Başarılı bir kalkış ve sorunsuz giden 6 aylık bir yolculuğun sonuna geldiniz, artık Mars'a inme vakti geldi. Şunu söyleyelim, bir gezegene inmek hiç ama hiç kolay değil. Sonuçta uzay yolculukları, uzun süreli sıkıntı ve monotonluğun birkaç korku anıyla harmanlanmış halidir: kalkış ve iniş anları.
Musk'ın planına göre Mars'a yaklaşırken hızınız yaklaşık saatte 100 bin km'yi bulacak. İniş anında bu hızı azaltmak için roketler kullanılacak, ancak Mars'ın atmosferi bir hayli ince olduğundan yeterli sürtünme kuvvetinin oluşması oldukça zor olucak.
Geçmişte NASA, Curiosity gibi yalnızca 1 tonluk bir aracı Mars yüzeyine indirmek için bile inanılmaz karışık bir sistem kullanmak zorunda kalmıştı. Şimdiyse 450 tonluk bir uzay aracından bahsediyoruz. Tehlikeyi siz düşünün...
Türkiyeden daha az tehlikeli aq
1. mars savaşı... Sıçın sıçın, oraya da sıçın. Sıç her yere SIÇ!
İnsanlar yüzyıllardır din adı altında cenneti arayıp, umup elinin altındaki dünyayı kendine cariye etti. Bu Mars ilk adımıyla gelecek zamanlarda dinsiz, ulussuz, üst ahlaklı ve insanın sadece dünyalı olduğu bilincinde bir gelecek nesil yetişecek bu günden asırlar sonra. Ve o gün gelip insanlar uzayda da yaşamaya başladığında dünyanın eski haline bakacaklar. Ormanlara, kutuplara, auroralara ve uyum içinde yaşamış olan ve çoktan nesli tükenmiş hayvanlara baktığında gerçek cennetin elinin altında her gün kirleterek mahvettiği ddünya olduğunu anlayacak.