İnternetin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla birlikte yalan yanlış birçok bilgi hayatımıza girdi. Kimileri tartışma konusu oldu, kimileri ise sorgulanmadan kabul edildi.
Bizler de sorgulamadan inanılan ve doğru sanılan 22 yanlış bilgiyi sizler için derledik.
1968 yılında New England Journal of Medicine dergisinde bir doktor tarafından yayınlanan makalede, MSG'nin (Mono Sodyum Glutamat) yani halk arasında Çin Tuzu olarak bilinen tuzun insanların sağlığını kötü etkilediği iddia edilmiştir. Hatta internette 'Ölümcül MSG' 'Çin Tuzu Zehri' diye dolaşan bu bilgi kısa sürede herkesi korkutmayı başarmıştır.
Fakat Amerikan Kimya Derneği tarafından yapılan açıklamada bu durum yalanlanmıştır ve MSG'nin sodyum atomu eklenen zararsız bir aminoasit olduğu, sadece aç karnına fazla miktarda alındığı zaman tehlikeli olabileceği belirtilmiştir.
Çocuklarla yapılan çalışmalarda kahve tüketimi ile büyümeleri arasında doğrudan bir ilişki görülmemiştir.
Yetişkinlerde ise kahve tüketiminin kalsiyum depolamayı bir miktar etkilediği gözlemlenmiştir; ancak bu o kadar az bir miktardır ki, bir yemek kaşığı kadar süt büyük bir fincan kahvenin etkisini sönümleyebilmektedir.
Genellikle annelerimizin söylediği 'aman sıkı giyin hasta olma' cümlelerine hepimiz aşinayızdır. Ancak bilinenin aksine bizleri hasta yapan soğuk hava değil düşen vücut ısısı.
Kış aylarında giydiğimiz kalın kıyafetler terlememize neden oluyor. Kalın katmanlar yüzünden vücuttan atılamayan ter de vucüdumuzu nemli ve soğuk tutarak hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Uzmanlar kış aylarında daha çok hasta olmamızın sebebini ise kapalı ortamlarda daha çok bulunmamız ve bu yüzden insanlardan mikrobun daha kolay geçmesi olarak açıklıyor.
Triptofan beynin rahatlamasına yardımcı olan bir aminoasittir ve tavuklarda bu aminoasit çeşidinden bulunmaktadır. Bu yüzden çoğunlukla tavukların uyku getirdiğine inanılır.
Ancak yapılan araştırmalarda bu iddiayı destekleyecek herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi, tavuktan daha fazla triptofan içeren cheddar peynirinin böyle bir etkisinin olmadığı ispatlanmıştır.
Her şeyi içeren tek bir tane hapın sağlığı mükemmel bir şekilde güçlendirmesi fikri elbette ki kulağa hoş geliyor.
Fakat vitaminler üzerinde yıllarca yapılan araştırmalarda bu durumu kanıtlayacak herhangi bir veri yok. Aksine bazı durumlarda kanser riskini arttığı da ispatlanmış. Bu nedenle araştırmacılar, hap şeklinde satılan vitaminlerin kullanılmasını önermiyor ve vitaminlerin meyve ve sebzelerden taze olarak alınması gerektiğini savunuyor.
Aslında bu bilgi kısmen doğru. Yanlış olan kısmı ise oranı. Araştırmacılara göre vücudun açık olan her bölgesinden ısı kaybı olmaktadır.
Anneler ve babaların her tatilde söylediği şeylerden biridir bu da. Kimileri limit olarak yarım saat koyar kimi bir ama mutlaka beklememiz gerektiğini söylerler hep.
Bunun ardındaki teori, gıdanın sindirilmesi için kanın mideye çekilmesi ve kaslarda daha az kan bulunacağı için kramp girme riskinin artmasıdır.
