Yaşadıkları Toplumda Kadın Olarak Yer Edinemeyeceklerini Bildikleri İçin Erkek Kılığına Girerek Yaşayan 10 Ünlü Kadın

Tarih boyunca, insanların çeşitli nedenlerle kimliklerini değiştirdiklerini biliyoruz. Bu kadınlar da savaşta ya da kariyerlerinde öne geçmek için erkek kılığına girdiler. Büyük risklere rağmen erkek giysileri giyerek, bir takma isim benimseyerek veya bir erkeği taklit ederek hedeflerine ulaştılar ve dünyayı erkeklerin döndürmediğini gösterdiler.

10. Rena "Rusty" Kanogoki

1959'da Rusty Kanokogi saçlarını kesti, göğsünü bantladı ve kazanmak için New York'taki YMCA Judo Şampiyonası'na doğru yola koyuldu. Madalyasını almak için kürsüye çıkıp turnuva sorumlusunun 'Yoksa sen bir kadın mısın?' sorusuna 'Evet.' cevabını verdiğinde kazandığı ödül elinden alındı. Bu tecrübesinden sonra 'Bu bana hiçbir kadının böyle birşey yaşamaması gerektiğini gösterdi.' diyen Kanokogi'nin hedefi, Kadınlar Judo dalının olimpik bir spor haline gelmesiydi.

Hayali 1984 yılında gerçekleşmeye başladı...

Hayali 1984 yılında gerçekleşmeye başladı ve Kadınlar Judo 1988 Olimpiyatları'nda Güney Kore'de yer aldı. 2009 yılında Kadınlar Judo dalının annesi sayılan Kanogoki 74 yaşında kanserden dolayı hayata gözlerini yumdu. Japonya hükûmeti ona bir yabancıya verdikleri en yüksek şeref olan Yükselen Güneş Nişanı'nı verdi.

9. Bronte Kardeşler

Charlotte, Emily ve Anne Bronte isimli üç kız kardeş şiirlerinin bir derlemesini 1846 yılında Currer, Ellis ve Acton Bell adları altında yayınladılar. Ertesi yıl Emily’nin Uğultulu Tepeler kitabı Ellis Bell kalem adıyla, Jane Eyre romanı Charlotte’un Currer Bell adı altında ve Anne’in kitabı Agnes Grey de, Acton Bell imzasıyla yayınlandı. İşlerine yapılan cömert eleştirilerden sonra işlerini kendi adlarıyla yayınlamaya başlayan kız kardeşler edebiyat tarihindeki en önemli isimlerden birileri haline geldiler.

8. Jeanne d'Arc

Jean d'Arc 1412'den 1431'e kadar süren 19 yıllık yaşamı boyunca bir kahraman sayıldı. Fransa'nın kuzeydoğusunda köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Tanrı'nın ona Fransa'yı kurtarma görevini verdiğine ve 7. Charles'ın kral olması gerektiğine inanıyordu. 16 yaşına geldiğinde kılık değiştirdi ve ufak takipçi grubuyla Chinon boyunca yolculuğuna başladı.

Charles'ı Tanrı tarafından seçildiğine ikna etti...

Charles'ı Tanrı tarafından seçildiğine ve kral olması gerektiğini  düşündüğüne ikna etmesiyle Charles, Jean'a onu Orleans'a kadar takip edecek bir ordu verdi. 1430'da Compeigne'i savunmaya çalışırken atından düşürüldü ve Burgundiyalılar tarafından esir alındı. Kılık değiştirmek ve cadılık suçlarından yakılarak öldürüldü.

7. Anna Maria Lane

1776'da Anna Maria Lane Anayurt Ordusu'nda gönüllü oldu. Normalde kadınlar asker olarak kaydolmuyor, genelde aşçılık, hemşirelik veya çamaşırcılık yapıyorlardı. Lane ise eşi John'un yanında savaşmak istiyordu, dolayısıyla erkek kılığına girdi. Böylece New York'ta, New Jersey'de ve Pennsylvania'da görev yapabilecekti. 18. yüzyıl askerleri tarihçi Joyce Henry'nin de doğruladığı gibi çok sık yıkanmadığı ve genelde üniformalarıyla uyumaları için gerçek kimliği kolayca saklı kalabilecekti.

