Belki de Hiroşima’dan Bile Daha Fazla İnsanın Öldüğü Vahşet Dolu Dresden Bombardımanı

Tarih, kültürel mirasın yerle yeksan oluşunu üzüntüyle izlediğimiz olaylarla dolup taşıyor. Ne biz uslandık gözyaşı doğurmaktan ne de göz kamaştıracak yapılara hayat vermeyi ihmal ettik. Dresden'in, namıdiğer kralların şehrinin de tarihinde öyle bir leke var ki, savaşı oyun zanneden bünyelere ders niteliğinde.

Dresden Elbe Nehri'nin kenarında, Saksonya'nın merkezi ve Doğu Almanya'nın sanat kokan şehirlerinden.

Neredeyse 900 yıl önce kurulduğunda Slav adı olan Drežďany olarak anılır. Bu kimlik halen de ülkenin karakterinde etkisini gösterir, sokaklarında Rusça konuşan yerliler görmek mümkün.

Hem Alman hem de Slav kültürünün önemli ögelerini taşıyan, ulaşım ve ticaret için merkez konumunda olan Dresden'i karanlığa boğan olay 1945 yılında gerçekleşti.

13-14 Şubat 1945'te İngiliz ve Amerikan Hava Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği bombalama çok büyük tartışmaları beraberinde getirmişti.

Tartışmanın sebebi bombalamanın sonuçları değil, nedeni. 2. Dünya Savaşı'nda neredeyse hiç saldırı almayan Dresden savaşın Almanya için sonlarına yaklaşıldığında, Almanya teslim olduğunda bombalandı.

Dönemin İngiltere başbakanı Winston Churchill'in emriyle başladı bombardıman.

Almanya'nın hem kültürel hem de askeri sığınağı Dresden'in nüfusu  savaş boyunca Doğu'dan sığınanlarla neredeyse ikiye katlanmıştı. 1 milyon 200 bin seviyelerine ulaşmıştı nüfus ki bugünlerde bile popülasyon bu sayının yarısına yakın.

Emir geldikten sonra Dresden üzerinde beliren uçaklar ve çalan siren seslerine halk pek de inanmamıştı.

Zira savaş boyunca bu sirenleri duysalar da Dresden pas geçilmiş, şehrin dış çeperinde ufak bombalamalar dışında halk hedef alınmamıştı.

Maalesef bu sefer yanılıyorlardı.

13 Şubat 1945 gecesi başlayan bombardıman şehrin o güne kadar taşıdığı sanat rengini bir anda alev rengiyle takas etmişti.

Saldırı filoları rastgele bombalarını şehre yollamış, bunlar arasında eksik edilmeyen fosfor bombası günlerce sürecek yangına bileti kesmişti.

Yangının burada bir metafor olarak geçmediğini bombardımanın pilotlarından aktarılan bir raporla netleştirelim.

Pilot raporunu iletirken başarılı operasyonu şöyle not düşüyordu:

'Raporumu, pilot mahallini aydınlatan yangınların ışığında yazıyorum.'

Hiçbir tehlike yahut güvenlik tehdidi yokken, sırf gözdağı vermek için yüzde doksanı yerle bir olan Dresden şehri böyle görülüyordu bombalama sonrasında.

Bombardıman öyle hesapsız ve amaçtan uzak gerçekleşmişti ki Almanlar tarafından esir alınan 20 bin dolayındaki İngiliz askerinin de bu olay sonrasında yaşamını yitirdiği not edilir.

Askeri hiçbir önem taşımayan Dresden halkı bombalama sonrası 900 dereceye ulaşan şehirde alevler içerisinde can verdi.

25 bin yapıyı yok eden bombalar isabet etmemiş olsa bile alevler arasında can veren on binlerce sivile ek olarak bu kusursuz planda İngiliz petrol firmalarının hiçbir rezervine zeval gelmemesi, tüm bu detaylar tüyleri diken diken eden cinsten.

Kral Augustus'un tarihin narin bir hediyesi olarak gördüğü Dresden bombardımanı sonrası İngiltere cephesi önce zafer, yıllar sonrasında utanç yaşadı.

