Öncelikle, insanın icat ettiği matematik için dil benzetmesi yapılabilir. Zira matematik de aynı konuştuğu dil gibi insan zihninin ürünüdür. Ancak doğadaki matematiksel düzen için dil benzetmesi yapmak yanlıştır. Zira dil gibi bir düzene dayalı unsurlar oluşturulmak, yani amacı doğrultusunda veya neyi gerektiriyorsa ona göre yapılandırılarak inşa edilmek zorundadır. Dolayısıyla bu gibi yapısal düzenekler kendi kendine oluşamaz. Ayrıca dil gibi yapısal bir unsurun yapılanması, oluşması zamana bağlıdır, uzun zaman alabilir. Oysa doğanın dili dediğimiz matematik, zamanı da başlatmıştır Ki büyük patlama tümüyle matematiksel düzende başlamıştır.
Dilin oluşması için zaman gerekir dedik. Ama sorun şu; enerji harekete geçmeden zaman oluşmuyor. Ne var ki, harekete de matematikle geçebiliyor. Dolayısıyla başlangıçta matematik dilinin oluşması için ortada zaman yoktur. Yani enerji bir taraftan evreni oluştururken aynı zamanda da dili oluşturup uygulamış olamaz. Dediğim gibi enerji, işe, bu dili konuşarak başlıyor. Bu da demektir ki enerji, matematik diye isimlendirdiğimiz dili, öğrenmeden, doğumundan itibaren konuşarak, kullanarak evreni oluşturmuştur. Dolayısıyla matematik, evrenin oluşturduğu bir dil olamaz. Çünkü bu dil, bir saniye öncesinde var olmuş olsa bile evrenden önce var ve gelişime yön vererek evreni oluşturan bir sistemdir.
Şunu da biliyoruz ki elimizde enerjinin haricinde hiçbir şey yok. Bu da demektir ki eğer matematik düzen, enerjinin içeriğinde yoksa böylesi bir düzen oluşamaz. Ama nasıl olduysa enerji, muazzam bir düzen doğrultusunda harekete geçti ve evren oldu.
Bu durumda matematik bir şekilde oluşturulmuş bir dil olsa bile, enerjiye enjekte edilmiş ya da etkileşime geçirilmiş olmak zorundadır. Çünkü hareketi başlatan o. Bu sonuca göre, eğer doğanın temelinde onu oluşturan tek unsur enerji ise ve matematik de bir dil ise bu dili konuşan enerji ya da doğa değil, matematiğin kendisidir. Matematik enerjinin üzerinden konuşuyor. Buna sanatsal bir benzetme yaparsak, matematik, konuşarak, enerjiyi seslendirerek birlikte doğayı sahneliyor. Sonuç olarak her ikisi de olmadan doğa sahnelenemiyor.
Bir başka önemli durum vardır, Herhangi bir dil, eğer onu bilen tarafından konuşulursa etken, aktif duruma gelir ve fark edilir, konuşulmazsa pasif durumdadır. Ancak doğadaki matematik düzen tümüyle aktif ve kesintisizdir. Yani kendisini kullanandan (konuşandan) bağımsızdır ve pasif olduğu bir an yoktur. Bu yüzden doğanın düzeni için dil benzetmesinin pek örtüşmediğini, çok mantıklı olmadığını belirttim.