Son Dönemde En Çok Okunan Türk Yazarların Yazarlığa Adım Attıkları İlk Kitapları

Bazı yazarlar daha ilk kitaplarıyla, bazıları ise büyük çabalardan sonra büyük kitlelere ulaşabiliyor. Son birkaç yıldır en çok okunanlar listelerinin başında gelen isimlerin edebiyat dünyasına adım attıkları ilk kitaplarını sizler için bir araya getirdik. İşte o yazarlardan bazıları ve edebiyat yolculukları...

1. Emrah Serbes / Her Temas İz Bırakır (2006)

Efsane dizi Behzat Ç.'nin dizi olmadan önceki hali. Kitapta, dizide olmayan bazı ayrıntılar var. Yani Emrah Serbes'i tanımamıza vesile olan bu kitap da, dizi kadar efsane. 

Arka Kapak Bilgisi;

Kızılay, Sakarya Caddesi, SSK İşhanı, Dil-Tarih, Atakule, öğrenci evleri... ve Emniyet... Cinayet Masası. Behzat Ç., 'yeni müktesebata' uyum sağlayamamış, lambur lumbur, 'dişli' bir başkomiser. Müzik dinlemez, polis telsizi dinler. Kitap okumaz, gazeteye spor sayfasından başlar. Herhangi bir siyasi görüşü yok. 'İçimizden birinin' üçüncü sayfa haberlerine yansımış hali gibi, adı bile tam değil. 1. Amatör'de duran toplara iyi vuran bir stoperken, topçuluğu bırakıp başkalarını tekmelemeye başlamış. Mesela beş lira için kalbinden adam bıçaklayanları, on üç yaşında kızlara tecavüz eden, namus için en yakın akrabalarını vuranları... Kendi adalet anlayışı bakımından sorun yok; 'it uğursuz' kimdir, belli gibi görünüyor... Ama acaba öyle mi? Behzat Ç.'yi ve onun adalet duygusunu da rahatsız eden işler olabiliyor bazen hayatta... At izinin it izine karıştığı bir cinayet... Kim, niye öldürsün bu kızı? Hem niye bu şekilde? Siyaset karışmış desek?.. Garip... Öğrenci âlemine, başka âlemlere, ama asıl polis âlemine dikiz atan, entrikası bereketli bir polisiye...

2. İhsan Oktay Anar / Puslu Kıtalar Atlası (1995)

İhsan Oktay Anar, yazın dünyasına adım atar atmaz başarısını ortaya koyanlardan. Bir çoğumuz zaten onu, ilk kitabı Puslu Kıtalar Atlası'yla tanıyoruz. İhsan Oktay Anar tarihi, eskinin sokak aralarını masalsı bir dille anlatıyor, ilk kitabından itibaren her kitabıyla okuyucularını yepyeni dünyalara sürüklüyor. Kitaplarını okurken nasıl bittiğini anlatamıyorsunuz bile. 

Arka Kapak Bilgisi;

'Yeniçeriler kapıyı zorlarken' düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: 'Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır.' Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve 'puslu kıtalar' üzerine bir roman.

3. Ahmet Ümit / Çıplak Ayaklıydı Gece (1992)

Türkiye'de polisiye denince akla ilk gelen isim olan Ahmet Ümit ilk kitabında, 12 Eylül darbesini yaşayan gerçek kişilerin hikayelerini anlatmış. Bu kitap daha sonra Haluk Bilginer ve Uğur Yücel'in başrollerini paylaştığı 'Karanlıkta Koşanlar' isimli TV dizisi olarak karşımıza çıktı. 

Arka Kapak Bilgisi;