Germantown Muharebesi sırasında yaralandı...

Lane, 1777'de Philedelphia yakınlarında meydana gelen Germantown Muharebesi sırasında yaralandı fakat hayatta kalabildi. Kimliği ne zaman ortaya çıktı tam bilinmese de muhtemelen bu yaralanması sırasında olduğu düşünülüyor. Sonuç olarak, Lane savaş boyunca eşinin yanında kalabilmeyi başardı. Cesareti yılda 100 dolarla ödüllendirildi. Hayata 50'li yaşlarında veda etti.

6. Deborah Sampson

Deborah Sampson Amerikan Devrimi Savaşı'nda savaştığı için tam emeklilik hakkı kazanan ilk kadın oldu. Savaştan önce öğretmenlik yapan Sampson, kılık değiştirerek Robert Shurtleff adıyla 1782'de Vatansever Kuvvetlere katıldı. Görev yaptığı süre boyunca 30 piyade ere öncülük etti, hendekler kazdı ve top ateşine tutuldu. Gerçek kimliği o hastalanana ve bilinci yerinde değilken hastaneye getirilene kadar, yani iki yıl boyunca gizli kaldı.

Askeri giysilerini giyerek yaşadıklarını anlattı...

1783'te şerefli terhis verilince eğitimci olarak dolaşmaya başladı ve askeri giysilerini giyerek yaşadıklarını anlattı. 1827'de, yani 66 yaşında yaşamını yitirdiğinde eşi Kongre'ye normalde dul kalan bir kadına sorgusuz verilecek eş desteği için başvurdu. Kongre, eş desteği vermeyi Sampson gibi bir kahramanlık, bağlılık ve cesaret örneği görülmemiş olması gerekçesiyle kabul etti, fakat Sampson'un eşi desteği alamadan hayatını kaybetti.

5. Joanna Zubr

Polonya asıllı asker Joanna Zubr kimliğini Napolyon Savaşlarında yanında savaştığı askerlerden sakladı. 1808'de Zubr, eşi Michal Zubr ile birlikte orduya kaydoldu ve görevinin devamında çavuşluğa yükseltildi. Daha sonradan Yüce Polonya Bölüğü adını alan bölükleri Napolyon'un Rusya'yı işgalinde yer aldı. Geri çekilmeleri sırasında bölüğünden ayrı düştü, yine de Rusya bölgesinden güvenle çıkarak Polonya'ya dönmeyi başardı.

Avusturya ve Rus kuvvetleri tarafından tutulan bölgelerine dönemediler...

Eşiyle tekrar bir araya geldiklerinde Polonya'nın Avusturya ve Rus kuvvetleri tarafından tutulan bölgelerine dönemediler. Onun yerine hayatlarının kalanını geçirecekleri Wielun'a yerleştiler. Polonya'nın en yüksek askeri şerefi olan Virtuti Militari madalyasını almaya layık görülen ilk kadın oldu. Böylece tarihte bir muharebede gösterdiği cesaretten dolayı ödül alan ilk kadın oldu. 1852'deki kolera salgını sırasında, 80 yaşında hayatını yitirdi.

4. Maria Quiteria De Jesus

1882'de Maria Quiteria, orduya katılmak için evden kaçtı, saçlarını kesip erkek giysileri giydi ve onun orduya katılma isteğine karşı çıkan babası ne olup bittiğini anlayana kadar fark edilmedi. Buna rağmen orduyu terk etmedi ve ordudaki varlığı mücadeledeki becerileri dolayısıyla Binbaşı Silva y Castro tarafından memnuniyetle karşılandı. Ekim 1822'den Haziran 1823'e kadar Quiteria, Bahia'daki düşmanlarına onları yakındaki bir kampa çekip süngüleyerek pusu kurdu. Ağustos 1823'te İmparator 1. Pedro tarafından bir kadın için sıra dışı olsa da teğmen konumuna getirildi. 1953'te, ölümünden 100 yıl sonra portresi askeri genel merkezin duvarına ulusal bir gurur sembolü olarak asıldı.

