Bilim Mitleri Yıkmaya Devam Ediyor! Kilo Vermeyle İlgili Hepimizin Doğru Bildiği Yanlışlar

Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde obezite ile ilgili sağlık hizmetlerine harcanan yıllık masraf toplam 210 milyar doları geçiyor, bu da toplam sağlık hizmetleri masrafının %21'ine denk geliyor. 

Amerikalıların obezite probleminin bir salgın hastalık gibi yayıldığını devlet hekimleri yıllardır bastıra bastıra ifade ediyor. 7 Haziran'da yayınlanan bir çalışmaya göre ABD'deki erkeklerin %35'i, kadınların %40'ı ve çocukların %17'si obez. Uzmanlar ise bu obezite probleminin Dünya üzerinde giderek yaygın hale geleceğini ve 200 yıl sonra yeni gelen jenerasyonların ortalama yaşam süresinin azalacağı yönünde uyarıyor.

Peki neyi yanlış yaptık? Doktorların ve uzmanların uyarılarını dikkate aldık mı, ya da onlar neyi yanlış anlattılar? Iflscience'dan sizler için derledik.

Kilo verme ile ilgili yanlış bilgilere inanan insan sayısı oldukça fazla!

New England Tıp Dergisi'nde 2013 yılında yayınlanan bir makalede, popüler medya ve bilim literatüründe bulunan obezite ile ilgili yanlış bilinen gerçekler tanımlanmıştı. Metnin yazarları, bu mitleri genel olarak inanılan fakat bilimsel verilere zıt düşen fikirler olarak tanımladılar. Peki bu efsaneler bizleri obezite sorununu çözmekten alıkoyuyor olabilir mi? Çünkü bu tip mitler kilo sorunu olan kişilerin cesaretini kırmanın yanında, belirledikleri hedeflere ulaşmalarını da engelliyor. 

Bu mitlerin en sık görülenleri ise şöyle; 

Mit 1: Yeme alışkanlıklarında veya egzersiz rutininde yapılan küçük değişiklikler uzun vadede kilo kaybına sebep olur.

Malesef büyük bir yalan! Küçük değişiklikler işe yaramıyor; çünkü fizyolojik olarak vücudunuz aynı kiloda kalmak için inat ediyor. Elbette bu, küçük sağlıklı tercihler yapmanın sağlıklı kalmakta etkisi olmadığı anlamına gelmiyor. Ama kilo verme hedeflerinize ulaşmanıza bir ısırık az almanın pek bir etkisi olmayacaktır. Kilo vermek için hem yeme-içme hem de spor yapma rutininize daha büyük değişiklikler gerekiyor.

Mit 2: Kilo vermeye çalışırken gerçekçi hedefler koymak çok önemlidir yoksa bir noktada siniriniz bozulur ve kilo veremezsiniz.

Kilo sorunu yaşayan kişiler genellikle kendilerine çok hırsla belirlenmiş hedefler belirliyor ve aile hekimleri ya da uzmanlar genellikle bunu destekliyorlar. Yani büyük hedefler koymanın, sinir bozukluğu veya başarısızlıkla sonuçlanması diye bir durum söz konusu olmuyor. Hatta bu tip hedefler kişiyi genellikle daha iyi kilo verme sonuçlarına götürüyor.

Mit 3: Kısa sürede çok kilo kaybetmek, yavaş yavaş azar azar kilo kaybetmek kadar etkili olmaz.

Bilimsel olarak bunu kanıtlayan hiçbir çalışma yok. Hatta diyet yapmaya başlandığında ilk günlerdeki yüksek motivasyon sayesinde verilen kilolar sonuçta daha etkili bir zayıflamaya sebep oluyor.

Sonuncu ve herkesin bayıldığı: 

Mit 4: Bir kez seks yapmak, 1.5 km yürüyüş yapmak kadar kalori yaktırır.

Kusura bakmayın, hayal kırıklığı olacak elbette ama... Ortalama bir cinsel ilişki toplam 6 dakika kadar sürüyor. Bu da egzersiz olarak değerlendirildiğinde toplam 30 kalori ediyor. Yani oturup 1 saat televizyon izlemekten yaklaşık 14 kalori daha fazla. Yani sekse 'Ooo çok iyi kalori yaktık!' diye bakıyorsanız artık bakmayabilirsiniz.

Bu mitlere de inananlar var! Hem de çok!

Ifl Science'ın aile hekimleri, kendi hastalarının bu efsanelere inanıp inamadığını merak ettiler. Kendi kliniklerinde 300 hasta üzerinden bir araştırma yaptılar. Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 37, %76'sı kadın ve hemen hemen hepsi orta seviyenin üzerinde eğitim almışlardı. 

Yukarıda bahsi geçen mitlere katılımcalın inanma oranları şöyleydi;

Mit 1'e inananlar %85

Mit 2'ye inananlar %94

Mit 3'e inananlar %85

Mit 4'e inananlar %61

Bu oranlar göz önünde bulundurulduğunda kilo kaybında sıkıntı yaşayan bu kadar çok hastanın olması hiç de şaşırtıcı görünmüyor.

Malesef sağlık hizmeti çalışanları da bu tip söylentilerden etkilenebiliyor.

Bu noktada yine aynı çalışmanın sonucuna göre obezite sorunlarının çözümlenmesinde doktorlar ve diğer uzmanlar da hastalarının bu tip söylentilere inandıklarını göz önünde bulundurarak hareket etmeliler. Yani hastalara kilo kaybı tavsiyeleri verirken bir yandan da bu tip genel bilgilendirmeler yapılmalı.

Eğer obezite üzerinde yapılan sayısız araştırmalar pratiğe dökülmezse, bu sorunun çözüldüğünü görmeyi bekleyemeyiz.

'Sahip olduğumuz bilimsel gerçeklerin bu tip efsanelerin yok olmasında etkili olmasını sağlamalıyız.' diyor; araştırmanın liderlerinden Michigan Universitesi'nden Aile Sağlığı Doçent Doktoru Tammy Chang ve yine aynı bölümden stajyer doktor Angie Wang.  

Yayınlanmış makalenin bütününe buradan ulaşabilisiniz. 

Sağlıklı günler...

Popüler İçerikler

Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR

6 dakika sevismemi olur ? Neyin kafasi

12.07.2016

ilk escort deneyimi yaşayan bebeleri ele almışlar sanırsam

Pasif Kullanıcı
09.07.2016

Ben de bir türlü kilo alamıyorum onu napacaz

yicen mudur aburcubur degil kaliteli besinlerden ye

Mit 3 mit değil gayet de bilimsel kanıtı var. örneğin yo-yo effect. Ayrıca bu konu hakkında esas yetkili kişiler 'diyetisyen'lerdir, içerik boyunca bahsedilen aile hekimleri değil.

TÜM YORUMLARI OKU (12)