Ülkenin en kararlı, en özverili, en iyimser çocukları. Sert, acımasız, zalim günler. Zor günlere inat gülümsemelerini korumaya çalışan gençler. Kahramanlıklar, ihanetler, acılar ve aşklarla dolu romantik bir yaşam. Demokrasi ateşini, diktatörlüğün en karardık döneminde yakmaya çalışanların serüveni. 12 Eylül darbesine direnen insanların gerçek yaşamlarından çarpıcı öyküler. 'Büyük bir çatışma çıkmıştı kentte. Biz, insanlar, çiçekler, karıncalar, kuşlar, balıklar ve yıldızlar öldürülmesin diye sokaklara renk renk yazılar yazıyor, duvarlara afişler asıyorduk. Hepimiz gençtik; yaşlı olanlarımız da vardı aramızda ama hepimiz gençtik. Onlar, insanları, çiçekleri, karıncaları, kuşları, balıkları ve yıldızları öldürmek için çıkmışlardı sokağa. Hepsi yaşlıydı; genç olanları da vardı aralarında ama hepsi yaşlıydı. Ve hepsi silahlıydı. Çeşit çeşit sustalılardan otomatik tabancalara kadar bir iyice kuşanmışlardı silahlarını. Bir köşe başında bekliyorlardı bizi. Bekledikleri yerde karşılaştık. Belki daha elverişli bir köşe başı ve daha uygun bir zaman bulunabilirdi ama bu karşılaşma kaçınılmazdı. Çatışma uzun sürdü. Karanlık bir dönemin bitişinden karanlık bir dönemin başlangıcına kadar. Yenilmiştik. Yenileceğimiz belli değildi ama çok da şaşırmadık. Şimdi kaçıyorduk işte. Yakalanmamak için, yeniden dövüşebilmek için kaçıyorduk. Belki de bastığımız bu ham toprak İstanbul'un karanlık, suskun sokaklarıydı. Bırakıp geride karımızı, çocuğumuzu, basılacak evimizi terk ediyorduk...'

4. Zülfü Livaneli / Arafat'ta Bir Çocuk (1978)

Öncelikle müzik kariyeriyle ön plana çıkan Zülfü Livaneli, edebiyatımızın en üretken yazarlarından. 20'den fazla kitabı olan Livaneli'nin ilk kitabı Arafat'ta Bir Çocuk, 8 öyküden oluşuyor. Kitaba ismini veren öykünün İsveç'te ve Almanya'da filmi çekildi.

Arka Kapak Bilgisi;

'Boynuna nenesinin astığı mavi gözboncuğuna eliyle dokundu. Mavi gözlere karşı koruyacaktı onu. Unutmamıştı nerede olduğunu, ama çevresinde olup bitenlerden kopmuştu. Aydınlık bir gülümseme yayılmıştı yüzüne. Neredeyse kaşlarının üstünden başlıyordu saçları. Kıvrım kıvrım, güçlü, kapkara saçlardı. Gözleri de her şeye, her zaman şaşarak bakıyormuş gibi kocaman ve parlaktılar. Çoğu zaman, hele soğukta nemli gibi dururlardı.'

Bazı insanlar bütün hayatlarını sınırları aşma mücadelesi olarak geçirir. Bu konuda tartışmasız en deneyimli kişilerden biri olan Zülfü Livaneli'nin yıllara yayılan, yıllarla beslenen, zenginleşen deneyim ve gözlemlerinden, Almanya'da, İsveç'te, Danimarka'da, Türkiye'de... sınırlar, sınır aşanlar, sürgünler, gurbetçiler üzerine, değerleri yıllarla sınanmış öyküler...

5. Hasan Ali Toptaş / Bir Gülüşün Kimliği (1987)

Hasan Ali Toptaş, son yıllarda yazdığı kitaplarla ön plana çıksa da ilk eserini 1987 yılında verdi. Hem şiirsel, hem akıcı diliyle her biri birbirinden güzel 10'dan fazla kitap yazan Toptaş'ın ilk kitabı 13 öyküden oluşuyor.

6. Ece Temelkuran / Bütün Kadınların Kafası Karışıktır (1996)

Öncelikle kendine has tarzıyla yazdığı köşe yazılarıyla dikkat çeken Ece Temelkuran, ilk kitabını 1996 yılında yazdı. Geçtiğimiz yıl bu kitabın oyunlaştırılmasıyla ismini ve kitaplarını daha da geniş kitlelere duyurdu. Uzun zamandır en çok okunan yazarlar arasında.

Arka Kapak Bilgisi;

Bütün Çocuklar, bir kez olsun, anne ve babalarını cezalandırmak için ölmeyi düşünmüştür mutlaka.

Ve nedense hep ağlamışlardır düşün sonunda.

Belki bu öykü de bir cezalandırma

Ağlama?

Bunları oku. denize karşı bir sigara yak. tek şekerli, demli bir çay koy masaya, çok neşeli bir müzik çalsın mutlaka, kapat gözlerini, gülümse, çünkü...

BÜTÜN KADINLARIN KAFASI KARIŞIKTIR, çünkü...

bir gün bir anda, bazı kızgınlıklarını unuttuğunun farkına varacaksın, artık pek düşünmediğini, çünkü artık bildiğini anlayıp, ellerini bir klarnet taksimi gibi uzatacaksın, hâlâ ka­fan karışık olacak, ama artık bunu seveceksin, sevmelisin de.

KADINSIN...

... BİR ÇİÇEĞİN YANINDAN GEÇER GİBİ YAŞAMALI­YIZ ASLINDA.

