Hepimiz tahmin yürütmeye çalıştık. İki olasılık olabilirdi: Uysal Başkan piyasalar politika faizi artışı beklerken, faizi artırmamış ve 7,50 seviyelerindeki dolar hemen hemen 1 haftada rekor üstüne rekor kırarak 8,50 düzeyine gelmişti. Yani beklentileri yönetememişti. Üstüne üstlük, enflasyon raporu toplantısında iletişim konusunda zayıf kaldıklarını da söylemişti.
Ancak hakkını yememek lazım.
1. Uysal Başkan, görüntüde faizi artırmamış gözükse de Geç Likidite Penceresi faiz oranı artış kararı alıp, fonlama miktar ve araçlarını değiştirerek Ortalama Fonlama Maliyetini (AOFM) artırmıştı aslında. Yani arka kapıdan dolaşan bir faiz artırımı vardı ekonomide. Fakat hem gösterge tahvilde faiz artışı hem de AOFM artışı, ekonomideki riskleri daha da artırmış, piyasaları artık acil bir faiz artışı beklentisi içine sokmuştu. Yeni Beklenti 500-600 baz puan politika faizi artışı olarak yenilenmişti. Özetle alınan faiz artırmama kararı, daha fazla faiz artışı beklentisi ve kur dengelerinin değişmesine, enflasyon hedefinin bozulmasına imkân tanıdı.
Acaba bu mu görevden alınmasını gerektirdi?
İyi ama Uysal Başkan bu kararları tek başına almadı ki. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile tam uyum içerisinde çalışıyordu.
O zaman acaba başka bir neden mi olabilirdi? İşte bu soru bizi ikinci olasılığa yöneltti.
2. Sayın Cumhurbaşkanı ekonomik gidişattan hiç memnun değildi. Bu şekilde gidilen bir ekonomik yapıda siyaseten de zarara uğrayabilecekleri çok açıktı. Çünkü Dolar /TL her ne kadar Sn. Albayrak tarafından dikkate alınmadığı şeklinde ifade edilse de Türk Halkı genlerine işlemiş kriz bilgisi nedeniyle doğrudan Dolar /TL’e bakardı. O zaman Sayın Cumhurbaşkanı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası arasındaki iletişimi keserek, kendisine daha yakın ve kendinden emin olduğu bir kişiyi buraya atamayı mı tercih etti?
Gerçekten de Sn. Naci Ağbal’ın geçmiş kariyerine baktığımızda, iletişimi kuvvetli, güçlü bir Maliye Bakanlığı dönemi görüyoruz. Bunların üstüne bir de devlet aklı ve devlet ciddiyetini eklediğimizde Naci Ağbal, piyasaların güvenebileceği, sevebileceği bir isim. Bütün bunların yanında Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Başkanıydı. Yani hep yanında yer alan bir isim.
Nitekim TCMB başkanı atandıktan sonra bugün (09.11.2020 Tarihli) “Başkan Naci Ağbal’ın Yazın Basın Açıklaması'nda “…..Para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişim güçlendirilecektir….” ifadeleri yer aldı. Aslında piyasaların ve hepimizin de beklentisi bu değil mi?
Atanır atanmaz Türkiye Bankalar Birliği üzerinden bazı bankaların genel müdürleri ile doğrudan temasa geçerek görüş ve beklentilerini aldı. Yani hızlı bir giriş yaptı yeni sürece.
Ancak ikinci olasılık Sn. Berat Albayrak’ın istifası ile netleşti. Yeni TCMB Başkanı Sn. Naci Ağbal, Sn. Cumhurbaşkanı’na çok yakın bir isim. Dediğim gibi kendisine güvendiği çok net. O zaman bu gidişe dur demek için Merkez Bankası Başkanlığı’na atandığı da çok açık.