Ancak yine diğerlerinde olduğu gibi bu iddiayı da destekleyecek herhangi bir kanıt yok. Pek çok kaynak da daha önce erken yüzmeye başladığı için boğulan insan vakalarının olmadığını söylüyor.
Sakız sindirilemez. Vucüdun ihtiyaç duymadığı çoğu şey gibi yutulduğunda da sindirilmeden bağırsaklardan geçer ve çıkar.
Farmakolog Paul Clayton'a göre bu tamamen saçmalık. Şarabın uyku getirdiği viskinin ise dinçleştirdiği fikrine katılmayan Clayton her içkinin bünyeyi aynı şekilde etkilediğini savunuyor.
1960'lı yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar sarhoşken nasıl davranmamız gerektiğini öğrendiğimizi ve gerçek davranışımızın beklentilerimizin bir yansıması olduğunu gösteriyor.
Zararlı kimyasallar karaciğer, böbrekler ve sindirim sistemi yoluyla giderilir. Meyve suyunun da bu sürece herhangi bir etkisi yoktur. Ek olarak, meyve suyunun sıkıldığında içerisindeki tüm yararlı lifleri kaybeder ve en az gazlı içecekler kadar zararlı olur.
Su içmek sağlık için çok çok önemlidir. Ancak herkesin 8 bardak su içmesi iddiası asılsızdır. Araştırmacılar gereken su miktarının bünyeden bünyeye değişeceğini savunmaktadır.
Hepimizin bildiği ve zaman zaman uyguladığı bu 3 saniye kuralı da doğru bildiğimiz yanlışlardan. Çünkü yere düşen yiyeceklere mikropların bulaşma süresi sanıldığı gibi 3 saniye değil 1 milisaniye.
Düşürülen zeminin temizliği bu süreyi birazcık uzatsa da yine de hiçbir zaman 3 saniye seviyelerine ulaşmıyor.
1998 yılında 12 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma ile birlikte kızamık ve kabakulak aşısının (MMR) otizme sebep olduğu iddiası ortaya atılmıştır.
Fakat konu ile ilgili yapılan binlerce araştırma bu iddiayı çürütmüştür ve ikisinin arasında bir bağlantı olmadığı kanısına varılmıştır.
Yoğurtlar son zamanlarda içerdiği probiyotikler diğer ismiyle yararlı bakteriler üzerinden pazarlanıyor. Zayıflamaya da yardımcı olduğu bilgisiyle de bir hayli popüler.
Yapılan araştırmalar bakterilerin metabolizma hızıyla ve obezite oranıyla ilgili olduğunu kanıtlıyor fakat aynı zamanda yoğurdun faydalarının abartıldığı söyleniyor. Çünkü yararlı bakteri içeren yoğurt hemen hemen aynı oranda da şeker içeriyor ve bu da obezite riskini arttıyor.
Elma içerdiği bol C vitamini sayesinde uzun süre sağlıklı kalabilmek için çok yararlı bu doğru. Fakat sadece bir elmanın sizi hiç hasta etmeyeceği bilgisi koca bir yanlış.
Mayo Clinic'teki doktorlar yaptıkları çalışmaları öne sürerek süt ve süt ürünlerinin mukus üretimini arttığı ve boğaz ağrısına sebep olduğu iddialarının doğru olmadığinı savunuyorlar.
Tam şöyle bir rahatlamak için parmaklarımızı çıtlatmaya başlarız bi 'oh bee' deriz ki hemen tanıdık bir ses duyarız: 'Aman oğlum/kızım yapma bak ilerde eklemlerin zayıflar, iltihap olur'
Oysaki bu da doğru bildiğimiz yanlışlardan bir tanesi. Her ne kadar etraftaki bazı insanlar sesinden rahatsız olsa da, bir insanda eklem iltihabının olma ihtimali yıllarca parmaklarını çıtlatan bir insanın eklem iltihabı olma ihtimali hiç çıtlatmayan bir insanınkiyle aynı.
