Sanat Konuşulan Ortamlarda Rezil Olmamak İçin Bilmeniz Gereken 15 Rönesans Sanatçısı

Rönesans, İtalya’dan başlayarak Avrupa’nın bugünkü kaderini belirleyen en önemli gelişmelerden biridir. Bilgi, sanat, deney, felsefenin zirve yaptığı, orta çağın karanlığından ve cehaletinden kurtulup,  aydınlanmanın başlatıldığı bir dönemdir.

Not: İçerik, her bir sanatçı hakkındaki tüm önemli detayları ayrı ayrı incelemekten ötürü biraz uzun olmuş olabilir. Bu nedenle içeriği 2 ya da 3 parçaya bölerek, belirli aralıklarla okumanız tavsiye edilir.

1. Donatello (1386 – 1466)

Asıl adı Donato di Niccolo Betto Bardi’dir. Heykeltıraşlık evriminin itici gücü olmasının dışında, yapıtlarıyla Floransalı ressamlar için esin kaynağı oldu. Bir süre Ghiberti'nin atölyesinde çalıştıktan sonra (1403), Floransa Katedrali'nin süslemesini üstlendi (1406). Bu dönemdeki, mermerden 'Davut' heykeli (1408) ve ardından gerçekleştirdiği peygamber dizisi en önemli yapıtları arasına girdi. 1416-1420 yılları arasında tamamladığı 'Aziz Georgius' heykelinde (Bargello) geleneksel giyimli heykel anlayışından uzaklaştı. Roma yolculuğundan dönüşünde, Floransa Katedrali'nin Cantoria (koro yeri) bölümünün süslemesinde antik klasisizmin etkileri görüldü (1433-1439).

1433-1443 yılları arasında yaptığı ince ve kadınsı bedeniyle bronzdan 'Davut' heykeli (Bargello), çağının heykeltıraşlık anlayışının yapısını oluşturdu. 1443-1453 yıllarında Padova'ya gitti. Burada antikçağa Floransalılardan daha çok ilgi duyan bir çevrede bulunması, Donatello'nun daha büyük heykel çalışmalarına yönelmesinde etkili oldu. Marcus Aurelius'un atlı heykelinden esinlendiği milis kumandanı 'Gattamelata' adlı bronzdan anıtsal yapıtını 1453'te tamamladı. Sant Antonio Bazilikası'ndaki kabartma ve heykeller, 'Oturan Bakire' Padova'da gerçekleştirdiği öteki önemli yapıtlarıdır. Daha sonra döndüğü Floransa'da 'Çarmıha Gerilme', 'Maria Magdelana' ve Bernardo ile Bertaldo'nun tamamladığı kabartmalarıyla dikkati çekti.

2. Michelangelo (1475 – 1564)

1475 yılında İtalya Toskana Bölgesinde doğan Michelangelo, Rönesansın en önemli ressam, heykeltıraş ve mimarıdır. Küçük yaşta yaklaşık 6 yaşında annesini kaybetmiş ve 13 -14 yaşlarında ressam Domenico Ghirdaio’nun yanında çalışmaya başlamıştır.

Michelangelo, heykeltıraşlığı ile dünyanın en önemli ismidir. Daha 26 yaşında Davud heykelini yapmıştır. 5.5 metrelik bir mermer plakayı uzun süren çalışması ile bitirmiş ve Rönesans’ın en önemli eseri olmuştur. 1501 yılında başlayıp, 1504 yılında bitirdiği çocuk kral Davud, Michelangelo’nun en tanınmış eseri kabul edilmektedir. Hatta bu eser bugün Floransa’nın sembolüdür. Bu heykel için sanatçı, bir barakada kalmış ve kadavraları incelemiştir.

1505 yılında, Vatikan’da Sistine Şapeli’nin tavan resimleri için papa Michelangelo’yu görevlendirir. Yaklaşık 4 yıl kadar çalıştıktan sonra şapeli bitiren sanatçı, artık tüm İtalya’nın en tanınmış ressam ve heykeltıraşıolmuştur. 1534 yılında, Sistine Kilisesinin duvarlarına bir Kıyamet Günü tablosu yapması istenir. Bu duvar resminde, Meryemin göğe yükselişi, Hz. İsa’nın vaftizi ve Hz. Musa’yı tasvir etmiştir. Gelmiş geçmiş en değerli eseri kabul edilir bugün bile Kilise’de görülebilen bu eser bir sanat şaheseridir.