7. Murat Menteş / Dublörün Dilemması (2005)

Murat Menteş denilince akla ilk önce şiirleri ve 'Ruhi Mücerret' gelir. Hatta bu kitap farklı bir yayınaevi tarafından tekrar basılırken kapağına 'Ruhi Mücerret'in yazarından' gibi bir yazı eklendi. Yazar bu kitapta da güldürürken düşündürüyor. Kitabın kapağında ise sevilen yazarlar Alper Canıgüz ve Onur Ünlü var. 

Arka Kapak Bilgisi;

Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Rıza Silahlıpoda, Umur Samaz, Su Samaz, Habip Hobo, Ferruh Ferman, Dilara Dilemma...

' ... Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına sahibizdir.

İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. Mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. O restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar... Hepsine teker teker Kolombiya kravatı takmak istiyorum!

[Kolombiya kravatı: Meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: Kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.]

Gerçi zamanla esnekleştim. Ulaşılması ve vazgeçilmesi en zor nimetin sükunet olduğunu anladım galiba. Tamam, zenginlere merhamet duyacak kadar güçlü değilim hâlâ, fakat sayıların artışındaki boşunalığın eşiğini görebiliyorum. İbrahim Kurban'dan öğrendiğim kadarıyla, yeşil banknotlar kamuflajdan başka bir şeye yaramıyor. Aptallığı, beceriksizliği, acizliği, yalnızlığı kamufle ediyorlar... Ayrıca, yetimlik zaman aşımına uğramaz, haddizatında yetim olmayanlar da yetimliğe doğru seyreder. Yani kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir. Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz...'

8. Mahir Ünsal Eriş / Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde (2012)

Mahir Ünsal Eriş listedeki en yeni yazarlardan. İlk kitabını 2012'de yazdı. İlk kitabından başarıyı yakaladı ve çizgisini bozmadan devam etti.

Arka Kapak Bilgisi;

“Abim Atatürk’ü çok severdi, bense Allah’ı. Babam, annemi ve Galatasaray’ı severdi, annem de Ringo’yu. Babam yorgun bir adamdı. Gündüz vardiyasındayken her gün, çalıştığı taşocağında sanki onca kayayı sırtına vurup ordan oraya sürüklemiş gibi, kalan son canıyla eve gelir, çoğunlukla da tek kanallı televizyonun bitmek bilmeyen ana haber bülteni sona ermeden uyuyakalırdı, akvaryumun karşısındaki ikili koltukta.”

9. Hakan Bıçakçı / Romantik Korku (2002)

Hakan Bıçakçı ilk kitabını 2002 yılında yazdıktan sonra 2008'e kadar ara vermeden yazamaya devam etti. İsmini 2011 yılında yazdığı 'Ben Tek Siz Hepiniz' kitabıyla duyurdu.

Arka Kapak Bilgisi;

'Gerçekten de dışarıda şimşek çakmaya başlamıştı Sokaktan geçmekte olan bir adamın iskelete dönüşerek mavi bir tonda aydınlanıp sonra hiçbir şey olmamışçasına karanlık yoluna devam ettiğini görmesiyle yataktan fırlaması bir oldu. Şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleriyle cama yapıştı, ancak yağmurlu gecede bir başka yürüyen yoktu.Tuvalete giderek aynanın karşısına geçti ve beklemeye koyuldu. Nihayet kendi sonunu gördü: Kocaman siyah burun ve göz boşlukları sırtıma ile korkma arası belirsiz bir ifade... Kendini sisli bir karanlığın içinde yürürken buldu. Yağmurda sırılsıklam olmasına rağmen üşümüyordu. Aniden çıkan bir şimşeğin etrafı aydınlatmasıyla birlikte bir mezarlıkta olduğunu fark etti.

10. Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler / Yalçın Tosun (2009)

Yalçın Tosun da edebiyat dünyasına yeni girenlerden. İlk kitabını 2009'da yazdı. Ardından peş peşe yazmaya devam etti ve kısa sürede iki önemli ödülün sahibi oldu. 

Arka Kapak Bilgisi;

Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler bir ilk kitap... Olgun bir dille, dipdiri öyküler kotarıyor Yalçın Tosun. İnsana, dünyaya, çevresine, dahası kendi içine eğilip bakma gözü pekliğini gösterirken dostluğu, sevgiyi, mutluluk arayışını da hüzünle dillendiriyor. Dile gelmeyen, onun kaleminde incelikli bir kurguyla, alttan alta duyuruluyor. 

Bu kitabı, yeni öykücülüğümüze hatırı sayılır bir katkı olarak da görüp okumalı.