Bombardımanın komutanlarından Arthur Harris savaş sonrasında yaşadığı zafer sarhoşluğunu attıktan sonra anılarını topladığı kitabında Dresden'in bombalanması için hiçbir sebep olmadığını, siyasi bir tercih sonucunda yöneticilerinin kararlarına 'destek' verdiklerini belirtmişti.

Böyle bir tedhişin gururu ne kadar uzun sürebilirdi?

1249 uçağın semalarında yıkımı haykırarak uçtuğu Dresden bugün bile yenilenmeye devam ediyor.

Tıpkı şahit olduğumuz, sivil halkı hedef alan diğer tarihi savaş suçları gibi Alman araştırma heyetinin raporuna göre 35 bin kişinin yaşamını yitirdiği bombardıman da şehrin, dünyanın ve bizlerin hafızasından uzun süre silinmeyecek.

Müzeler, tiyatrolar, ender mimariye sahip binalar. Kültürel miras geri getirilebilir mi?

Bu sorunun yanıtını bugünün Dresden'i veriyor.

Savaş esnasında heyecanla hedeflenen kültürel katliama başkaldıran bir şehir olarak hemen hemen tüm yaralarını sarmış ve eski ihtişamına kavuşmuş bu şehir, görmeye, tarihin yanında biraz da yaşanan utancı solumaya değer.

Popüler İçerikler

Esra Erol'da Tanıdığımız Fenomen Yazgül'ün Son Hali Şoke Etti
Yapay Zekaya Vergi Geldi: ChatGPT Üyeliklerine KDV Zammına Tepki Yağdı
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Trabzonspor Derbisi Öncesi Kritik Açıklamalar!
YORUMLAR
27.03.2018

Winston Churchill bu amına kodumun oğlu 2 dünya savaşı görmüş ikisinde de zarar ziyan çanakkalede o kadar şehit asker verdik bir o kadar da gazi ama çoğu sakattır kendi büyük dedemden biliyorum nedeni ise bu meşhur topuk patlatan çivileri bu deyyus-u ekber attırmıştır üstüne bi de ilk gaz bombardımanlarını bu şerefsiz yaptırmıştır Türk düşmanı olduğunu hadi anladık elin garip kendi halinde yaşayan o kadar insandan ne istedin be pezevenk işin gene ucu bize dokundu almanlar zamanla bizden işçi talep etti orda da büyük amcam gitti bu seferde nazi kalıtısı şerefsizlerle uğraştı o adamcağız 65 yaşında adam 85 gösteriyor sayelerinde velhasıl bu işlerin zararları gene bizlere dokundu dünyanın başına gelmiş iki felaketten biri amerika biri Churchill unutmadan bknz ortadoğu

Pasif Kullanıcı
27.03.2018

tarihi kazananlar yazar. o nedenledir ki hiroşima ya da dresden katliamları için film yapılmaz, yapılsa da bir schindler's list ya da pianist'in yaptığı sükseyi yapamaz ve bunlar dünyada kimsenin gözüne sokulmaz...

27.03.2018

Hiroşima'nın defalarca filmi çekildi, hatta ödül avcısı belgeselleri bile mevcut. Acıları yarıştırmaya çalışıyorsun, ki hiç insani değil.

27.03.2018

Dünya genelinde öyle bir yahudi propagandası yapılıyor ki, ingiliz ve amerikan askerlerinin almanlara yaptığı katliamlar hiç ama hiç bilinmiyor. Dresden bunlardan en büyüğüdür. Ayrıca berline, hastaneleri ve sivilleri hedef alan, ingilizlerin gece yaptığı fosfor ( yangın bombalı ) saldırılarda pek anlatılmaz. Almanların öldürdüğü iddia edilen yahudiden daha ağır alman sivil kayıpları vardır.

27.03.2018

Öldürdüğü iddia edilen derken? Öldürmüşler işte iddiası mı var?

TÜM YORUMLARI OKU (23)