Huysuz Ama Çekici Halleriyle Edebiyat Dünyasının Dört Şairini Aşk Ateşine Atmış Bir Kadın: Tomris Uyar

Bir kadın düşünün dışarıdan bakınca sizi gözleriyle cezbeden, istediği her erkeği her haliyle kendine çekebilen…

Edebiyatımızın değerli üç şairini aşkıyla perişan eden, hep en özel, en farklı olmayı başarmış bir kadındı Tomris Uyar.

Şair Ülkü Tamer’in ilk sevdası olan Tomris; Cemal Süreya’yı aşkıyla delirten kadın, Turgut Uyar’ın sevgili eşi ve Edip Cansever’in asla ulaşamayacağı platonik aşkıydı. Böylesine çekici bir kadın olan Tomris, kalemiyle ve edebiyatıyla da diğerlerinden sıyrılmayı başarıyordu.

15 Mart 1941’de İstanbul’da, Tomris Gedik adıyla dünyaya geldi. Hukukçu ama bir o kadar da edebiyata düşkün bir ailenin kızıydı. Çocukken annesinin edebiyat uğraşlarını verdiği antika masaya aşkla bakan Tomris, Arnavutköy Kız Koleji’nde okurken edebiyatla daha da yakınlaştı.

Başına buyruk ve yabani halleriyle ‘Uyumsuzlar Kraliçesi’ ilan edilmişti, Tomris.

Okul gazetesinin başyazarı olan Tomris, ilk öykülerini de bu dönemde yazmaya başlamıştı. Kalbini çalarak ilk evliliğini yapacağı Ülkü Tamer’le de bu yıllarda tanıştı. Üniversite hayatını gazetecilik bölümüne giderek taçlandırırken tek isteği, tüm ömrünü yazı yazarak geçirmekti.

Oldukça güzel giden ve birbirlerini besleyen iki insanın evliliği, bir bebekle beraber olup olabileceği en iyi halini almıştı.

Ülkü Tamer’le olan evliliği, onun profesyonel bir yazar olması için büyük bir öneme sahipti. Çünkü Ülkü Tamer onun için sadece bir eş değil, aynı zamanda en değerli öğretmeniydi. Böylece evliliği süresince yazar olmak adına büyük bir yol katetmiş oldu. Ülkü'yle beraber geliştiler.

Her şey çok yolunda giderken -en azından öyle gözükürken- Ülkü Tamer’le olan evliliği birden son buldu. İkilinin hiçbir sorunu yoktu. Ancak birkaç aylıkken anne sütüyle boğulan kızları Ekin’in ölmesi, ikisini de psikolojik olarak yıpratmıştı. Birbirlerinden uzaklaşmaya başladılar.

Bebeğini kaybettikten sonra depresyona giren ve uzun bir süre boyunca evden çıkmayan Tomris, yazar arkadaşlarının zoruyla evden çıkıp insan içine karışmaya başladı.

Ankara’daki Sanatseverler Derneği Lokali’nde tesadüfen aynı masaya düşen Tomris ve Cemal Süreya rakı içerken tanıştılar. Tomris, Cemal Süreya’nın arkadaşı Ülkü Tamer’le olan ilişkisini resmi olarak bitirmemişti henüz. Cemal Süreya ise Seniha Hanım’la halihazırda zaten evliydi.

Cemal Süreya, Tomris’i ‘yakın arkadaşının genç edebiyatçı karısı’ olarak gördüğü için o gece herhangi bir şekilde ilgi göstermemişti.

İlgiye alışkın olan Tomris, bu duruma bozulmuştu. Çünkü Cemal Süreya’ya derin bir bağ hissediyordu. Sonraki denk gelişlerde, Cemal Süreya da birden kendini bu aşka kapılmış buldu. İkisi de evliliklerine son verince, Ankara’da beraber eve çıktılar.

Tomris gibi bir ilham kaynağına sahip olan Cemal Süreya, en tutkulu ve en erotik şiirlerini bu dönemde kaleme aldı. 3 yıl boyunca tutkulu ama bir o kadar da çalkantılı bir ilişki yaşadılar. Cemal Süreya, 3 yıl boyunca her şeyini Tomris’e göre ayarlamıştı.

Cemal Süreya için varsa yoksa Tomris, gece-gündüz Tomris’ti.

Bu durumun en güzel örneğiyse şu olaydı:

“Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, ‘biraz gez dolaş arkadaşlarınla falan buluş’ dedi. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de hep geç geldi. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya… Tomris Uyar tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…”

Tomris ne kadar acı çekerse çeksin, dik duruşlu ve vakur tavrından ödün vermedi.

Cemal Süreya, 'Tomris’e asla tamamen sahip olamayacağı’ fikri yüzünden biricik aşkı Tomris’ini terk etti. Tomris’le geçirdiği 3 yılı asla yazmayacağına ve ağzından tek bir kelime dahi çıkmayacağına dair yemin etti; sahiden ölene kadar ne bir dize döküldü kaleminden, ne de tek sözcük çıkmadı  ağzından...

Bir şeyleri ciddiye almamayı huy edinen Tomris, “Bir şeyi fazlasıyla ciddiye almak önemli bir kişilik zafiyetidir.” diyerek tavrının arkasında durdu. Her ne kadar güçlü durmak istese de bu yıllarda fazlasıyla yorulan Tomris, Turgut Uyar’la tanıştığı andan itibaren bu kez de onun ilham perisi olmuştu.

Ülkü Tamer’den sonra ilk kez resmi bir evlilik kararı alarak Turgut Uyar’la evlendi ve bir süre sonra oğulları Hayri Turgut dünyaya geldi.

Turgut Uyar’ı yeteri kadar sevdiğinden asla emin olamadı. İlişkilerinin ebedi uyumsuzluğunu, “Turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” sözleriyle ifade etmişti.

Tomris Uyar, hiç şiir yazmamış olmasına rağmen sadece varlığıyla bile Türk şiirinde büyük bir etki yaratmıştı.

4 Temmuz 2003’te İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Tomris'in her doğum gününde, ona olan gizli aşkı için bir şiir yayınlamıştı Edip Cansever. Bu şiirlerden birindeki şu dizeler, “Bir adın vardı senin, peşinde de üç büyük şair...” Tomris’i tam anlamıyla ifade ediyordu.

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
07.05.2020

Ne bi şiir ne bi eser. Hiçbirinin adı yok. Hiçbi üretim yok. Sadece üç kazma aşık olmuşmuş da! Bu mu yani bu kadının özelliği? Boşuna dememişim işte her başarılı erkeğin arkasında bi kadın, her başarısız kadının önünde bi erkek vardır diye.

07.05.2020

tam bir yosma orospu ve bir de arkadaşının karısına göz diken bir şerefsiz.Kısaca bir orospunun hikayesi.Günümüzün Ece Erkeni Gülben Ergen'i.

arkadaşının karısı derken! tomris bir kadın :/

07.05.2020

tomris’e asla tamamen sahip olamayacağı.cemal süreyya mı demiş bunu??

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