Aslında bakarsanız, bu konuda ciddi girişimler yaşandı,
Bonnie & Clyde, Ladies in Black ve Bayan Daisy ve Şoförü gibi filmlerin yönetmeni Bruce Beresford filmin yönetmenliğini kabul etmişti, kitap ise yazar Timothy Prager tarafından senaryolaştırılacaktı.
Olivier, Banderas'ın ilk olarak film için çok istekli olduğunu ancak mektupların onun pes etmesine yol açtığını söylüyor ve ekliyor:
'Yunan camiasından olan bağlantılarımız bu kampanyanın çok küçük bir grup tarafından yürütüldüğünü söylüyor. Bu sadece Atatürk'e değil, Türkiye'ye olan bir nefret. Banderas'ın bunu fark etmesini umuyoruz, konuşma ve sanatın özgürlüğünün baltalandığı bir durum yaşamak istemiyoruz.'
Peki siz bu olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
TRT kendi yaptığı Kurtuluş dizisini 30 Ağustos da, Cumhuriyet filmini 29 Ekim de yayınlamıyor. Biz sahip çıkamamışız. Ona buna sallamanın anlamı yok.
Kurucusu olduğu Ülkede bile ona dil uzatan kahpeler varken ermeni susacak mıydı.
Onların bu nefreti aslında Atatürk sayesinde nasıl badireler atlattığımızın da bir göstergesi. Kim bilir birgün kendi içimizdeki hainlerden kurtulabilirsek, kimseye gerek kalmadan o filmi biz de yapabiliriz