Roma’nın düzenli bir şehir olması için çalışmalar yapmaya başlayan Michelangelo, Roma’da bulunan Aziz Peter Kilisesinin mimarlığını da yapmıştır. Resimlerinde ve heykellerinde kullandığı doğallık ve gerçekçi hatlar sayesinde sanatta yeri doldurulamayan bir sanatçıdır. Michelangelo, perspektif ustası olması yanı sıra yazdığı şiirler ile de tanınmaktadır. Her şeyi ile bir Rönesans sanatçısıdır. 18 Şubat 1564 yılında 88 yaşında hayata gözlerini yumduğunda geride yüzlerce eser bırakmıştır.

3. Raffaello (1483 – 1502)

Raffaello Sanzio, yedi yaşında sanatçı babasının yanında çıraklık yapmaya başladı. 17 yaşında usta bir ressam oldu; önce Floransa'da, sonra Roma'da çalıştı. Papa tarafından Vatikan ve Şistine Şapeli'nde çalışmak üzere görevlendirildi; buraların duvar örtülerini tasarladı.

İnsan figürleri, özellikle de 'Madonna ve Çocuk' (Meryem Ana ve İsa) tabloları yaptı. Onları, yumuşak bakışlarıyla ve hareket halinde resmederek, alışılmış resmi tablolardakinden farklı, sevgi dolu görünmelerini sağladı.

Başkalarından esinlendiği fikirlerin üzerinde oynayıp yepyeni bir şeye dönüştürmekte ustaydı. Yapıtlarında güzellik ve uyum hakimdir; hiçbir zaman çirkin bir şeyi çizmemiştir.

1504 senesinde, çizdiği en son tablo 'Kutsal bâkirenin evlenmesi - Marriage of the virgin'dir.

Kısa yaşamına inanılmaz derecede fazla başarı sığdırdı, duvar resimleri, portreleri, şekil kompozisyonları ve duvar döşeme tasarımları için çok sayıda paye kazandı. 37. yaş gününde öldü.

Tabiatla yarışan sanatçının mezar taşında: “Hayatta iken, tabiat, o beni geride bırakacak diye korkardı, öldükten sonra da ben onunla öleceğim diye korktu” yazmaktadır.

4. Leonardo da Vinci (1425 – 1519)

Rönesans dönemi İtalyan mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı ve ressamıdır. En tanınmış yapıtları Mona Lisa (1503 - 1507) ve Son Akşam Yemeği'dir (1495 - 1497). Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biridir. 2. milenyumun adamı seçilmiştir. 

Sanatçı Rönesans dönemine adeta damga vurmuştur. Günümüzde hala dünyanın en önemli yapıtları arasında olan Mona Lisa ile özdeşleşen Leonardo Da Vinci tarihin unutamayacağı kadar büyük bir dehadır.

İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı.

Floransa’yı 1482’de terk ederek Milano Dükü Sforza’nın hizmetine girdi. Dükün hizmetine girebilmek için köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektup bütün zamanların en olağanüstü iş başvurusu sayılır. 

Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı; aynı zamanda binalar, makineler ve silahlar geliştirdi. 1485 - 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makineler, kiliseden kale ve kanal yapımına kadar her türlü mimari ile ilgilendi; anatomi çalışmaları yaptı; öğrenciler yetiştirdi. İlgi alanı o kadar genişti ki başladığı çoğu işi

bitiremiyordu. 1490 - 1495 yıllarında çalışmalarını ve çizimlerini deftere

kaydetme alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, müzeler ve

kişisel koleksiyonlarda toplanmıştır. 

Bu koleksiyonculardan birisi de Leonardo’nun hidrolik alanındaki çalışmalarının el yazmalarını toplayan Bill Gates’dir.  Leonardo Da Vinci 1519 yılının baharında 2 Mayıs’ da Amboise’da  ki evinde 67 yaşında hayatını kaybetmiştir.

