Nairobi Rolüyle Ortalığın Tozunu Attıran Yüreğimize Vurgun Gibi Düşen Roman Güzel: Alba Flores

La Casa de Papel'in karakterlerinin hepsi bir şekilde kendini sevdirmeyi başarsa da hiç kuşku yok ki içlerinden birkaçı çok rahat sıyrılıp gönlümüzde bambaşka bir yere sahip oldu. İşte onlardan biri de cesur, karizmatik halleri ve iflah olmaz umut dolu dünyasıyla Nairobi... 

Paramparça hayatına rağmen böylesine renkli bir karakter olup gönlümüzde yer edinen Nairobi'yi başarıyla canlandıran güzel yetenek Alba Flores'e biraz yakından bakalım o halde...

La Casa de Papel soygununun usta hırsızlarından biri... Ekibin karizmatik, umut dolu, savaşçı kadını o! İşte karşınızda gönüllerde taht kuran, televizyon tarihinin efsane olabilecek karakterlerinden Nairobi...

Mücadelelerle geçmiş bir hayat hikâyesinin ardındaki kahraman o. Belki de bu yüzden dizinin en sevdiğimiz karakterlerinden... Derin hikâyesiyle o bir savaşçı neticede. Ona hayat veren Alba Flores de Nairobi kadar yetenekli, cesur ve güçlü bir kadın...

27 Ekim 1986'da Madrid'de doğan Alba Flores, baba tarafından Roman kökenli...

Ayrıca köklü bir müzisyen aileye mensup! Ayrıca sanatçı olmak Alba'nın kanında var...

Babası Antonio Flores, babaannesi Lola Flores, dedesi El Pescaílla, halaları Lolita Flores ve Rosario Flores İspanya'nın ünlü müzisyenlerinden; annesi Ana Villa ise tiyatro yapımcısı. Alba, doğrudan sanatın içine doğmuş yani anlayacağınız!

Müzisyen ailede yetişen Alba da küçüklüğünden beri piyano çalıyor ve şarkı söylüyor...

Ailesinin kuşaklararası müzisyen kimliği Alba Flores'i pek cezbetmemiş, ailesi de her daim Alba'nın ve yapmak istediği, olmak istediği şeyin arkasında durmuş.

Fakat bir zaman sonra tutkusunun müzik değil oyunculuk olduğunu fark ederek 13 yaşında oyunculuk eğitimi almaya başlamış.

Ailesinin aksine müzik yerine oyunculuğa daha fazla ilgi duyduğunu fark edip kariyerini oyunculuğa yönlendirmiş....

Onu oyunculuğa yönlendiren şey ise Amerikan Güzeli ve Dövüş Kulübü filmleri olmuş. Bu iki filmi izledikten sonra oyunculuk yapmak istediğini anlamış Flores.

Bu iki film de Alba'yı çarpıp geçmiş adeta. Oyuncu olmak istediğini fark etmesi bu iki film sayesinde olmuş. Böylece 13 yaşında oyunculuk eğitimi almaya başlamış.

2005 yılından beri profesyonel olarak oyunculuk yapan Alba Flores 13 yıllık kariyerinde pek çok televizyon ve tiyatro yapımlarında yer aldı.

2005 yılında Luna de Miel en Hiroshima (Hiroşima'da Balayı), 2007'de ise Shakespeare'in ünlü eseri Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın uyarlamasında kendini kanıtladı. Tiyatrodaki başarısı onu televizyon ekranlarına taşıyarak ünlenmesini sağladı.

2013'te İspanya İç Savaşı'nı da takip eden El Tiempo Entre Costuras adlı bir televizyon dizisinde Faslı hizmetçi Jamila'yı canlandırarak ilk büyük rolünü edinmiş olurken...

2015 yılında Vis a Vis adlı dizide cinayetten 5 yıllık hapis cezasıyla karşı karşıya kalan Roman bir kız olan Saray Vargas adlı karaktere hayat vererek ülke çapında büyük bir üne kavuştu.

Dünya çapındaki ününü ise La Casa de Papel ile sağlamış oldu...

Televizyon dizileri sayesinde dünya çapında ün kazanmış ve artık daha medyatik olmuş olsa da yine de Alba'nın büyük tutkusu tiyatro... Bu nedenle hâlâ daha küçük alternatif tiyatro gruplaryla çalışıyor ve çalışmak istiyor.

Tiyatronun özellikle bizim zamanımız için en yararlı ve öğretici şey olduğunu görmeyi ve tiyatroda yer almayı çok sevdiğini söylüyor Alba. Bize de kısmet olur bir gün umarız Alba Flores'i sahnede izlemek! 🙏

Hatta öyle ki ileride bir gün kendi tiyatrosunu da kurmak istiyor! Tiyatro sevgisi öyle büyük ve derinmiş işte...

Uzak bir hayal diye belirtmiş bu istediğini dile getirirken ama neden olmasın ki bu yetenekle?

Alba, aynı zamanda İspanya'daki Roman halkına yönelik ayrımcılığa karşı mücadele ediyor ve bu alanda çalışmalar yürüten örgütlere destek veriyor.

Özellikle okullardaki çocukların yaşadığı dışlanmalara ve soyutlanmalara karşı mücadele verdiğini belirtelim.

Alba Flores'in hepimizi heyecanlandıracak bir ifadesi var! Kendisi Fatih Akın'ı pek çok seviyor ve bir gün onunla çalışmayı çok istiyormuş!

Eee sonuçta müzisyen bir ailenin evladı! Şarkı söylediğini ve piyano çaldığını söylemiştik... 2009 yılında Roberto Santiago'nun yönettiği "Al Final del Camino" filminin soundtrack albümünde de bir yorumu var. Şuradan dinleyebilirsiniz! 👇

Popüler İçerikler

Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
YORUMLAR

Herkesin birbirine benzediği şu zamanda kadının farklı bir güzelliği , bir karizması var. Mavi göz ,büyük dudak ,hokka burun sevenler beğenmeyebilir tabi tercih meselesi.

Pasif Kullanıcı
14.03.2018

Mavi gözü hokka burnu sen sevmiyosun yani. Yedik biz de.

Pasif Kullanıcı
14.03.2018

güzel değil,ama etrafımızda her yeri yapılı onlarcasını görüyorken bu kadın gözüme hoş görünüyor.kendine has bir havası var,siz uğraşın ben doğal da iyiyim der gibi. :) Sempatik buluyorum.

15.03.2018

Sizin her popüler kişinin güzel olmadığını falan anlamnız lazım.

TÜM YORUMLARI OKU (45)