Kamyonetin bıraktığı toz dumanı çöküp her şey eski haline büründüğünde, hâlâ yolun başında duran iki küçük çocuğun ceplerinden, unutmabeni çiçeklerinden örülmüş birbirinden habersiz iki kolye sahibini bulamamanın verdiği hüzünle öylece sarkıyor.

11. Alper Canıgüz / Tatlı Rüyalar (2000)

İlk olarak Oğullar ve Rencide Ruhlar kitabıyla ve Alper Kamu karakteriyle aklımıza gelen Alper Canıgüz ilk kitabını 2000 yılında yazmış. İlk kitabıyla olmasa da o da kendi okur kitlesini oluşturdu.

12. Hakan Günday / Kinyas ve Kayra (2000)

Edebiyatın en farklı kalemlerinden biri. Kendisinin fanatiklik derecesinde hayranları var.  Bu bir yazar için pek görülmüş şey değil. Yazar ilk ve aslında en bilinen kitabı 'Kinyas ve Kayra' ile en çok okunan yazarlar arasına girdi.

Arka Kapak Bilgisi;

'Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.

Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti.'

13. Seray Şahiner / Gelin Başı (2007)

Yazarın adını 'Antabus' kitabıyla duysak da kendisi ilk kitabını Antabus'tan 7 yıl önce yazdı. Daha ilk kitabından kendi tarzını ortaya koydu. Seray Şahiner de yazın hayatına öyküyle başlayanlardan.

14. Murat Uyurkulak / Tol (2002)

Listedeki yazarlardan en az kitabı olan Murat Uyurkulak. Fakat o yazdıklarıyla farkını ve başarısını fazlasıyla ortaya koydu. İlk kitabı Tol 'Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi' giriş cümlesiyle, Türk Edebiyatı'nın en iyi giriş cümlesine sahip kitaplarından biri.

Arka Kapak Bilgisi;

Çözüldün ve utancından ölecek haldesin. Adın, ancak dünyanın yarısı havaya uçarsa temizlenir diye düşünüyorsun. Zaten durmadan bunu planlıyorsun. Birbirinden nafile intikam planlarıyla oyalanıyorsun. Kafana kurşunu sıkana kadar da bundan başka bir şey yapacağın yok. Geçen sene aldığın o allahlık Kırıkkale tutukluk yapmazsa tabii.'

15. Elif Şafak / Pinhan (1997)

Listenin en üretken yazarları diyebiliriz. İlk kitabı 'Pinhan'ı 26 yaşında yazdı ama asıl yükselişi 'Aşk' kitabıyla oldu. Aşk en kısa sürede en çok satılan kitap oldu. Yazar, sonrasında ise hiç ara vermeden yazmaya devam etti ve hala Türk Edebiyatı'nın en çok okunan yazarları arasında.

16. Orhan Pamuk / Cevdet Bey ve Oğulları (1982)

Orhan Pamuk daha ilk kitabıyla sesini dünyaya duyurdu. 2006 yılında aldığı Nobel ödülüyle birlikte hem Türkiye'de hem dünyada hızla yükselişe geçti ve o yıldan beri Türkiye'nin en çok okunan yazarları arasında. 

Arka Kapak Bilgisi;

Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Abdülhamit döneminin son yıllarında, İstanbul’un ilk Müslüman tüccarlarından küçük dükkân sahibi Cevdet Bey’in tutkusu, hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de “Batılı anlamda” çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen Cevdet Bey’in ve oğullarının hikâyesi, bir anlamda modernleşme uğraşı içindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu’na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman, Orhan Pamuk’a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.

“Pamuk adeta okurun elinden tutup onu kendi dünyasında dolaştırıyor, birbirinin içine geçen sahnelerle, karşılaşmalarla ve konuşmalarla her şeyi en ince ayrıntısına kadar çözümlüyor.”

FRANKFURTER ALLGEMEINE

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR
12.09.2017

Zülfü Livaneli müthiş bir kalem . Örneğin Serenad kitabında bir söz var ; ''Dinimi soran olmayacaktı bana. Olur da birisi merak ederse, cevabım hazırdı: Müslüman, Yahudi ve Katolik; kısacası İNSAN ! ''

12.09.2017

Dublörün Dilemması'nı okursanız 1 ay etkisinde kalırsınız. o kadar iyi bir kitabı okuduktan sonra yeni bir kitap çok sıkıcı gelmişti bana

12.09.2017

İhsan Oktay Anar, Emrah Serbes, Murat Menteş, Alper Canıgüz, Hasan Ali Toptaş, Murat Uyurkulak hepsi birbirinden kıymetli

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