Sinema tarihi boyunca cinsellik birbirinden oldukça farklı şekillerde ekrana yansıtıldı ve işlendi. Hayatın bölünmez bir parçası olan bu konu kimi filmde bir aydınlanma olarak anlatılırken kimisinde karşımıza yıkıcı bir etki olarak çıkıyor.
Ani bir cinsel uyanışla hayatlarını altüst eden karakterleri anlatan çarpıcı filmleri sizler için derledik.
Cinsellik söz konusu olduğunda bir başyapıt haline gelmiş filmlerden biri olan Bernardo Bertolucci'nin The Dreamers'ı, Fransa'nın 68 kuşağında yaşanan olaylara birbirine büyük bir tutkuyla bağlı iki kardeş ve onların hayatına dahil olan Matthew'un gözlerinden bakıyor. Sokakta, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni bir dönem başlarken bu üç karakterin arasında cinsellik ve sanattan beslenen sıra dışı bir hikâye alevleniyor.
Yönetmeni Todd Solondz'a dünya genelinde bir tanınırlık ve itibar getiren filmi Welcome to the Dollhouse, hayatının zorlu ve bir o kadar arada kalmış bir döneminden geçen ana karakter Dawn'ın artık dışarıdaki insanlar tarafından 'görülme' ve 'fark edilme' ihtiyacıyla gelişen olayları anlatıyor.
15 yaşındaki bir gencin büyüme hikâyesi çevresinde gelişen Deep End, Mike'ın bir yüzme havuzunda çalışmaya başlamasıyla hayatına giren kendinden yaşça büyük bir kadınla cinselliği keşfedişini ve bunun hayatında açtığı yeni sayfaları konu ediniyor.
Joan Lindsay'in yazdığı aynı adlı kitaptan uyarlanan Picnic at Hanging Rock, itibarlı bir kız okulunun dağlık bir bölgeye gezi düzenlemesiyle başlarken bir grup öğrenci ve bir öğretmenin kaybolmasıyla sıradan bir okul gezisi gibi başlayan hikâye bastırılmış cinselliğin ortaya çıktığı yeni bir olayın kapısını aralar.
Jaromil Jires'in yönetmen koltuğunda oturduğu Valerie and Her Week of Wonders, Alice Harikalar Diyarında ve Kırmızı Başlıklı Kız gibi klasik masallardan ilham alan sıra dışı bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Valerie'nin ergenlik dönemine girişiyle başlayan bu hikâye başta cinsellik olmak üzere din, korku ve aşk gibi birçok konuyu tek bir potada başarıyla işliyor.
Kadrosundaki ünlü isimlerle dikkatleri çeken The Diary of a Teenage Girl, 15 yaşında kendi halinde bir hayat süren Minnie'nin annesinin kendinden yaşça büyük bir arkadaşıyla arasında başlayan cinsel deneyimin zaman içerisinde dönüştüğü durumu irdelemesiyle gelişen olayları konu ediniyor.
Xavier Dolan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu dram türündeki I Killed My Mother, annesiyle belli başlı problemleri olan eşcinsel bir gencin yaşadığı duygusal gelgitlerle kendini içerisinde bulduğu girdaba yakın bir bakış imkanı sunuyor.
Maurice Pialat'ın yönetmen koltuğunda oturduğu A Nos Amours, işlevsiz ve baskıcı bir aile içerisinde büyüyen ve cinsel anlamda büyük istekler yaşayan genç bir kızın öyküsüne odaklanıyor. Ana karakterin film ilerledikçe içerisinde bulunduğu ruhani boşluk, aşk ve cinsellik üzerine anlamlı sorgulamaları beraberinde getiriyor.
Büyüme hikâyeleri arasında dikkat çeken bir yapım olan A Swedish Love Story, Annika ve Par'ın yazla başlayan aşklarının akabinde cinselliği keşfetmeleriyle gelişen hikâyesini konu ediniyor. Sıradan bir yaz aşkından farklı olduğuna inandıkları hikâyelerinin içerisine aileleri girdiğinde olaylar farklı bir boyuta ulaşır.
Küçük bir şehirde, babasının hastalığıyla ilgilenerek günlerini geçiren ve çok sıradan bir hayat yaşayan Marina'nın günün birinde şehirdeki fabrikaya çalışmaya gelen bir mühendisle yakınlaşmasının akabinde değişen hayatını konu edinen Attenberg'de, mühendis rolünde seyirci karşısına Yunan Yeni Dalga'nın usta yönetmeni Yorgos Lanthimos çıkıyor.
Isabelle Huppert ve Louis Garrel'in başrolleri paylaştığı ve ciddi tartışmalara sebebiyet veren bu film, ergenlik çağında bir gencin babasının ölümünün ardından annesinin cinsellikle dolu kaotik dünyasına dahil oluşunu ve zaman içerisinde büyük yıkımlara sahne olan olaylar silsilesini anlatıyor.
1950'li yılların New York'unda geçen Carol, yüksek sosyeteden olan bir kadınla kendisinden yaşça küçük başka bir kadının yollarının kesişmesi ve aralarında alevlenen aşkı anlatıyor. Ne yazık ki, içinde bulundukları şartlar ikilinin hikâyesine çok da yardımcı olmayacaktır.
Usta isim Alfonso Cuaron yönetmenliğindeki Y Tu Mama Tambien, iki genç arkadaşın bir yol hikâyesi olarak başlarken yolculuk ilerledikçe birçok deneyimi ve yeniliği peşi sıra getiriyor. Yolda tanıştıkları Luisa, onların macerasında önemli bir rol oynayacak ve olayların seyrini değiştirecektir.
the dreamers sanat filmi sanırım çünkü film bitince bir bok anlamamıştım.:D umarım izler anlar ve seversiniz :)