En yaygın korunma yöntemlerden biri olan endüstriyel prezervatiflerin oldukça modern bir ürün olduğunu tahmin edebilirsiniz. Peki ya öncesi? Elbette doğum kontrol ihtiyacı prezervatifle birlikte ortaya çıkmadı. Seks yalnızca üremek için yapılan bir aktivite olmaktan çıktığından bu yana pek çok doğum kontrol yöntemi denendi ve vazgeçildi. Bugün de onlara biraz göz atacağız...
Ortaçağda Avrupalı kadınlar gelincik, kunduz ve kedi gibi hayvanların testislerini muska olarak taşıyor, bunun da doğum kontrol yöntemi olarak işe yaradığını düşünüyorlardı. Bazı durumlarda da kunduz testisi ezilip alkolle karıştırılarak tüketiliyordu.
Deneysel bir ürün. Prezervatif mantığına sahipti (erkek için) ama penisi sarmak yerine semenin biriktirilmesini amaçlanıyordu. Pek işe yaramayan ve sık sık vajinanın içinde kalan ürün kısa süre içinde tarihe gömüldü.
Zeytinyağı Sedir yağıyla birlikte Antik Yunan'da kullanılan yöntemlerden biriydi. Hatta Aristoteles'in hamilelik istemeyen kadınlara vajinalarından zeytinyağı dökmelerini tavsiye ettiği bilinir.
Çin'de kadınlar cinsel ilişki sonrasında vücutlarına civa enjekte ediyorlardı. Beyin hasarına bile sebep olan bu yöntem uzun süre kullanıldı.
Antik Mısır'da timsah dışkısı ve bal karışımıyla hazırlanan kür epey yaygındı.
Süngere emdirilen limon suyunun sünger vasıtasıyla vajinanın içine konmasıyla spermisit işlevi görmesi amaçlanıyordu.
Afyonun eski çağların Sumatra kültüründe doğum kontrol yöntemi olarak kullanıldığına dair bulgular mevcut.
Bir dönemin inancına göre semen ısıdan dolayı beyaza renge dönüşmüş kandı. 17. yüzyılda yaşamış Fransız doktor Jacques Ferrand'a göre kanı boşaltmak da doğum kontrolü olarak kullanılabilirdi.
Bir Antik Yunan inancına göre boşalma esnasında kadın nefesini tutarsa ve sonrasında hapşırırsa gebelik gerçekleşmiyordu.
Feodal Japonya'da kaplumbağa kabuğundan prezervatif imal ediliyordu.
Ortaçağ Avrupasında koyun sidiği doğum kontrol yöntemi olarak kullanıldı. Bazen buna tavşan kanı da eşlik ediyordu.
Sanırım bu noktada her türlü manyaklığın doğum kontrol yöntemi olarak kullanılabileceğine ikna oldunuz. Evet, bir zamanlar Afrika'da kadınlar devenin ağız köpüğünü içiyordu.
Tıpkı timsah dışkısı gibi fil dışkısı da, maalesef, kullanıldı.
Keçi bağırsağından yapılan prezervatifler Roma İmparatorluğu döneminde sık sık kullanılıyordu.
Cinsel ilişki öncesinde penise soğan sürmenin işe yaradığı düşünülüyordu.
1800'lerde kullanılan bu ilkel spiral gebeliği engelleyemediği gibi dış döllenmeye sebep olup ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyordu.
1910'lardan kalma bu prezervatif hayvan midesinden yapılıyordu. Bunca saçma yöntemden sonra insancıl geliyor değil mi?
Vajinanın içine konulan süngerlerin de 20. yüzyılın başlarında kullanılan bir yöntem olduğunun altını çizelim.
Bunlar da rahim boynuna yerleştirilerek kullanılıyordu. Kullanım tarihi 1920'ler civarı.
Şimdi gidin ve modern korunma yöntemlerini bağrınıza basın.
Aristoteles Amca doğum kontrolden ziyade, sürtünme katsayısını azaltmakla ilgili bir teori sunmuş olabilir.
korkunç..büyü bence bunlar.tıp zaten gelişmemiş,bide doğum kontrol yöntemi mi gelişecekti..doğurursun daha iyi bunları yapacağına..sonra hastalık ölüm oluyordu heralde?yazık o dönemdeki kadınlara..tıp yokken insanlar neler çekmiş yaa..bu konuda geçmişe dönmeyi istemem,hele diş çekimini düşündükçe..gerçi şimdi bile köyde ve iç kesimlerde bilmeyen kadınlar var,ya bilmediklerinden yada kocalarından korktuklarından mecburen doğuruyorlar..
Spermler pH 'a çok duyarlıdır. Dolayısıyla limon, sirke gibi asidik sıvılarla ya da sabun gibi bazlar kullanılarak vajinanın içinin yıkanması bolca spermi öldürebilir. Ancak yine hatırlatmak isterim ki hamilelik için bir tane sperm yeterli, ve bu yöntemlerle illa ki en az bir tanesi hayatta kalacaktır.