Titanic Hakkında Duydukça Apışıp Kalacağınız İlginç Detaylar ve Ürpertici Tesadüfler

Titanik faciasının üzerinden 100 yıldan daha fazla bir süre geçti. Fakat bu olay bugün halen birtakım gizemleri içerisinde barındırmaktadır. Çoğu kişi, Titanik gemisinin inşasından yıllar evvel yazılan ve aynen Titanik'in başına gelen olayların anlatıldığı kitabı duymuştur. Biz de temelde bu hikaye üzerinde yoğunlaşarak, Titanik hakkındaki ilginç bilgileri toparlamaya çalıştık.

Morgan Robertson'un Kitabı

Morgan Robertson adlı yazar 1898'de yani Titanik batmadan tam 14 yıl önce bir kitap kaleme alır. İlginç bir şekilde Robertson'un Futility (Boş yere) veya Titan Batığı adlı kitabında yazanlarla, RMS Titanik gemisinin başına gelen olaylar birçok benzerlik göstermektedir. Robertson'un kitabında anlatılan Titan adlı gemi 248 metre uzunluğundadır ve Southampton limanından yola çıkmaktadır. Titanik de aynı limandan yola çıkmıştır ve boyu 252 metre uzunluğundadır.

Romandaki gemi de aynı Titanik gibi 3 pervanelidir. Robertson'un romanındaki Titan, sancak tarafından bir buz dağına çarpar ve 1500 kişi yaşamını kaybeder. Titanik de aynı noktadan buz dağına çarpar ve 1514 kişi hayatını kaybeder. Bugün baktığımızda Robertson'un kitabı ile Titanik gemisinin benzerliklerini görerek hayrete düşüyoruz. Fakat o devirlerde Robertson'un kitabı pek ilgi görmemişti.

Garip Benzerlikler

Titanik hakkındaki tesadüflerin sadece Robertson'un kitabı ile sınırlandığını zannediyorsanız, yanılıyorsunuz demektir. Çünkü Robertson'dan çok evvel 1892 yılında William Thomas Stead, Titanik'in kaderini birebir anlatan bir öykü kaleme almıştı. Stead, From the Old World to the New adlı öyküsünde tıpkı Titanik gibi buz dağına çarparak batan bir gemiyi anlatmaktaydı. Bu hikayenin ve Robertson'un kitabının yayınlandığı yıllarda ise daha Titanik gemisinin inşasına bile başlanmamıştı. Titanik'in inşasına yıllar sonra, 1909 yılında başlanmış ve çalışmalar 1912 yılında sona ermişti.

Kazaya İhmaller mi Sebebiyet Verdi?

Titanik gemisi toplamda 3.547 kişiyi taşıyabilecek kapasitedeydi. Buna rağmen gemi, toplamda sadece 1.178 kişiyi taşıyabilecek sayıda filikaya sahipti. Titanik çok büyük bir gemiydi, bu denli devasa bir gemiyi hareket ettirmek için de çok fazla güç gerekiyordu. Geminin motorları 159 adet kömür fırınından beslenen 29 kazan sayesinde çalıştırılıyordu. Peki Titanik yola çıkmadan evvel yeterli miktarda kömür almış mıydı? Bunun yanı sıra Titanik gemisinin yapımında genel olarak çelik kullanılmıştı. Eski zamanlarda kılıç yapımında da kullanılan çelik sağlam bir maddeydi ve kılıçları gayet keskin hale getiriyordu. Fakat aynı zamanda çelik fazlaca kırılgandı. Peki buna rağmen Titanik'te çeliğin kullanılması ne kadar isabetli bir karardı?

İlginç Bir Detay

Titanik gemisinin 4 adet devasa bacası bulunmaktaydı. Fakat söylenen bilgilere göre, bu bacalardan 4. olanının hiçbir işlevi yoktu. Yani herhangi bir kazana veya kömür fırınına bağlı değildi. Sadece geminin estetik görünüşünü ve simetrisini tamamlamak amacıyla konmuştu.

Kaptan Edward John Smith

Göz ardı edilmiş detay ve hataların yanı sıra, geminin Kaptan'ı John Smith'in kazada bir suçunun olup olmadığı bugün halen bir tartışma konusudur. Kaptan Smith iyi bir eğitim almış ve tecrübeli bir denizciydi. Ayrıca okyanusa açılmadan evvel Southampton'dan hareket eden gemiyi başarıyla Cherbourg ve Queenstown'a getirmişti. White Star şirketi Kaptan Smith'e çok güveniyordu. Kaza gerçekleşmeden evvel birçok buz dağı uyarısı alınmıştı. Fakat bu bilgiler kaptana verimli bir şekilde belirtilmiyordu. Dolayısıyla kazayı, yaklaşık 900 mürettebat içerisinden bir tek Kaptan Smith'e yüklemek haksızlık olacaktır.

Her Şey Titanik'e Karşıydı

Kazanın gerçekleştiği gece tam anlamıyla bütün faktörler Titanik'e karşıydı. Evvela havada ay yoktu ve ortalık çok karanlıktı. Titanik buz dağının karanlık yüzüne doğru yaklaşıyordu. Havada rüzgar yoktu ve okyanus oldukça durgundu. Bütün bu faktörler buz dağının çok önceden tespit edilmesini imkansızlaştırıyordu. Dolayısıyla dünyanın en büyük buharlı yolcu gemisi, göz göre göre felakete sürükleniyordu.