5. Gentile Bellini (1429 – 1507)

Gentile Bellini, ressam bir ailenin çocuğu olarak 1429'da Venedik'te dünyaya geldi. Babası Jacop Bellini ve özellikle erkek kardeşi Giovanni Bellini de o dönemin çok ünlü ressamlarındandı. O dönemde yetenekli ressamlar çok saygı görmekteydiler. İtalyan yarımadasının kuzeyindeki Floransa ve Venedik gibi kentlerinde yaşayan sanatçılar Rönesans döneminin çekirdeğini oluşturmaktaydılar. Gentile ve Giovanni o dönemde özellikle birçok dinsel temaları tablolar yaptılar. Venedik'teki Scuola Grande di San Marco binasının içindeki tabloları da iki kardeş birlikte yapmışlardı. Gentile Bellini Venedik'teki Dükler Sarayı'nda da birçok tablolar yaptı ama 1577 yılında çıkan yangında bu tablolar yok oldu.

Fatih Sultan Mehmet tablosunu yapmasına izin vermeden önce Bellini'nin yeteneğinden emin olmak istemişti. Bu nedenle Bellini İstanbul'daki ilk aylarını sarayda çeşitli insanların tablolarını yaparak geçirdi. Yukarıda görülen 'Oturan Katip'' adıyla anılan tablosu da bunlardan biridir.

Gentile Bellini'nin Fatih tablosu en önemli tablolarından biridir. Tablonun sağ alt köşesinde latin harfleriyle 25 Kasım 1480 tarihi atılmıştır. Tablonun gerçekçiliği dikkat çeker. Fatih'in Bellini'ye bu tablosunu yaptırtması onun zamanına göre açık görüşlü bir insan olduğunu gösterir. Bugün Fatih Sultan Mehmet'in Bellini tarafından yapılmış bu tablosu Londra'daki Victoria and Albert Müzesi'ne sergilenmektedir.

6. Giotto di Bondone (1267 – 1337)

Giotto, Rönesans dönemi ressamlığın öncüsü olarak anılmaktadır.

Floransa'da ressam Cimabue'nin yanında çıraklık yapmıştır. Assisi kilisesini Aziz Francis'in yaşamından 28 sahneyle süsleyerek fresk ressamı olarak büyük ün kazanmıştır. Bardi ve Peruzzi banker ailelerine ait kiliselerde çalıştı. 1334 yılında Floransa Katedrali müdürü oldu. Floransalı sanatçı eserlerinde daha çok dinsel konuları işlemiştir. Çok sayıda kilise ve şapelin fresklerini yapmıştır.

Giotto ve çağdaşları, bu dönemde kuralcı ve simgesel resim tekniğini terk ederek nesnelerin doğal halleriyle resmedilmesi anlayışına yönelmişlerdir. Edebiyat ve sanat, 13. yüzyıl'ın dini bakış açısından kurtulmaya başlamış, insan merkezli bakış açısına yönelmiştir. Rönesans başlangıç döneminde resme perspektifi yavaş yavaş geçiren ressamdır. Pastel tonlar ile üçüncü boyutu kullanma amaçlı çalışmalar yapmıştır.

7. Leone Battista Alberti (1404 – 1472)

Floransalı varlıklı bir aileden yetişen Alberti çeşitli alanlara yönelerek çalışmalar yaptı. Padova’da hukuk okudu ve diplomat oldu. Daha sonra içindeki sanatçıyı keşfeden Alberti, heykelcilik ve mimari üzerine çalışmalar yaptı. Böylece Rönesans çağının önemli sanatçılarından birisi olarak anılmaya başladı. İtalyanca düzyazının ustalığına erişti. Latince komediler ve denemeler yazdıktan sonra anadilinin olanaklarını geliştirdi.

Christopher Columbus’a ilk yolculuğunda yol gösteren haritayı sağlayan kozmograf Paolo dal Pozzo Toscanelli ile kurduğu dostluk da Alberti’nin coğrafya ve astronomi alanında çalışmasını sağladı. Alberti’nin bu bilim dalına yaptığı katkı kendi türünde ilk eser olan bir incelemesidir. Bu incelemede Roma örnek alınarak bir toprak parçasının ölçülerek haritasının çıkarılmasına dair kuralları belirledi. 

