Kuzey İrlandalı astrofizikçi Jocelyn Bell Burnell, lisansüstü eğitimini gerçekleştirdiği sırada ilk radyo pulsarlarını gözlemlemesine ve analiz etmesine rağmen Nobel Fizik Ödülü'nü tez danışmanı Antony Hewish ile paylaşamamış, bahtsız bir bilim insanı. Her kademede cinsiyet eşitsizliğine maruz kalan ve buna rağmen çabalamaktan vazgeçmeyen Bell Burnell'ın herkese ilham olacak hikâyesini Lagari'den dinleyelim.
Aşağıda tesadüf denmiş. Artık nasıl bir tesadüf ise, tarih genellikle kadınları bulan "tesadüfler" ile dolu. Burada anlatılan şey Edison-Tesla tesadüfü değil. Aslında #11 #29 ve #30 işin özeti. Feminist/feminazi değilim, aksine mizantropum, fakat böyle bir durumu görmezden gelmek göze de, mantığa da aykırı. Din, leş kültür, insan egoizmi vb. birçok etken sayesinde kadınlar, siyahiler, düşkünler-proleterler, hayvanlar ve kendi inancından-doğrusundan olmayanlar yüzyıllardır ayrımcılığa, zulüme uğradı, sürekli görmezden gelindi. Halbuki hepsi de dünyaya en çok katkısı bulunandı. Egoizmden, saf bencillikten ve gözlerimizi kapama alışkanlığımızdan sıyrıldığımızda insan olacağız. Yoksa iki ayaklı kötücül bir varlıktan başka bir şey değiliz.
Küçükken Tübitak'ın bir dergisinde okumuştum bu olayı. Benim için vazgeçmemesi ve yoluna devam etmesi önemli. Ortada büyük bir haksızlık var ve buradan anlaşılıyor ki o kadın gerçekten bilim ve insanlık için çalışmayı kendine misyon edinmiş. (Kesinlike örnek alınmalı)
Bir kere daha Nobel'e güvenimiz sarsıldı