Peygamberliğini İlan Edip İsyan Bayrağını Çeken ve Beyaz Katliamı Yapan Köle: Nat Turner

Bu yazıda tarih boyunca kölelerin yaşadıklarını baştan başa anlatmayacağız. 

Onun yerine bir soru soracağız: Köleler hiç isyan etti mi? Onlar, kendilerine biçilen bu makus kaderi reddetti mi?

Cevap evet. Bu örneğin tarih kitaplarına geçmiş nadide örneklerinden biri de Nat Turner’ın isyanı.

Nat Turner sıradan bir köleyken 50’den fazla destekçisiyle büyük bir köle isyanına önderlik etmişti. Bu ufak çaplı devrim girişiminin başarıya ulaşamadığı aşikar. Ama yaşananlar ve sonuçları gerçekten bahse değer.

Köle olarak doğan ve babasını hiç tanımayan Nat Turner, onu tanıyanların aktardığına göre keskin zekası ve hızlı kavrayış yeteneğiyle diğerlerinin arasından sıyrılıyordu.

Genç yaşta okuma ve yazmayı öğrendi ve İncil'i yakından tanımaya başladı. Zaman içerisinde son derece dindar bir kişilik haline gelen Nat, 22 yaşına geldiğinde Tanrıyı gördüğünü ve ondan vahiyler aldığını iddia ediyordu.

Sürekli İncil’den pasajlar okuduğu köle arkadaşları da ona “Peygamber” lakabını takmıştı.

Bu lakap bir süre sonra ciddi bir anlam kazandı. İddiasına göre yüce bir amaca hizmet etmek üzere Tanrı tarafından görevlendirilmişti. Çalıştığı tarladaki kölelerin büyük bölümünü kendine inandırdı. Hatta beyaz bir müridi bile olmuştu.

Bu durumun bir köle isyanına eklemlenmesi uzun sürmedi.

Söylediğine göre Tanrının krallığının düşmanı olan krallıkla savaşacak, onları kendi silahıyla vuracaktı.

11 Şubat 1831’de olayların gerçekleştiği Virginia’da bir güneş tutulması gözlemlendi. Turner bunu “siyah adamın güneşe uzanması” olarak yorumladı.

13 Ağustos’da bir başka tutulma daha gözlemlendi. Turner bunun Tanrının son işareti olduğunu söyledi. İsyan vakti gelmişti. Ve 21 Ağustos’da ateşler yakıldı…

İlk takipçileri aynı tarlada çalıştığı köle arkadaşları oldu. Dikkat çekmeden diğer kölelerle iletişim kurmak için, önceden belirlenmiş şarkıları söyleyerek dolaşmaya başladılar.

Yine dikkat çekmemek için ateşli silahlar yerine kesici aletler ve sopalar kullandılar.

İsyancılar ev ev dolaşıp buldukları bütün köleleri serbest bıraktılar ve gördükleri tüm beyazları kadın çocuk ayırt etmeden öldürdüler.

50'den fazla köle sahibi öldürülmüştü. Turner bu şiddet dalgasıyla birlikte, beyazların kölelere yaşattığı şiddete empati yapacağına inanıyordu.

Fakat isyan iki gün içerisinde bastırıldı. Bu esnada 200’e yakın siyah öldürüldü.

Olaylarla hiçbir bağlantısı olmayan köleler de öldürülmüştü. Hatta zanlıları yakalamak için gereken harcamalar özgür siyahlardan vergiler alınarak karşılandı.

Turner isyan bastırıldıktan sonra saklandı ve kayıplara karıştı.

Olayların başlamasından iki ay kadar sonra, Benjamin Philips adındaki bir çiftçi Turner'ı çitlerinin dibinde saklanırken buldu. Hemen onu zaptetti ve yetkililere teslim etti. 

Turner yalnızca bir kişiyi bizzat öldürmüştü.

İsyana bulaşan 45 köle yargılandı, 18’i asıldı. Geri kalanlar da tekrardan satıldılar.

Yaptığı ve planladığı her detayı itiraf eden Nat Turner, isyan planlamaktan suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. 11 Kasım’da asıldı. Derisi yüzüldü ve başı gövdesinden ayrıldı.  

Nat Turner'ın, 'Köle karşıtlığı' üzerinden kurulan bir isyana önderlik etmesi kahramancaydı. Ancak kadın ve çocuk ayırt etmeden önüne geleni katleden bir hareketin apaçık savaş suçu olduğu kolaylıkla söylenebilir. 

Olayın kölelere sempati kazandırmadığını tahmin edebilirsiniz. Yaşananlardan sonra toplumun kapıldığı histeri, yasa koyucuları daha sert önlemler almaya sevketti. Yaşanan ölümlerin faturası da toplum bilincinde yeniden kölelere kesildi. Dönemin pek çok bilgini kölelik sisteminin 'gerekli bir uygulama' olduğu konusunda hemfikir hale gelmişti.

İç savaşa ve ardından köleliği yasaklayan 13. yasa değişikliğine kadar, değişen pek bir şey olmayacaktı.

Popüler İçerikler

Survivor Aleyna Kalaycıoğlu Elenir Elenmez O İsmi Takipten Çıktı!
Karısının Başka Biriyle İlişkiye Girdiğini İzleyen Adamdan Şaşırtan İtiraflar!
A Milli Kadın Voleybol Takımımız Milletler Ligi'nde Hollanda'yı Mağlup Etmeyi Başardı!