Alberti,  Papa V. Nicolaus’un mimarlık danışmanı oldu. Mimarlık Üzerine adlı eserini yazdı. Hayatının son yirmi yılında mimari düşüncelerini birçok önemli yapıda uyguladı. Floransa’da Sta. Maria Novella Kilisesi ve Rucellai Sarayı'nın cephelerinde bu tesir görülür. 1450-1460 seneleri arasında yoğun biçimde mimarlıkla uğraştı. Rönesans İtalyası’nın değişik kent ve saraylarını gezdi.

Anıt plan ve maketleri de yapan Alberti, Rimini’de cephesi zafer takı biçiminde işlenen Malatesta Tapınağı (S. Francesco Kilisesi), Mantova’da S. Sebastiano ve S. Andreakiliselerinde de mimari üslubunu ortaya koydu.

Leone Battista Alberti, 1472 senesinde Roma’da öldü.

8. Sandro Botticelli (1445 – 1510)

1470 yılında, henüz ilk tablolarıyla büyük ün kazanmıştır. Özellikle Müneccim Kralların Tapınması (1475-1476, Uffizi Galerisi) ve Madonna (Louvre Müzesi) bunlar arasında sayılabilir.

1481'de Papa IV. Sixtus tarafından Roma'ya davet edilmiş; Rosselli, Ghirlandaio ve Perugino ile birlikte Sistina Şapeli'nin süslemesinde çalışmıştır. Burada Musa'nın yaşamını canlandıran 3 fresk ile Şeytanın İsa'yı Ayartma Çabaları'nı yapmıştır. Bu eserlerinde zengin ayrıntılar görülür.  Ayrıca yoğun anlatım gücü ve güçlü desenlerle, Dante’nin İlahi Komedya'sını resimlemiştir.

Botticelli, Rönesans resim sanatının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Kendisini deliliğin sınırına sürükleyen kaygısı, sanatına yön vermiştir. Uçucu ve coşkulu figürler çizmiştir. Ayrıca hastalık derecesine varan zerafet duygusu eserlerine kendine özgü, şiirsel bir hava verir. Yapıtlarında hareket ve duruşun inceliği, ince uzun bedenli, uzun boyunlu ve ciddi ifadeli kadının zarifliği zengin bir doku oluşturur. Botticelli dini konu alan tablolar yapmış olsa da, dinsel bir ressam değil, güzelliğe tutkun bir ressam olmuştur.

9. Fra Filippo Lippi (1406 – 1469)

Lippi 1406'da Floransa'da 'Tommaso' adlı bir kasabın oğlu olarak doğdu. Daha küçük ysda çocuk iken hem babası hem de annesi öldü. Teyzesi tarafından büyütüldü. 15 yaşındayken 1420'de Floransa'da Carmine Manastırı Karmalıt kesişlerinden biri olmak üzere bu manastıra kayıt oldu ve 16 yaşındayken 1421'de aynı manastırda bir keşiş olmak için yemin etti. Bu manastırda bir keşiş olarak yaşayıp din eğitimi almaya başladı. Manastırın baş kesişi sonunda ona manastırdan ayrılmak için izin verdi ve 1432'de manastırı terketti. Fakat kesişlik yemininden ayrılmadığı bildirilmektedir.

Haziran 1456'da Floransa yakınlarında Prato'da yasadığı ve bu kent katedralinde fresk hazırladığı bilinmektedir. Bu sırada bir Floransalı'nın kızı olan ve Prato'da manastıra girip rahibe olmak için hazırlanan Lucrezia Buti ile tanıstığı ve onu manastırdan kendi evinden kacırdığı bilinmektedir. Bu ilişkinin evlilikle sona erip ermediği bilinmemektedir. Fakat bu ilişkiden Fillippono Lippi adı ile bilinen ve babası kadar iyi tanınmış ve ünlü bir ressam olan oğlu olmuştur. Oğlunu yanında çırak olarak yetiştirmiştir.

