Daha önceki köşe yazımda sanatın en eski farkındalık etkinliği olduğunu
belirtmiştim. Sanatla uğraşmak doğası gereği yoğun farkındalık, dikkat ve şimdiki an ile kaynaşmayı içinde barındırır. Zihninizi sakinleştirip odaklanamadığınızda yaratıcı faaliyetler bunu kolayca yapmanızı sağlarlar. Çünkü renkler, doku, ses bizi otomatikman ana çekerler. Ayrıca sanatla uğraşmak, stresi azaltmanıza, kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
Yapılan araştırmalarda zevk aldığı sanatla ilgilenenlerin genel sağlık
durumlarının daha iyi olduğu, daha rahat fiziksel aktivite yapabildikleri, daha
enerjik oldukları, daha mutlu hissettikleri , daha az çökkün veya kaygılı hissettikleri gözlenmiştir. Kısacası, sanatın insanlara özellikle zor zamanlarda yardım etmede önemli bir role sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Koronavirüs zamanında sosyal mesafeye duyulan ihtiyaç nedeniyle sanatın iyileştirici gücünden kendi evlerimizde, ailemizle birlikte faydalanmaya ne dersiniz? Yaratıcılığınızın evlerinize renk ve canlılık getirmesine izin verin. Pek çoğumuz, kendimizi başkalarıyla kıyaslama eğiliminde olduğumuz için 10-11 yaşlarında sanat ile uğraşmayı bırakıyoruz. Ancak şunu unutmamalıyız ki amacımız mükemmel bir sanat eseri ortaya çıkarmak değil. Her zaman söylediğim gibi sanat yapma sürecinden zevk almak için illaki bir Picasso, bir Mozart, Van Gogh, Tolstoy olmamıza gerek yok, kimlerin sanat yapabileceğine dair bir sınır/sınırlama yok.
Biliyorum ki, yeni bir şeye başlarken hepimiz tedirgin oluruz. Önümüzde duran boş bir sayfa, boş bir tuval, kil yığını oldukça korkutucu olabilir. Ancak bazen risk alıp farklı seçeneklere açık olmalıyız. İlk adım çoğu zaman en zorudur. Ancak başlamadığımız hiçbir şeyi bitiremeyeceğimizi de unutmayalım.
Şimdi derin bir nefes alın ve bilinmeyene doğru cesur bir adım atın. Önünüzdeki boş sayfanın üstüne ilk çizgiyi yapın. Bu alabileceğiniz en renkli risk olabilir. Aynı çocuklar gibi yaptığınız şeyin neye benzediğini umursamadan, yargılamadan kendinizi an’a bırakın ve renklerin sizi başka diyarlara götürmesine izin verin.
Ve aklınızdan Vincent Van Gogh’un şu sözü çıkmasın; «İçinizden
'sen resim çizemezsin' diyen bir ses duyarsanız, her şeye rağmen çizin. O ses susacaktır.»
Eckhart Tolle’un dediği gibi “Belirsizlik sizin için kabul edilemezse, korkuya dönüşür. Tamamen kabul edilebilirse, artan canlılığa, uyanıklığa ve yaratıcılığa dönüşür. '