Perdenin Arkasındaki Savaş: 40 Milyon Dolar Bütçeli Atatürk Filminin İptal Ettirilmesinin Öyküsü

Ülkemizde pek yankı bulmasa da, bir yapımcı ve Türk eşi, 1998 yılında gelmiş geçmiş en büyük prodüksiyonlu Atatürk filmini çekeceklerdi. Ancak baskılara boyun eğmek zorunda kaldılar...

Kaynak Kaynak 2

Bir milletin küllerinden doğuşunun destansı öyküsünün başrolü, Mustafa Kemal Atatürk dünya çapında gıpta edilen, devrimci bir lider.

www.wikizero.biz

Onun ilham verici yaşam öyküsü adeta bir film gibi... Peki film demişken, Gandhi'den Churchill'e pek çok liderin biyografik filmleri varken, neden hiç Atatürk'ü anlatan bir yapım yok, merak ettiniz mi?

Aslında bakarsanız, bu konuda ciddi girişimler yaşandı,

Ünlü İngiliz Oyuncu Laurence Olivier'ın oğlu Tarquin Olivier, yapımcılık hayatına giriş yapmak için hayranı olduğu Atatürk'ün hayatını beyaz perdeye taşımak istiyordu.

Üstelik bu işte de çok ciddiydi, devasa bir prodüksiyon vardı aklında. 40 milyon Dolara yakın bütçeyle çekilecek olan filmde Atatürk'ü de Antonio Banderas canlandıracaktı!

Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den iş birliği taahhüdü alan Olivier, senaryo için de Lord Kinross'un Atatürk kitabını kullanacaktı.

Bonnie & Clyde, Ladies in Black ve Bayan Daisy ve Şoförü gibi filmlerin yönetmeni Bruce Beresford filmin yönetmenliğini kabul etmişti, kitap ise yazar Timothy Prager tarafından senaryolaştırılacaktı.

Ancak çekimler konusunda henüz görüşmeler sürerken işler çirkinleşmeye başladı. Joyce Garabedian August isimli bir Ermeni, ünlü oyunculardan bu filmi protesto etmelerini istedi.

ABD'deki Yunan ve Ermeniler Banderas ve eşi Melanie Griffith'e bu filmden çekilmesi için mektup yağdırmaya başladı. Tehdit mesajlarından tutun, Atatürk'e çirkin iftiralar atacak kadar ileri gidilmişti.

Elbette Amerika'da yaşayan Yunan vatandaşları bu durumu hoş karşılamıyordu. Hatta yerel bir gazetelerinde bu kampanyanın Yunan vatandaşlarını utandırdığını ve küçük düşürdüğü yazılmıştı.

Ancak ekstrem Yunan ve Ermeni gruplar çiftin yakasından düşmüyordu. Atatürk'ün Yunanları katleden, zalim bir lider olduğunu söyleyen ipe sapa gelmez ve uydurma mektupların ardı arkası kesilmiyordu.

Yapımcı, tarihi bilmeyen bu grubun, o dönemde Yunanistan Başbakanı Elevtherios Venizelos'un Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren bir mektup yazdığını bilmediğini ve tarihi yalanla harmanladıklarını dile getiriyor.

New York Times o dönem yaptığı bir haberinde, uç görüşlü Ermeni ve Yunanların, Atatürk'ün bir kahraman olarak tanıtılmaması ve Türkiye'ye karşı olumlu bir hava yaratılmamasını arzuladığını söyledi.

Ancak Olivier ve Türkiye doğumlu eşi Zelfa Olivier, tüm çabalarına rağmen Banderas ve menajeri Lisa Baum'u ikna etmeyi başaramadı.

Olivier, Banderas'ın ilk olarak film için çok istekli olduğunu ancak mektupların onun pes etmesine yol açtığını söylüyor ve ekliyor:

'Yunan camiasından olan bağlantılarımız bu kampanyanın çok küçük bir grup tarafından yürütüldüğünü söylüyor. Bu sadece Atatürk'e değil, Türkiye'ye olan bir nefret. Banderas'ın bunu fark etmesini umuyoruz, konuşma ve sanatın özgürlüğünün baltalandığı bir durum yaşamak istemiyoruz.'

Oscar ödüllü Gandhi filminden daha başarılı ve kültleşecek bir film yapma gayesiyle yola çıkan Olivier ve eşi, pes etmeyeceklerini söyleseler de film konusunda başka girişimlerde bulunmadılar.

Peki siz bu olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Popüler İçerikler

Fabrikada Grup Seks Skandalı: 4 İşçi Kovuldu!
Kızılcık Şerbeti Yapımcısından Müjdat Gezen'in Olay İddiasına Sert Yanıt!
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan 'Audi A8' Savunması: 'İhtiyaç'
YORUMLAR
09.08.2019

TRT kendi yaptığı Kurtuluş dizisini 30 Ağustos da, Cumhuriyet filmini 29 Ekim de yayınlamıyor. Biz sahip çıkamamışız. Ona buna sallamanın anlamı yok.

09.08.2019

Kurucusu olduğu Ülkede bile ona dil uzatan kahpeler varken ermeni susacak mıydı.

09.08.2019

Onların bu nefreti aslında Atatürk sayesinde nasıl badireler atlattığımızın da bir göstergesi. Kim bilir birgün kendi içimizdeki hainlerden kurtulabilirsek, kimseye gerek kalmadan o filmi biz de yapabiliriz

10.08.2019

Aynen. Bu kadar nefrete birebir maruz kalacaktık bugün. Bosna'da yaşananlar gibi şeyler olacaktı.

TÜM YORUMLARI OKU (33)