Titanik Lanetli miydi?

Titanik kazasından sonra, William Stead ve Morgan Robertson'un kitaplarının da hatırlanmasıyla, basında tam bir abartı hikayeciliği baş gösterdi. Titanik'in lanetli bir gemi olduğu iddia ediliyor, kanıt olarak da White Star Line şirketinin gemiyi vaftiz ettirmediklerini öne sürülüyordu. Aynı zamanda geminin inşa edildiği İrlanda'daki Belfast şehrinin de sapkın tarikatların mekanı olduğu iddia ediliyordu. İleri sürülen teoriler bununla da kalmamıştı. Geminin 390904 numarasının suya yansıdığında tersten görünüşünün No Pope (Papa Yoktur) olarak okunduğu söyleniyordu. Fakat Titanik gemisinin numarası aslında 401 idi.

Netice itibarıyla Titanik faciasının üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçti. Kaza tam 1514 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Geminin batığı, 1985 yılında yani kazadan tam 73 yıl sonra Robert Ballard tarafından keşfedildi. Böylece Titanik'in hikayesine olan ilgi yeniden canlandı. Titanik batığının çıkartılma çalışmaları 1986 yılından beri sürüyor. Fakat sadece baş kısmı 44.000 ton kütlesinde olan bu gemiyi günümüzde olduğu yerden çıkartmak pek mümkün görünmüyor.

Bonus: Titanik'ten Kurtulan Türk: Prof.Dr. Besim Ömer Akalın

Türk tıbbının öncülerinden olan Doktor Besim Ömer, 1912 yılında Washington'da düzenlenen bir konferansa katılacaktı. Besim Ömer, Washington'a gitmek için Titanik'ten bilet almıştı. Geminin ilk durağı olan Fransa-Cherbourg'a trenle giderek, buradan gemiye binecekti. Ne var ki Besim Ömer, o gün otelinde erkenden uyanamadığı için trenini kaçırdı. Böylece şehre vaktinde ulaşamayarak, Titanik'e binemedi. Birkaç gün sonra felaket haberini okuyan Besim Ömer, bir aksilik sonucu o gemiyi kaçırmasını ''yeryüzünün en şanslı insanıyım'' diyerek yorumladı.

Popüler İçerikler

Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
YORUMLAR
03.08.2016

Ve Prof.Dr. Besim Ömer Akalın iyi ki kurtulmuş bu kazadan çünkü kendisi ülkemizde ilk doğumhaneyi açan doktorumuzdur, hem de tüm engellere rağmen, bu uğurda kliniğinin önünde taşlanmış, açtığı ilk doğumevi "piçhane" olarak adlandırılmış, hakarete uğramıştır,oysa tek bir amacı vardı, evlerde ve sağlıksız koşullarda yapılan doğumlar nedeni ile yüksek bir orana sahip kadın ve bebek ölümlerini önlemek,bu konuda uzman doktor sayısını arttırmak ve bunu da açtığı doğumevinde yoğun çabaları ile gerçekleştirmiştir.Ayrıca hemşirelik ve hastabakıcı konularını da gündeme getirip, yüzlercesini yetiştiren ve yetiştirdiği bu hemşire ve hastabakıcılar ile Çanakkale savaşında büyük faydalar sağlayan bir hekimdi.

03.08.2016

İcerikten çok yorumun ilgimi çekti adama helal olsun dogumhane falan acmak o günün dünyasında çok zor bir şey sağ ol bilgiler için.

10.08.2016

Titanic batmasaydi leonardo dicaprio bu denli unlu olamazdi demek ki o kadar da ugursuz ve lanetli degil

11.08.2016

Adam onca kaliteli film yaptı, yıllarca Oscar alamadı :) Kendisi de Titanic sonrasında kendini dağıtıp ailesiyle yollarını ayırdığı için bu filmi sevmiyormuş.

10.08.2016

Dahası da var diye biliyorum. Mısır'da keşfedilen ve son derece önemli birisine ait olan bir mumya var. Mezarı açamıyorlar ve lahiti kırarak mumyaya ulaşıyorlar ama bu da yeterli gelmiyor ve mumyayı parçalayıp lahitten çıkarıyorlar. Bu esnada 28 günde kazı ekibinden 14 kişi çok enteresan sebeplerden ölüyor ama kazı devam ediyor. Cesedin çene kemiğinin sol tarafında bir yara izi buluyorlar ve kazıyı yürüten arkeolog da tıraş olurken aynı noktayı kesiyor ve mikrop kapması sonucu ölüyor. Devamında mumyayı Amerika'ya göndermek istiyorlar ve bir gemiye yüklüyorlar. Doğru tahmin ettinzi, bu gemi Titanik. Artı+++ Ömer Hayyam'ın Rubailer isimli kitabı da Amerika'da bir müzede sergilenmek üzere Titanik ile yola çıkıyor ve kazada kayboluyor, 1945 yılında Avusturalya kıyılarına bozulmamış bir erkek cesedi vuruyor ve cebinden bu kitap çıkıyor. Diye okumuştum.

11.08.2016

Evet biraz kurgu gibi gelebilir ama araştırmadan yani götünden ter akıtmadan karara varmak da bir bir araştırmacıya yakışmaz, belgeseli var bir izle bence, inan ya da inanma zaten sana kalmış. Ben inanmıyorum.

TÜM YORUMLARI OKU (26)