2019 yılında hala insanların giyim tercihlerine müdahale edilmesine şaşırıyor olabiliriz ama bu dünyanın önemli bir bölümü için genel bir sorun. Şimdi gözlerimizi Japonya'da genel olarak çalışan kadınların topuklu ayakkabı giyme zorunluluğu ve buna karşı çıkan kadınların başlattığı harekete çeviriyoruz.
Devletlerin ve şirketlerin politikalarına göre şekillenen bu kurallara uymak istemeyen, sırf bu sebeple kariyer planını farklı çizen pek çok insan var.
İster devlet kurumunda, ister özel şirkette çalışın; topuklu ayakkabı giymeniz şart koşuluyor. Topuklu ayakkabı zorunluluğu olmayan iş grupları ve şirketler gerçekten çok az.
Pek çok ülkede şirketler kadın çalışanların yalnızca topuklu ayakkabı giymesini talep ediyor. Bu sebeple pek çok kadın ofis çekmecesinde, çantasında, arabasında düz ayakkabılar bulundurup her fırsatta değiştiriyor. Cannes Film Festivali de topuklu ayakkabının kural olduğu yerlerden biri. Julia Roberts ve Kristen Stewart geçtiğimiz yıllarda bu kuralı protesto etmişti.
Ünlü oyuncuya bu yılın başında turizm sektöründe çalışan ve topuklu giymek zorunda olan bir kadın tweet atmış ve bu konuda bir şeyler yapmasını istemişti. Dünya çapında yankı bulan bu kampanya için tam 20.000 Japon kadın imza verdi.
Japonca ayakkabı ve acı kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan bir kelime oyunu.
靴 - ‘kutsu’ - ayakkabı ve 苦痛 - ‘kutsū’ - acı demek.
Ancak Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanı Takumi Nomoto'nun açıklamaları daha alınması gereken çok yol olduğunu gösterdi. Bakan, kadınların iş yerinde topuklu giymelerinin son derece uygun ve gerekli olduğunu ifade etti. Sadece ayakları yaralı olan çalışanlara topuklu ayakkabı giyme baskısının şiddet ve gücü kötüye kullanma kabul edilebileceğini bildirdi.
Bir erkeğin kadınların ne giymesi, ne yapması, ne yapmaması gerektiğini söylemesi dünyanın hiçbir yerindeki bir kadına yabancı gelmeyecektir.
Her kadının birkaç çocuğu olması gerektiğini vurgulayan milletvekili, bekar kalmayı tercih eden kadınların devlete yük olduğunu söylemişti. Katıldığı düğünlerde gelin ve damada mutlaka en az üç çocuk yapmalarını öğütleyen politikacı, bekar insanların gelecekte başkalarının çocuklarının vergileriyle açılan bakım evlerinde kalacaklarını iddia etmiş ve tepkilerle karşılaşmıştı.
Ancak bu durum bunlara bağlanamaz. Yumi Iskikhawa'nın dediği gibi 'bu bir başlangıç'. Bir ülkede kıyafet, bir başka ülkede ekonomik eşitsizlik, bir diğerinde cinsel istismar... Kadınların yaşamlarıyla ilgili söz hakkının erkeklerde olmasına karşı çıkan kadınların tek derdi cinsiyet eşitliği ve bunun ilk adımı da kadınların kendileri hakkında söz sahibi olması. Japonya, dünya çapında yankı bulan bu kampanyanın baskısı ile yakın zamanda değişime gidecek mi, göreceğiz.
Japonlar hâlâ yobaz hâlâ yobaz. Demek ki robot da yapsan, götünden teknoloji de çıkarsan yobazlıktan kurtulamıyosun.
on numara hareket, takipçisiyiz.!
Ne kadar da saçma. Yui Ishiwaka başarılı bir seslendirmen, Attack on Titan’daki Mikasa’yı seslendiriyor kendileri.