'Breaking Bad' Efsanesinin Devamı Niteliğindeki 'El Camino' Filmi Beklentileri Karşıladı mı?

Geçtiğimiz hafta sonu El Camino: A Breaking Bad Movie Netflix'te yayınlandı. Ağustos ayında yayınlanan fragmanlar ve kliplerle birlikte, filmin, vizdan azabı çeken uyuşturucu satıcısı Jesse Pinkman'ın, 2013'te final yapan dizi sonrasında esaretten kurtulup, kişisel hesaplaşmalarını izleyeceğimizin sinyallerini almıştık.

Bunun dışında elimizde pek bir bilgi olmadığından filmin nereye gideceğini ve herhangi bir şekilde, sağ kalan karakterleri ve havada kalan konuları görüp görmeyeceğimizi merak ediyorduk.

Cuma günü gece yarısı yayınlanmasıyla birlikte dizinin sıkı hayranları filmi hemen izledi. Artık filmin kilit noktalarını ve en konuşulması gereken anlarına bakabiliriz.

'El Camino' Jesse'nin dizinin sonunda kaçtığı arabayı işaret etmekle birlikte, Türkçe'ye 'Yol' şeklinde çevriliyor.

Ancak film ne bir yol, ne de bir kovalamaca içeriyor.  'Yol', ana karakterin hikayesini anlatıyor: Jesse, çoğu vaktini Albuquerque'den kaçmaya, birçok farklı sorunla karşılaştığı için gözlerden uzak olmaya çalışırken bir yandan da Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) ile başa çıkmaya çalışıyor.

Bu yapısı ve geçmişten sahneleri göstermesiyle birlikte, El Camino, ardı ardına izlenmiş 3 Breaking Bad bölümü izlemiş gibi olmaktan ziyade daha çok bağımsız bir film havasında. Bu durum negatif olmasa da, filme dengesiz bir ritim katmış denebilir...

Bazı Breaking Bad hayranları, dizinin son sezonları mükemmel olduğu için, El Camino'nun vaat ettiklerinin şatafatsız olmasından dolayı hayal kırıklığına uğrasa da, bu kişiler oldukça azınlıkta sayılabilir. Yazar ve yönetmen Vince Gilligan'dan beklentilerimiz, filmin büyük parçalarının sıkı kalması, zekice oluşturulmuş bir hikaye ve hemen hemen dayanılması güç olan bir gerilim olmakla birlikte, Jesse'ye yönelik olan odak ve duygularını dışa vurmak da Breaking Bad efsanesine yakışır bir şekildeydi.

Peki, film gerekli miydi?

El Camino için ağır eleştiriler yapıldı ve bu eleştirilere göre, filmde karşımıza büyük ters köşeler çıkmadığı veya dizinin sonunda Jesse'nin kaderiyle ilgili tahmin ettiğimiz şeyleri genişletmediği için gereksiz olmuş.

Herhangi bir filmin gerekliliği hakkında daha geniş bir tartışmaya girmeden bile, bu tür eleştiriler oldukça sahte görünüyor. Çünkü, El Camino, bize sevdiğimiz ve çok özlediğimiz karakterlerin dünyasına yeniden  gitme fırsatı verdi. Klasik bir film olarak kabul edilemeyecek derecede gerilim taşısa da, yine de aynı seviyede bir işlev görüyor.

Herhangi bir şekilde yeniden hikaye yazmış olmak için yazılmış ya da sırf hayranlar için yapılan ucuz bir yapım olmamayı başarması da, bu filmin kalitesinin bir kanıtı. İnsanlar ön yargılı düşünce ve beklentilerden çıkardığı takdirde, filme duyulan saygı, gelecek yıllarda artacak gibi duruyor.

Kimler geri döndü?

Fragmanlar ve teaser'lardan Breaking Bad'in devamlı birkaç karakterinin Jesse ile birlikte döneceğini biliyorduk. Badger ve Skinny Pete'in yanı sıra, geçmişte Walt ve Jesse'ye zor zamanlarında yardımda bulunmuş Old Joe da vardı. Huysuz Badger ve Yaşlı Joe, bu kısa sürede, ekrandan en iyi şekilde yararlanıyor, ancak en büyük izlenimi, arkadaşına olan tereddütsüz sadakati ile sosyal medyada da oldukça ilgi toplayan Skinny Pete edindi.

