Olduğunu Gösteren 'İstanbul'un Yâdigarı' Albümüne Hayran Olacaksınız!
Gördüğünüz An İçinize Sıcacık Hisler Yayacak, Tarihin Tozlu Sayfalarından Kopup Gelmiş Nostaljik Kareler

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı