Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal de bu uluslararası olayla yakından ilgileniyordu. Mahmut Esat Bey ile bizzat görüşmelerde bulundu. Mahmut Esat sonraki yıllarda yazacağı hatıratında bu görüşmeyi şu şekilde anlatacaktır:
'Birgün Atütürk beni nezdlerine çağırdılar. Meseleyi bir daha izah etmemi istediler. Anlattım ve sözlerimi şöyle tamamladım:
-Paşam, Lahey Adalet Divanı'na gidelim. Kimin haklı olduğu orada meydana çıksın. Ben hakkımızdan eminim. Müsaade ederseniz davamızı ben müdafaa edeyim. Kaybedersem memlekete bir daha dönmem. Fakat kazanacağız. Hem Adalet Divanı önüne gitmeden Fransızların dediğini yapacak olursak Fransız devletinin tehditleri karşısında boyun eğmiş olacağız. Bu da onlara diğer meselelerde aynı tehditleri öne sürmek cesaretini verecektir. Halbuki Lahey Divanı'na gidersek, milletlerarası bir mahkemenin hükmüne uymak şerefsizlik değil bilakis büyük şereftir.
Bu sözler üzerine Atatürk bana:
-Güle güle git. Kazanacaksın. Kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır, dedi'.
Bu olayı bir Avrupalı devlet yada Amerika yaşasaydı, şimdiye 3, 4 farklı sinema filmi çekilmişti. Ama bizimkilere sorsan buda hezimettir, "Neden Fransadan para almadık." gibi safsatalar uydururlardı.
Adalet bakanları nereden nereye
Şimdiki adalet bakanı da çocuk tecavüzcülerinin hapse girmemesi için uğraşıyor.