Filippo Lippi 1469'da Spoletto Katedrali için 'Meryem'in Hayatından Sahneler' adlı bir seri fresk için kendine verilen fresk resim siparişini bitirmeye çalışmaktaydı. 6 Ekim 1469’da aniden hastalanıp hayatını kaybetmiştir.

10. Jacopo Bellini (1400 – 1470)

Rönesans’ın en önemli sanatçı ailelerinden biri olan Bellini ailesinin üyelerindendir. Giovanni Bellini ve Fatih Sultan Mehmet'in ünlü portresini çizen Gentile Bellini'nin babasıdır.

Gençlik yıllarında oğduğu Venedik'te ressam Gentile da Fabriano tarafından özel olarak eğitildi. 1411 ve 1412 yıllarında Foligno'ya gitti ve Palazzo Trinci fresklerinde çalıştı. 1423'de Antonio Bellini ile Floransa’ya gitti ve Vivarini okulunu kurdu. Burada erken Rönesans Floransa resmi ile Venedik resmini buluşturdu. Brunelleschi, Donatello ve Masaccio gibi sanatçılardan yeni çalışma yöntemleri öğrendi.1424 yılında Venedik'e dönerek bir atölye açtı ve ölene kadar burada çalışmalarını sürdürdü.

Ressamın Verona Katedrali'ndeki 1436 yılına ait muazzam 'Çarmıha germe''nin de dahil olduğu pek çok eseri kayıptır. Bilinen en önemli eserleri arasında günümüzde Accademia Carrara'da bulunan ve önceleri Gentile da Fabriano'ya atfedilmiş, tahmini 1430 yılına ait 'Madonna ve Çocuk' adlı eseridir.

11. Giorgione (1478 – 1510)

İtalyan, ressam. Çıplak insan figürü ile manzarayı birleştiren lirik ve yenilikçi üslubuyla Venedik Okulu resim geleneğinin yerleşmesini sağlamıştır.

Asıl adı Zorzo Barbarelli del Castelfranco’dur. Giorgio olarak da bilinir. Yaşamı üstüne çok az bilgi vardır. Titian’la birlikte Giovanni Bellini’nin atölyesinden yetiştiği sanılmaktadır. 1506’da Vincenzo di Biagio Catena (1470-1531) adlı bir ressamla aynı atölyeyi paylaştı. 1508’de Titian’la Venedik’teki Alman tüccarların merkezi Fondaca dei Tedeschi’nm dış yüzünü süsleyen ve bugün bütünüyle silinmiş olan freskleri yaptı.

Giorgione’nin olduğu sanılan resimler bugün yirmi beş tanedir. Bunların bazılarının onun elinden çıkıp çıkmadığı kesinlikle bilinmemektedir. Ayrıca birçok yapıtının ölümünden sonra Sebastiano del Piombo (ykş. 1485-1547), Titian ve Palma Vecchio tarafından bitirilmiş olması da bu sorunun çözümünü olanaksızlaştırmaktadır.

Giorgione’nin olgunluk dönemi resimlerinde ele aldığı çeşitli konuların bazılarının anlamları bugüne değin anlaşılamamıştır. Fırtına adlı ünlü yapıtında patlamak üzere olan bir fırtına öncesinde, doğa içindeki çıplak kadınla bebeğinin, onları seyreden askerle ilişkisi yüzyıllardır çözülememiştir. Üç Filozofta ise farklı düzlemler üstünde duran çeşitli dönemlerin giysileri içindeki filozofların, Eski Yu­nan, Arap ve Rönesans felsefelerini simgeledikleri sanılmaktadır.

12. Titian (1490 – 1576)

Tam adı Tiziano Vecellio’dur.