Genel olarak gazlı ve şekerli içeceklerin sağlığımız için zararlı olduğunu biliyoruz fakat enerji içecekleri hakkında pek bir bilgimiz yok ve bu yüzden onların zararsız olduğunu ve bizi iyi hissettirdiğini düşünüyoruz.
Araştırmacılar yoğun spor yapan insanlar için bu iyi bir fikir olduğunu belirtse de, çok fazla spor yapmayan insanlar için aşırı miktarda şeker içerdiklerini belirtiyor. Bu yüzden bu tip insanlara sıvı alımı için daha az kalorili içecekleri veya suyu öneriyorlar.
Yeterli miktarda alındığında kafein ve alkolün böyle bir etkisinin olduğu doğru. Fakat çok miktarda alındığında aynı etkiyi göstermedikleri de kanıtlanmıştır. Dolayısıyla genel olarak başlıktaki gibi bir kanıya varmak yanlıştır.
ABD Tarım Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yetişkinlerin kemiklerini korumaları ve daha fazla kalsiyum ve D vitamini almaları için günde en az 3 bardak süt içmeleri gerektiğini savunuyor.
Ancak yapılan birçok çalışmada daha çok süt içildiğinde kemiklerin daha az kırıldığı ile ilgili hiçbir kanıt bulunmuyor.
Yumurtanın çok fazla kolestorel içerdiği doğru fakat araştırmacılar yiyeceklerden alınan kolesterolün kandaki kolesterolü arttırmadığını savunuyor.
Yapılan çalışmalar sağlıklı yaşam için sıfır yağ ile beslenmenin doğru bir şey olmadığını kanıtlıyor. Hatta sıfır yağlı şeylerin tüketiminin sıfıra indirilmesi çalışılırken farketmeden daha çok şekerli ve trans yağlı yiyecekler hayatımıza girdi. Araştırmacılar sağlıklı olabilmek için az miktarda yağın beslenmemizde olması gerektiğini ve az yağlı yiyeceklerin tercih etmemizi savunuyor.
Ne saçma salak bir içerik yav. Hep aynı tarz. "Araştırmacılar ... savunuyor." "Bilim insanları ... aksini iddaa ediyor." "... olduğuna dair hiçbir kanıt yok." Hangi araştırmacılar bunlar? Konya Selçuk Üniversitesi araştırma görevlilerinin çalışması mı? Bizim bilmediğimiz bir bilim insanları genel konseyi mi var? Bir de mantıksız argümanlar var. Yağ yemek şişmanlatır demek yanlışmış. Alta inip yazıyı okuyorsun, "sıfır yağlı beslenmek doğru değildir". Eeee!?!? Yağ yemek şişmanlatmıyor mu yani?
Güzel atılmış bazıları tebrik ettim
msg, birçok gazlı içecek ve hazır gıdada her lokmanın lezzetinin ilk lokmaymış gibi algılanmasına neden olur. ZARARLARI: – MSG bir çeşit nörotoksindir yani sinir hücrelerine zarar verir. Bu yüzden merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak Alzheimer, Parkinson, Huntington Hastalıkları, epilepsi oluşmasına neden olabilir. – Retinal dejenerasyon (göz retina tabakası hasarı) yapabilir. – Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk yapabilir ve bu obezite nedenidir. – Büyüme hormonu baskılanması dolayısıyla gelişim geriliği yaratabilir. – İnsülin salınımının uzun süreli artmış seyrine bağlı pankreas hasarı ve bunun sonucunda diabet gelişimi oluşturabilir. – Kimyasalın metabolizmasında görev almalarından ötürü böbrek ve karaciğerde hasar meydana getirebilir. – MSG, hamilelerde plasenta bariyerini geçerek bebeklerin de aynı etkilere maruz kalmasına neden olabilir. KAYNAK : http://www.bilim-teknoloji.com/msg-iceren-gidalari-tuketmeyin/