Bu üç sevimli hergelenin yanı sıra, başka kimlerin filmde yer alacağı bir soru olarak kalmıştı.

Hayatta kalan karakterlerden, Jesse ile etkileşime doğru düzgün bir iletişime girmediklerinden, White ailesinden birinin ortaya çıkması pek mümkün görünmüyordu. Ve gerçekten de öyle oldu.

Bununla birlikte film, Jesse’ye, Walt’ın sezon finalinden Skylar’a son vedasını anımsatan hareketli bir sahneyle, uzun süredir acı çeken ebeveynlerine uygun bir veda etme şansı veriyor.

Basitçe özür dilemekten ziyade, Jesse davranışlarından sorumluluğunu kabul edip, sevdiklerinin ahlaki yükünü azaltıyor. Tabii, bunu da, onları yine manipüle ederek yaptı.

Büyük bir rol oynayan ve hayatta kalan bir diğer karakter ve birkaç kısa rol (Breaking Bad and Better Call Saul'da da görünmüş bir çift hükümet yetkilisi) dışında, filmdeki karakterlerin geri kalanı ölen karakterleri geçmişteki sahnelerle gösteriyor.

İlk olarak, Jesse’nin talihsiz akıl hocası Mike Ehrmantraut (Jonathan Banks), onu asla gerçekten yeniden başlayamayacağı konusunda uyarırken, Alaska’ya gitme fikrini veriyor.

İkincisi, aynı şekilde talihsiz sevgilisi (Walt'ın cinayet kurbanı) Jane Margolis, ona evrenin doğası ve kendi yoluna karar vermenin gerekliliği hakkında konuşuyor.

Her iki sahne de, Jesse’nin tam bir kurtuluş bulması pek mümkün olmasa bile, Jesse'ye daima bir yük olan  geçmişinin hayaletleri olmadan da yaşayabileceği bir geleceğe dair ileri yönelik ipucu veriyor.

Bütün bu hayaletler arasında, Walter White en büyüğü olmaya devam ediyor.

El Camino'da, adı sadece bir kaç kez ve her zaman haber raporlarında (Bu arada, haberlerde ölümü % 100 onaylandığı için dizinin finalinde kurtulduğunu söyleyen hayranların teorileri de çürümüş oldu.) bahsi geçiyor. Filmin sonuna doğru, Walter White'ı geçmişte yaşanan bir sahne ile tekrar görüyoruz.

İkinci sezonda çölde ölümle imtihan edildikleri sahnenin sonrasında, Walt ve Jesse bir motel büfesinde yemek yiyorlar.

Walt, Jesse'yi eğitim hayatına devam etmesi için ikna etmeye çalışırken bir yandan da bir şeyleri başarmak için hayatının sonunu beklemek zorunda kalmadığı için Jesse'ye şanslı olduğunu söylüyor. Tüm Breaking Bad göz önüne alındığında, oldukça hüzünlü bir sahne olduğu söylenebilir. Bu sahne aynı zamanda, Walter, eski öğrencisi ve suç ortağına her ne kadar acı çektirmiş olsa da, onu sevdiğini göstermiş oluyor.

Filmde birçok insanı oldukça şaşırtan bir olay da, Jesse'ye büyük ölçüde acı çektiren ve ölmüş olan psikopat Todd Alquist'in oldukça fazla sahnesi olmasıydı.

Filmin ortalarının büyük bir kısmı, Jesse'nin tutsak olduğu aylar boyunca meydana gelen komik ama rahatsız edici bir talihsizliği anlatıyor; Todd, evindeki paraya gördüğü için boğarak öldürdüğü temizlik görevlisinin cesedini atmaya yardımcı olması için yanına Jesse'yi alıyor.

Todd'un Jesse'yle birlikte cesetten tıpkı bir mobilya taşırmışçasına kurtulmaya çalıştığı sahne Gilligan'ın aynı zamanda kara mizah oluşturma yeteneğini de gözler önüne seriyor. Tıpkı Breaking Bad'in son sezonlarında olduğu gibi, garip bir şekilde sempatik bir canavar olan Todd, yine popüler kültürün bir parçası haline gelmiş oluyor.

Breaking Bad’ın en güçlü yanlarından biri, kötü niyetli ekiplerini tanıtıp ve Walt / Jesse ile nihai çatışmaları için zemin çalışmaları yapmasıydı.