Genç yaşta önce Sebastiano Zuccato isimli bir ressam ve mozaikçinin, daha sonra da Gentile ve Giovanni Bellini kardeşlerin atölyesine girdi. ilk yapıtlarından olan Aziz Petrus'a takdim edilen Jacopo Pesaro'da Gentile'nin etkisi görülür. Burada uzun sure etkisinde kalacağı Giorgione ile tanıştı. Beraber 1508'de Alman ticaretinin Venedik'teki merkezi olan Fondaco dei Tedeschi'nin

cephesini süslediler. Ancak nemli hava yüzünden bu yapıtlar yok olmuştur. Kısa sürede dengeli kutleler, yaygın ritimler ve yeni bir figür anlayışı getirerek kişiliğini buldu. 1510'da dostu Giorgione ölünce Tiziano Padova'ya gitti. Orada Scuola del Santo (1511) ile Scuola del Carmine fresklerini yaptı.

1513'te Venedik'e döndü. Palazzo Ducale'nin büyük toplantı salonu için kompozisyonu yaptı. 1516'da ustası Giovanni Bellini ölünce Venedik Cumhuriyeti'nin başressamı unvanını aldı.

13. Paolo Veronese (1528 – 1588)

Adından da anlaşılacağı gibi Verona’da dünyaya gelmiştir. 14 yaşında bir atölyeye girerek eğitim almaya başlamıştır. Venedik’e çok uzak mesafede olmayan Verona’da gerçekleştirdiği ilk çalışmaları genel olarak Tiziano’nun Pesaro Madonnası’nın etkilerini gösterir.

Fakat yaklaşık olarak 1553 yılında, 1588’deki ölümüne değin kesintisiz olarak çalıştığı Venedik’e gelerek burada San Sebastiano Kilisesi’nin tavanı için göz yanılsaması yaratmaya dayanan freskler üzerinde çalışmaya başlamıştır. Ardından Doçlar Sarayı ve Villa Maser’e duvar resimleri yapmıştır.

Yaklaşık 1560 tarihli olan Villa Maser freskleri duvarları kaplayan geniş manzaralardan oluşmaktadır. Böylece adeta yapının duvarları ortadan kaldırılmış hissi yaratılmıştır. Bu tür görsel yanılsamalar izleyen dönem resim sanatında giderek daha sık kullanılır olacaktır. Veronese iç mekanlara yaptığı duvar resimleriyle ün kazanmış ve çok sayıda sipariş almaya başlamıştır. Klasik mimarlık yapıtlarından oluşan bir arka fon üzerinde canlı renklerle betimlediği alegorik, dinsel ve tarihsel konulu büyük resimleriyle tanınmıştır. Yanılsamalı manzaralar ve mimari öğelerle yapıların duvarlarının sınırlayıcı etkisi ortadan kaldırılmıştır. Başta Venedik kırsalında yapılan villalar için olmak üzere çeşitli freskler yapmıştır. Aynı zamanda altar panoları ve yağlıboyalar da gerçekleştirmiştir.

14. Tintoretto (1518 – 1594)

Venedik Cumhuriyetindedoğup büyüyüp yaşamış İtalyan asıllı Venedik Rönesansı ekolüne bağlı ve maniyerist resim akmına dahil bir ressam. Jacopo Jacobo Tintoretto gayet çok sayıda resim yapmış ve büyük ölçekli dinsel naratif bulunan sahne tabloları; büyük kilise sunak tabloları; Venedik Düklük Sarayı duvar tabloları; mitolojik ve allegorik konular içeren tablolar ve portreler üzerinde resimleri ile tanınmıştır.

Jacobo Tintoretto'nun asıl ismi 'Jacobo Comin' olmakla beraber gençliğinde Padova şehrinin kale kapısını Cambrai Ligi Savaşı(en) sırasında (1509-1516) imparatorluk askerlerine karşı büyük bir cesaret ve metanetle savunan babası 'Jacobo Robusti''nin ismi ile anılmıştır. Daha sonra Venedikli ünlü ressam Titian'in atölyesine çıraklık yapmakta iken hazırladığı eserlerin çok gelişmiş kasları bulunan güçlü görünüşlü, dramatik pozlarda gösterilen erkek figürlerle ve Maniyerizm stilinde gayet zor resme geçirilebilen perspektiflerle ve Venedik Rönesansı ekolünün bol ışık ile sıcak renkler ile dolu resimler oldukları için, 'Jacobo Furioso (Kızgın Jacobo)' veya 'Il Furioso (Kızgın)' olarak da anılmıştır.

15. Masaccio (1401 – 1428)

Massicio, Tommaso'ya mizahı bir yaklaşımdı. Manası 'büyük', 'dağınık' Tom manasına geliyordu. Sebebi de büyük ihtimal organize olmayan ve kişisel hijyeninin olmaması yüzündendi. Başka bir sebebi de, iş arkadaşı Tommaso ile aynı isim taşıdığı içindi; o da Masolino (küçücük Tom) ismini kullandı.

Floransa'ya gelip ressam Biççi di Lorenzo'ye atölyesinde çırak oldu. 1422'de ressamlar loncasına katıldı. Çok dikkat çeken kendine has stili o dönemden önceki ressamlardan, belki 14. yy. resim üstatlarından olan Giotto hariç olarak, çok değişikti. O zamanlarda Floransa'da çalışmakta olan bir mimar olan Brunelleschi ve heyketraş Donatello'dan çok etkilendi. Brunelleschi'den bilimsel oranlar bilgilerini aldı ve bu da bilimsel perspektif kullanabilmesine ona destek sağladı. Brunelleschi ve Donatello ile birlikte Massaçio Rönesans stili resminin kurucuları oldular.

Masaccio'nun eserleri kendini takip eden Floransa ressamları ve sanatçıları üzerine büyük etkiler yaratmıştır. Özellikle Michelangelo, Masaccio'dan çok etkilenmiştir.

Masaccio 1427'de çok genç yaşta bilinmeyen bir nedenden dolayı Roma'da hayatını kaybetti.

BONUS

'Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.'

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
YORUMLAR
03.09.2016

Bizim ülkemizde neden sanat deyince Rönesans, felsefe deyince de Rus Edebiyatı anlaşılıyor? En entelektüeli bile bu klişelerin dışına çıkmıyor. Şahsen ben Rönesans sanatçılarının hepsini yavan buluyorum. Sanata kattıkları bir şey yok. Foto-realistizm tavan yapmış. Her şeyi bire bir aynı yapmaya çalışmşlar. Mesela Picasso'nun Guernica tablosunu Mona Lisa'ya tercih ederim. Çünkü Mona Lisa bugün yaşıyor olsa 4K bir kamera ve en kaliteli objektifle çekilecek bir fotoğrafı, Da Vinci'nin tablosuna göre kusursuz olacaktır ama Guernica'nın daha iyisi yapılamaz çünkü var olan bir şeyi doğrudan aktarmak yerine renk, form, ışık ile aktarmıştır. Yani; Rönesans ressamları rekleri gerçekliğe teslim ederken, Picasso gerçekliği renklere teslim etmiştir.

03.09.2016

Yanlış bir düşünce olur o dönemde fotoğraf makinasının icadından haberleri yoktu insanların, ilk o dönem de perspektif teknikleri kullanıldı ilk o dönem altın orana göre çizilmeye başlandı resimler, kompozisyon kuralları, anatomi bilgisi hepsi o dönemlerde keşfedildi ayrıca gördüğünü çizmek gibi bir durum da yok ortada çoğunun tabloları bir tema üzerine imgesel bir şekilde resmediliyor, canlı model kullanımı yaygın elbette ama kabul edelim Rönesans bir devrimdir şuanda bile o dönemde kullanılan teknikleri kullanıyoruz her dönemin kendine göre güzellikleri var bence sizde böyle düşünüyorsunuz ve listede günümüz sanatçılarından niye yok diye sitem ediyorsunuz genede bunu yaparken Rönesans'ı yermeyelim.

03.09.2016

böyle içeriklerin devamı gelsin lütfenn

03.09.2016

Rönesans sanatçıları, düklerin, kiliselerin hizmetinde çalışıp tamamen ekonomik ve dini kaygı güderken, picasso İspanya İç Savaşı'nı ve Franco'nun faşizmini korkusuzca tablosuna aktarmıştır. Günümüzde de Rönesans kültürüyle çalışan sanatçılar bir an önce sergi açıp resimlerini satmak için küratörlerin kapısını aşındırırken, bağımsız sanatçılar beş kuruş para almadan sanat yapıyor ve paylaşıyor.

TÜM YORUMLARI OKU (13)