3. James Barry

James Barry askeri bir cerrah ve bir genel müfettişti. Kendisi askeri hastanelerden sorumluydu ve kariyeri boyunca birçok hasta için hastane koşullarını iyileştirdi, aynı zamanda Güney Afrika'da sezaryen doğum gerçekleştiren ilk cerrah oldu. Doğum adı Margaret Ann Bulkley olan Barry'nin bir kadın olduğuysa, o ölene kadar ortaya çıkmadı.

Barry'nin bir kadın olduğunu keşfeden, onu cenazeye hazırlayan hizmetçisi oldu.

Bir hizmetçinin Barry'yi cenazeye hazırlarken yaptığı keşif İngiliz Ordusu'nu öyle derinden etkiledi ki ordu Barry'nin bütün makalelerine erişimi 1950'lerde Isobel Rae tarafından açılana kadar kapattı. Daha sonra modern hemşireliğin kurucusu olarak bilinen Florence Nightingale, Barry'den 'Beni diğer askerlerin arasında tutardı. Onlar birer beyefendi gibi davranırdı, ama o bir barbardı. Barry öldükten sonra bana onun bir kadın olduğu söylendi... O benim tanıdığım en sert kabuklu yaratıktı.' şeklinde söz edecekti.

2. J.K. Rowling

Harry Potter'ın yaratıcısı ve J.K. Rowling olarak tanıdığımız Joanne Rowling de en çok satan kitap serisi haline gelen ve 60 dile çevrilen büyücülük dünyası kitaplarını henüz yayınlanmadan gençler arasında erkek okuyuculara da hitap edebilmek için ilk ismini gizlemeyi seçtiğini ifade etti. 2013'teyse yazdığı polisiye romanı için erkek bir kalem adı olarak Robert Galbraight'ı seçti.

"Bunu bir kadın yazmış olamaz."

Daha sonra editörünün kitabı yazanın bir kadın olabileceğini  düşünmediğini söylemesi üzerine Rowling 'İçimdeki 'herif'i kanalize  edebilmeyi başardım!' dedi. Galbraith'ın kim olduğuyla ilgili gizem ne  yazık ki uzun süremedi, çünkü bir arkadaşı isimle ilgili haberleri sızdırdı. Sonuç olarak bu kitap Rowling'in başka bir hiti oldu.

1. Kathrine Switzer

Koşucu Kathrine Switzer 1967'de Boston Maratonu'nu koşan ilk kadın olarak adını tarihe yazdı. O zamanlarda kadınların müsabakalara katılmaları yasaktı, o da bir erkek olarak başvurdu. 42 kilometrelik parkuru koşanlardan birinin bir kadın olduğunu öğrenince yetkililer onu tutarak durdurmaya çalıştılar.

Switzer diyor ki :

Ben daha ne olduğunu anlayamadan beni tuttu ve geri savurdu. 'Yarışımdan çık git ve o numaraları bana ver!' diye bağırdı. Önüme hamle yapıp tam ben geriye doğru kaçarken numaramı almaya çalıştı. O kadar korktum ve şaşırdım ki biraz altıma kaçırdım ve koşmaya devam ettim.__'

"...Bıraksaydım kadınlar için spor geri kalırdı..."

Ve ekliyor, 'Biliyorum ki o gün koşmayı bıraksaydım kimse kadınların 42 kilometre ve daha uzun mesafeleri koşabileceğine inanmazdı. Bıraksaydım buna reklam kampanyası derlerdi. Bıraksaydım kadınlar için spor geri kalırdı. Korkularım ve aşağılanmalarım öfkeye dönüştü.'

1972 yılında kadınlar maratona resmi olarak girebilmeye başladı.

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
YORUMLAR
06.02.2019

Bronte kardeşler gerçekten efsaneler Jane eyre ve uğultulu tepeler en sevdiğim iki kitap herkese tavsiye ediyorum

Pasif Kullanıcı
06.02.2019

Halime Çavuş

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