Okurken Size İnsanlığınızı Sorgulatacak, Birbirinden Tuhaf Sebeplerle İşlenmiş Korkunç Cinayetler

Bir insanı öldürmenin canilik dışında elbette mantıklı bir açıklaması olamaz, ancak bazılarının motivasyonu gerçekten hayret uyandırıcı... Nasıl bir ruh haliyle yapıldığına anlam veremeyeceğiniz, birbirinden garip ve bir o kadar da tüyler ürpertici cinayet hikâyelerini dinlemeye hazır mısınız?

1. Annesini çok özlediği için onun ses tonuna sahip kadınları katleden bir seri katil: Edward Joseph Leonski

Mayıs 1942’de, üç haftalık bir süre içerisinde üç kadın Melbourne, Avustralya’da ölü olarak bulundu. Kadınlar boğulmuştu, vücutları yara ve ezik içindeydi ve sokağa atılmışlardı. Kıyafetleri ya dağılmış ya da parçalara ayrılmıştı. Araştırmayı yürüten polisler, kurbanlardan birini sarımsı renkte bir çamur çukurunun yanında bulmuşlardı. ABD Ordusu üssündeki bir nöbetçi, nöbeti sırasında üniformasının üzerinde sarı bir çamur lekesi olan bir asker gördüğünü hatırladı.

Bu sarışın ve uzun boylu bu askerin adı Edward Joseph Leonski’ydi. Teksaslı asker, bir ara diğer askerlerden birine kendisini Dr. Jekyll ile Bay Hyde’a benzettiğinden bahsetmişti.

Sorguya alınan Leonski, üç kadını öldürdüğünü itiraf etti. Kurbanlarını seçerken belli bir kriteri vardı; onları görünüşlerine göre değil seslerine göre seçiyordu. Annesini çok özleyen Leonski, onun ses tonuna benzeyen kadınlarla konuşmuş ve hatta kurbanlardan biri onun için bir şarkı söylemişti. Şarkının sonunda Leonski delirmiş ve annesinin onu yeniden terk edeceği düşüncesine dayanamayıp ‘seslerini almak için’ kadınları boğarak öldürmüştü. Leonski, çıkarıldığı mahkemede idama mahkum edildi.

2. Makinelerin parçaladığı bedenlere cinsel açlık duyan ve bunun için köprü patlatan manyak bir katil: Szilveszter Matuska

12 Eylül 1931’de Budapeşte-Viyana ekspresi Torgaby İstasyonu yakınlarından geçtiği sırada köprü patladı ve makinist, 9 vagonla birlikte vadiye daldı. Yaşanan olayda 22 kişi öldü, 120 kişi yaralandı. Yaralı yolculardan biri olan Szilveszter Matuska ise olayın ardından tazminat davası açarak hakkını aradı.

Gelin görün ki yapılan araştırmalar Matuska’nın aslında o trende olmadığını ve patlamadan bir süre önce bol miktarda dinamit satın aldığını gösteriyordu.

Tutuklanan Matuska, sorgu sırasında patlamaya sebep olanın kendisi olduğunu itiraf etti. Sebebi ise ‘cinsel haz’ idi. Patlama sırasında makineler tarafından parçalanan bedenler ona oldukça erotik geliyordu ve daha önce de benzer teşebbüslere kalkışmıştı. Ayrıca sorguda Tanrı'nın ondan o köprüyü patlatmasını istediğini söylemiş ve 'İnsanların öldüğünü görmeyi seviyorum, çığlıkları hoşuma gidiyor.' demişti. Matuska 1932’de suçlu bulundu, ancak ya hapishaneden kaçtı ya da serbest bırakıldı. Bir anda ortadan kaybolan ve 1934'te öldü gösterilen Matuska'nın akıbeti bilinmiyor.

3. Engelli hastaların ortadan kaldırılması gerektiğini düşünen ve bunu yapmak için gönüllü olan psikopat katil: Satoshi Uematsu

19 kişiyi öldüren ve 26 kişiyi yaralayan Satoshi Uematsu, bir bakım evinde çalışıyor ve yatalak haldeki hastalara ötenazi uygulanması gerektiğini savunuyordu. Tabii bunun sebebi onlar için duyduğu merhamet değildi, aksine dünyanın bu insanlardan kurtulması gerektiği düşüncesindeydi. Yetkililere bununla ilgili bir mektup yazan ve bu işe seve seve gönüllü olacağını söyleyen Uematsu, mektubunda 260 kişiyi öldürdükten sonra teslim olacağını da belirtmişti. Ayrıca mektupta iletişim bilgilerini de vermişti.

Uematsu'nun sözde 'asil' bir amacı vardı, bu insanlara ayrılan fonlar başka yerlere aktarılırsa III. Dünya Savaşı'nın önüne geçilebilirdi.

Hitler'in felsefesi ona göre doğru bir felsefeydi ve Uematsu onu takdir ediyordu. Dört ay boyunca bekleyip planını uygulamaya koyan psikopat katil, bakım evinde kadınların olduğu bölümü hedef aldı ve 45 kişiyi boğazından bıçakladı. Yaralananlardan 19'u hayatını kaybetti. Oldukça mutlu görünen Uematsu, yakalandıktan sonra engellilerin yok olmasının herkes için daha iyi olduğunu söyledi. Tüyler ürpertici, değil mi?

4. Bir roman karakteri gibi davranan ve vahiy yoluyla cinayet işlediğini söyleyen bir seri katil: Melvin Rees

1950'lerde Maryland ve Virginia'da birkaç cinayet meydana geldikten sonra, bir adam polise başvurmuş ve eski ev arkadaşının bu cinayetlerden sorumlu olabileceğini iddia etmişti. Melvin Rees, cinayet işlemenin “varoluşsal bir deneyim” olduğunu düşünen ve başkalarına karşı üstünlüğünü kanıtlama fikrinden hoşlanan bir caz müzisyeniydi.

Dostoyevski’nin "Karamazov Kardeşler" romanını okuyan Rees, kendini basit bir hayat yaşayan, herkesi seven ve kimseden hiçbir şey beklemeyen Alyosha karakterine benzetiyordu.

Romanda da Rees'in savına benzer bir konu işlenmekteydi ve kendisine Tanrı'dan vahiy geldiğini iddia eden Rees, işlediği cinayetlerin insanlar tarafından yargılanamayacağını ve kaderini yalnızca Tanrı'nın belirleyebileceğini söylüyordu. Cinayet işledikten sonra başını havaya kaldırıp göklerden ona vurmalarını istiyor ve karşılığında hiçbir şey olmayınca da kendisini yenilmez hissediyordu.

İçindeki 'seks canavarı' günden güne güçlenen ve kendine sözde varoluşsal bir amaç bulan Rees, bu sözde gücü başkalarına da göstermek için günlük tutuyordu.

Tutuklandıktan sonra hakkındaki suçlamalarla ilgili herhangi bir itirazda bulunmayan Rees'in içlerinde Jackson ailesi de olmak üzere 9 kişiyi öldürdüğü düşünülmekteydi. İdam cezasına çarptırıldı ancak temyiz kararıyla idam durduruldu. Bir keresinde hakim karşısına yalınayak ve sakallı bir şekilde çıktı ve defalarca çırılçıplak soyunmaya çalıştı. 1960'larda kendisiyle yapılan bir röportajda ise yedi kişiyi öldürdüğünü itiraf eden Rees, olaya kendini çok fazla kaptırdığını ve Jackson ailesini kaçırırken beş gün boyunca uykusuz kaldığını söylemişti. Melvin Rees, 1995'te hapisteyken öldü.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan