Mars'a Olan Yolculuklar Sırasında Başımıza Gelebilecek En Olası 7 Felaket Senaryosu

Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz günlerde Elon Musk'ın Mars planını sizlere detaylı şekilde aktarmıştım. Bu sefer de ilk Mars yolculuğumuza 10 yıldan az bir süre kalmışken türümüzü yolculuk esnasında ve sonrasında bekleyen felaket senaryolarını inceleyelim.

İçinizi karartmak gibi olmasın ama yolculuk gerçekten bir hayli zor olacak...

Öncelikle o planın detaylarını okumak isteyenleri böyle bir alalım, sonra asıl konumuza geçelim.

Elon Musk Heyecanla Beklenen İnsanlığı Mars'a Götürme Planının Tüm Detaylarını Açıkladı!

1. İlk tehlike pek tabii ki daha yolculuğun ilk saniyelerinde roketin patlaması.

Daha en baştan çok korkunç bir senaryo var karşımızda anlayacağınız. Musk'ın Mars yolculuğu için planladığı roket, o güne kadar yapılmış en büyük uzay aracımız olacak.

Her roket fırlatma denemesi, önceden ne kadar test yapılırsa yapılsın, çok ciddi risklere sahip. Bir de böylesi büyük bir roket söz konusu olunca işler daha da zorlaşıyor.

Olası küçük bir hatada roketin içindeki kişilerin kurtulma adına en ufak bir şansı bile olmayacak.

2. Güneş patlamaları nedeniyle oluşabilecek ciddi radyasyon oranlarını da ihmal etmemek gerekiyor.

Zaten Mars yolculuğu sırasında yolcular, her ihtimalde, Dünya'daki günlerine kıyasla daha fazla radyasyona mağdur kalacaklar. Çünkü uzay boşluğunda salınıp duran yüksek enerjili parçacıklardan Dünya'daki gibi kendilerini koruyacak bir manyetik alanları olmayacak.

Yine de bu felaket senaryolarının en korkuncu değil. Nitekim alınacak bazı önlemler sayesinde, bu oran ölümcül seviyelere ulaşmayacak. Her ne kadar bir nükleer enerji santralinde çalışan bir insana göre dahi 15 kat daha fazla radyasyona maruz kalacak olsalar bile...

Bunun dışında önceden tahmin edilemeyen bir Güneş patlaması yaşanırsa radyasyon iyice artacağından işler çok daha karmaşık hale gelebilir.

Yine de uzay aracında sırf radyasyondan korumak amaçlı bir su kalkanı olursa (su radyasyona karşı iyi bir koruyucu) bu problem de çok ciddi boyutlara ulaşmadan savuşturulabilir.

Bir de Mars'ın manyetik alanı çok zayıf olduğundan, yolcular radyasyondan etkilenmeye orada da devam edecekler. Dolayısıyla dışarıda çok fazla zaman geçirirlerse risk altında kalabilecekler.

3. Gelelim bir diğer probleme: Mars'a iniş yapmaya çalışırken yere çakılabilirsiniz.

Başarılı bir kalkış ve sorunsuz giden 6 aylık bir yolculuğun sonuna geldiniz, artık Mars'a inme vakti geldi. Şunu söyleyelim, bir gezegene inmek hiç ama hiç kolay değil. Sonuçta uzay yolculukları, uzun süreli sıkıntı ve monotonluğun birkaç korku anıyla harmanlanmış halidir: kalkış ve iniş anları.

Musk'ın planına göre Mars'a yaklaşırken hızınız yaklaşık saatte 100 bin km'yi bulacak. İniş anında bu hızı azaltmak için roketler kullanılacak, ancak Mars'ın atmosferi bir hayli ince olduğundan yeterli sürtünme kuvvetinin oluşması oldukça zor olucak.

Geçmişte NASA, Curiosity gibi yalnızca 1 tonluk bir aracı Mars yüzeyine indirmek için bile inanılmaz karışık bir sistem kullanmak zorunda kalmıştı. Şimdiyse 450 tonluk bir uzay aracından bahsediyoruz. Tehlikeyi siz düşünün...

4. Mars'ın düşük yer çekimi kuvveti kemik ve kaslarınız üzerinde oldukça olumsuz etkiler yaratabilir.

Üstelik bu, sanıldığından daha ciddi bir problem. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) içerisinde, yer çekimsiz ortamda yapılan deneylerde astronotlar günde 2 saat egzersiz yapmalarına rağmen kemiklerindeki kalsiyumu yüksek oranda kaybetmişlerdi ve Dünya'ya dönene kadar da bu durumu durduramamışlardı.

Mars'ın yer çekimi Dünya'dakinin %38'i kadar. Her ne kadar pek çok insan bu yer çekiminde sadece biraz daha fazla zıplama durumuyla karşı karşıya kalacağımızı düşünüyor olsa da elde net bir veri yok. Mars'ın bu düşük yer çekimi, yer çekimsiz ortam kadar zararlı olabilir.

Zayıflayan kemikler sonucunda olası bir sakatlanma durumu, Mars gibi hatayı kaldırmayacak bir ortamda daha da olası.

Üstelik böyle bir sakatlanma durumunda iyileşme süreci de inanılmaz yavaş işleyecek, belki tam anlamıyla bir iyileşme bile olmayacak.

Tek sorun sakatlanmalar da değil. Örneğin NASA, yer çekimsiz ortamda astronotların görme yeteneklerinin inanılmaz derecede düştüğünü gözlemlemiş. Bunun yanı sıra yer çekimsiz ortamda uyumakta zorlanan astronotların da uykuyla alakalı rahatsızlıklar yaşadığı raporlanmış.