Hiçbirinin diğer tarafa canlı çıkmadığı gibi Gilligan, El Camino'da da seyirciyi yepyeni kötü adamlarla tanıştırmış oldu. Karşımıza yeni çıkan bu kötü adamlar aslında Jesse'nin geçmişiyle bağlantısı olan insanlardı. Neil Kandy ve Casey karakterleri bir noktada filmin ana kötüleri gibi gözükse de bunun aslında o şekilde olmadığını anladık.

Bu kötü adamların, Todd veya Gustovo ile karşılaştırıldığında oldukça önemsiz gözükmesi hakkında birçok ağır eleştiri bulunsa da, tahminimizce zaten amaç buydu. Bu adamlar Jesse'nin kurtuluş yolunda karşısına çıkmış son sıkıntıydı. Onları bu kadar kolay bir şekilde atlatmış olması da, kabul edin veya etmeyin, Walter'ın çok iyi bir öğretmen, Jesse'nin de çok iyi bir öğrenci olmasını gösteriyor.

Huzur içinde yat, Robert Forster...

Son olarak, El Camino'ya gerçekten hiç beklenmeyen bir melankoli boyutu eklendi. Filmde yer alan aktör Robert Foster, filmin yayınlandığı gün hayatını kaybetti. Kensisi Medium Cool ve Jackie Brown(En İyi Yardımcı Aktör kategorisinde aday olmuştu) filmlerindeki rolleriyle tanınıyordu. Oyuncu 50 yılı aşkın kariyerinde 200'den fazla filmde rol adı.

Son zamanlardaki en unutulmayan rollerinden biri de El Galbraith'le Breaking Bad'de idi. Elektrik süpürgesi tamiri yaptığı paravan şirketiyle, Ed suç dünyasını yönetiyor ve 125.000 dolar karşılığında insanlara yeni kimlik sağlıyor.

Dizi boyunca bahsi birçok kez geçen karakter, son bir kez El Camino ile karşımıza çıkarak oyunculuğunun efsanevi kalitesini göstermiş oldu. Filmde görmeyi  beklediğimiz karakterlerden biriydi ve söylememize pek de gerek yok ama beklentilerimiz harika bir şekilde karşılandı.

Forster, El Camino'da iki önemli sahnede karşımıza çıktı. Birincisi tüm Breaking Bad serisindeki en komik sahneler arasında yer alırken, ikincisi, ona filmin mükemmel ve belli belirsiz hareket eden dengesini sunma fırsatı verdi. 

Forster'a veda ettiğimiz için üzülsek de,yeteneklerine yakışan yüksek profilli bir filmde son bir büyük performans sergilediği için hepimiz kendimizi teselli etmeliyiz. Onunla çalışan tüm aktörler çok şanslı olmalı.

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
16.10.2019

Karşılamadı maalesef.

16.10.2019

Aylardır filmi bekliyordum, ilk günden izlemeye başladım ama ilk 20 dakika çok bir şey anlamadım yıllar olmuş Breaking Bad biteli unutmuşum biraz haliyle o yüzden filmi bıraktım dizinin final bölümünü tekrar seyrettim o şekilde taşlar yerine oturdu, film çok daha güzel ve anlaşılır oldu. Ve insanlar neden beğenmedi bilmiyorum ama ben sadece o final bölümünü izleyince bile bu diziyi neden bu kadar sevdiğimi anladım, dizinin her saniyesi kalite, zeka ve oyunculuk akıyor. Ve 5 sezon 62 bölüm aynı kaliteyi sunuyor. Böyle bir dizi yıllar sonra film çekiyor ve siz filmi beğenmiyorsunuz. Samimi söylüyorum her ay filmi çekilse recep ivedik, cumali ceber seviyesinde bile olsa izlerim. Geçmişin hatrına, yıllar süren o güzel anların hatrına. Film bitince ben gayet huzurlu mutlu şekilde uyudum.

16.10.2019

En azından yıllardır görmediğimiz insanları gördük ve Pinkman için yeni bir hayat şansı verdi film daha ne olsun. Ve ona yeni bir hayat yolunda yardım eden insanın kendisi filmin çıktığı gün ölmesi de hayatın bir ironisi...

16.10.2019

'Breaking Bad' Efsanesinin Devamı Niteliğindeki 'El Camino' Filmi Beklentileri Karşıladı mı? HAYIR...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