Olaylara bakış açısı, farklı pencerelerden bakabilme yeteneği ve sorgulama arzusu aynı potada erimiş, zihninin derinlerinde daima arayış içinde olan bir deha.
Zekasını doğru yönlendirme kabiliyetine sahip nadir insanlardan birisiydi, bilim dünyasına yaptığı tüm katkılarda bu kabiliyetinden beslendi.
İyi de nasıl farklı görüyordu? Sırrı neydi bu dehanın? Neyi farklı yapıyordu biz sıradan insanlardan?...
Dijkgraaf'in yaptığı araştırmalara göre Einstein'ın en önemli kabiliyeti, ta çocukken dahi diğer tüm insanlardan daha keskin bir hayal gücüne, daha geniş bir düşünce dünyasına sahip olabilmesi.
Bu iddiaları sonrasında dönemin birçok bilim insanı tarafından bir manada 'linç' edildi; tıpkı Isaac Newton, Nikola Tesla gibi...
Kendince düşünce deneyleri geliştirdi; başkalarının sorgulamadan kabul ettiği kuramları kendi zihninde ölçüp, biçmeyi öğrendi.
Kısacası standard fizik kuralları çerçevesinde imkansız görüneni zihinde tasarlayıp, mantıksız olanı gerçeğe dönüştürmektir.
Önerme: 'Ağır cisimler, hafif olanlardan daha hızlı düşer.'
Düşünce Deneyi: A cismi ağır, b cismi hafif olsun. A ile b'yi bir iple birbirine bağlarsam, a'dan da b'den de daha ağır bir cisim elde etmiş olurum. Önermeye göre, (a+b) isimli bu yeni bileşik cismin a ve b'den daha ağır olduğu için ikisinden de daha hızlı düşmesi gerekir.
Ama bir yandan da, b cismi a'ya göre daha yavaş düştüğü için a'yı yavaşlatması kaçınılmazdır. (a+b) bileşik nesnesi, hız bakımından bileşenlerinin ağırlıklı ortalamasından farklı bir özellik gösteremez, yani b'den yavaş veya a'dan hızlı olamaz. O halde bu denge, ancak b'den hızlı a'dan yavaş bir noktada yakalanabilir. Ama önermemiz bunun tam tersi olacağını, bileşik nesnenin bileşenlerinin ikisinden de hızlı olacağını söylüyordu. Burada çelişkili bir durum var; o halde önerme yanlış.
Yani, fiziksel olarak kanıta gerek olmadan kendi zihninizde bu durumun gerçekliğini test etmenize fırsat sağlar düşünce deneyi.
Sıradan bir günde, sıradan bir düşünce deneyi ile...
Einstein, işçiler oradan düşerse ne olacağını düşünmüş ve tam o anda işçiler için yer çekiminin artık önemsiz olduğunu ve işçilerin yer çekiminin hissedemeyeceklerini fark etmiş.
Sonrasını da biliyorsunuz zaten, uzay-zaman'ın yarattığı kütle çekim kuvvetini keşfederek, zamanın göreliliğini fark etmesi ve sonrasında ışık hızı ile alakalı diğer deneyler.
En sonunda da Genel Görelilik Kurmanı bilim dünyasına hediye etmesi...
'Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.'
Yanlışınız var, cisimlerin düşerkenki hızları ağırlıklarına bağlı değildir. Yani ağır cisim hafif cisimden daha hızlı düşmez. (bkz. kinetik enerjinin potansiyel enerjiye dönüşümü)
a, b ve a+b cisimleri hakkındaki yazının ikinci paragrafı çok saçma olmuş. yani yanlış yerden gidilerek düşünce çürütülmeye çalışırmış. orada beklenen şey zaten "a+b cismi a'dan da b'den de daha hızlı düşer". çünkü a+b cismi ikisinden de ağırdır. yok b'den hızlı a'dan yavaş olmalı filan bunlar mantıksız önermeler. sonuçta a+b cisminin ağırlığı b ile a cisimlerinin ağırlıkları arasında bir değer değil.
Oruç tutun oruç. Cayır cayır yanacaksınız !! :p