Şimdilik Dünya'dakinin %38'i kadarlık bir yer çekimi kuvvetinin üzerimizdeki etkilerini bilemiyoruz, tek yapabileceğimiz çok da kötü olmamasını ummak.

5. Bir başka büyük problem ise giysinizdeki veya yaşadığınız ortamdaki olası bir sızıntı durumu.

Mars'ın havasının solunamıyor olması bir yana, gezegenin her tarafı tozla kaplı olduğundan en ufak bir sızıntıda bile uzay giysisinin içi tozla dolabilir ve bu durum kişinin ölümüne neden olabilir. Keza kum fırtınaları sırasında etrafta hızla dolaşan küçük kum tanecikleri de çatlak ve sızıntılara neden olabilir. 

Bu tip ayrıntılara karşı henüz bir önlem alınmadığını belirtelim, nitekim Musk basın toplantısında tuvalet durumuyla ilgili henüz bir şey düşünmediklerini de söylemişti. Bakalım önümüzdeki zamanlarda bu gerçekleşmesi olası minik detaylara karşı nasıl çözümler üretilecek?

6. Bir diğer büyük problem ise Mars yüzeyinin gerçekten çok yüksek düzeyde toksik olması.

Büyük oranda perklorat içeren Mars kumları, içme suyuna veya yiyeceklere karışıp vücuda alınırsa ciddi sağlık sorunları yaratma potansiyeline sahip. Bununla beraber böylesine toksik bir yüzeyde daha sonra tüketmek üzere bitki yetiştirmek de hiç ama hiç akıllı bir tercih değil. Çıplak elle Mars toprağına dokunmanın ise bir zararı yok.

Mars yüzeyiyle ilgili tek endişe bu da değil. Her ne kadar henüz Mars üzerinde canlılık tespit edemesek de, bundan %100 emin de değiliz. Dolayısıyla iniş yapılacak bölgede garip ve son derece zararlı mikroorganizmaların yaşayıp yaşamadığını ciddi şekilde kontrol etmemiz gerekecek.

Kaldı ki herhangi bir canlı bulsak da, ortamı kontamine etmemek amacıyla 1967 Dış Uzay Antlaşması yönetmeliğince o bölgeye yerleşmekten vazgeçmek zorunda kalacağız.

7. Gelelim son tehlikeye: ''1. Mars Savaşı''.

NASA'nın da üzerinde çok ciddi şekilde çalıştığı konulardan biri uzaya gönderilecek ekiplerin arasında yaşanabilecek olası sorunların önüne geçmek. Sonuçta aylarca evinden, hatta gezegeninden uzak olan, arkadaşlarından ve sevdiklerinden izole yaşayan, büyük ihtimalle aşırı derecede monoton yaşayacak olan ve kişisel alanından baya bir feragat edecek insanlardan bahsediyoruz. 

Gönderilen insanlar birini sevmemeye ve nefret etmeye başlarlarsa yapabilecek pek bir şeye sahip olmayacak ve aylarca aynı ortamda sıkışmış halde kalacaklar. Zamanla minik çaplı bir 1. Mars Savaşı yaşanabilir anlayacağınız.

Bu konuyla ilgili 2007-2011 yılları arasında yürütülmüş bir MARS-500 projesi bulunuyor.

Bu proje çerçevesinde yapılan son deneyde 6 kişilik bir ekip (3 Rus, 1 Fransız, 1 İtalyan, 1 Çinli) tam 520 gün boyunca hiçbir sorun yaşamadan deneyi tamamlamayı başarmış.

Tabii bu her zaman böyle olmamış. Örneğin 1994'teki Biosphere II deneyinde, 7 kişilik ekip öyle büyük anlaşmazlıklar yaşamaya başlamış ki, proje acilen iptal edilmiş.

Bu kadar küçük ekiplerde bile durum böyleyken, ilk Mars yolculuğuna gidecek 100 kişinin arasında eninde sonunda anlaşmazlıklar oluşması çok yüksek ihtimal gibi duruyor. Böyle çatışmalar yaşandığında işlerin kontrolden çıkmasını kendi aralarında engellemeleri gerekecek ve bu muhtemelen baya zor olacak. Sonu ölüme kadar giden durumlar bile yaşanabilir.

Özetle Mars yolculuklarının tehlikeleri böyle.

Umalım da tüm bunlardan uzak, insanlığın çok gezegenli bir tür olmasının önünü açacak başarılı bir ilk yolculuk yapılabilsin. Ne diyeyim, bekleyip göreceğiz...

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR
01.10.2016

Türkiyeden daha az tehlikeli aq

01.10.2016

1. mars savaşı... Sıçın sıçın, oraya da sıçın. Sıç her yere SIÇ!

02.10.2016

İnsanlar yüzyıllardır din adı altında cenneti arayıp, umup elinin altındaki dünyayı kendine cariye etti. Bu Mars ilk adımıyla gelecek zamanlarda dinsiz, ulussuz, üst ahlaklı ve insanın sadece dünyalı olduğu bilincinde bir gelecek nesil yetişecek bu günden asırlar sonra. Ve o gün gelip insanlar uzayda da yaşamaya başladığında dünyanın eski haline bakacaklar. Ormanlara, kutuplara, auroralara ve uyum içinde yaşamış olan ve çoktan nesli tükenmiş hayvanlara baktığında gerçek cennetin elinin altında her gün kirleterek mahvettiği ddünya olduğunu anlayacak.

TÜM YORUMLARI OKU (50)