Size kafamı kurcalayan bir paradoksu sunmak istiyorum. Babalarımızın, bizim yada çocuklarımızın en az bir kere yaptığı ama adını koyamadığı literatürde 'Hayal etme' olarak geçen bir davranış vardır: Psişik taciz ve Psişik tecavüz. Öncelikle bu iki kavramı daha iyi anlayabilmemiz ön bilgileri verelim..
bu bir paradoks değil. etik değil çünkü kadın istemediği bir şeye malzeme oluyor.
Bir kadın bakış açısı ile değerlendirecek olursam (şahsi görüşümdür, tüm kadınlar adına konuşmuyorum) bu durumun etik ve normal olduğunu düşünüyorum. AMA tek bir fark ile bu şey etik dışı olabilir. Demek istediğim şey şu ki: tanımadığın bir kadını görüp daha önceki bazı image lar ile ilişkilendirerek onunla ilgili hayal kurmak etik çünkü düşündüğün kişi tam olarak "o kadın" olmayacak. Diğer bir yandan, eğer tanıdığın bir kadın hakkında hayal kurup kendini tatmin ediyorsan bence bu psişik taciz/tecavüz oluyor çünkü "o kadını" hayal ederken direk olarak onu ele almış oluyorsunuz. Yani etik dışı olmasına rağmen doğal bir harekettir bu. Sonuçta insanın içinde olan bir dürtü. Tıpkı her insanda kötülük yapma potansiyeli olduğu gibi.
Başka bir analoji ile daha iyi açıklayabilirim belki de ne demek istediğimi: otobüste tanımadığın bir insanı öldürdüğünü hayal etmek veya ona zarar verdiğini düşünmek ile tanıdığın bir insanı öldürdüğünü düşünmek ve ona zarar verdiğini düşünmek arasında fark var. Hangi durumda kendinizi kötü hissedersiniz? Tanımadığınız bir kişi için mi tanıdığınız bir kişi için mi? Tanımadığınız kişi kısmında, Freud'un dediği gibi "yer değiştirme" yapılıyor, yani kişisel bir şey değil. Bu o kişiye karşı yapılmış direk bir suç değil. Bir fikre karşı yapılmış bir durum oluyor.