Çilekten ilk olarak M.S. 23'de filozof ve yazar Gaius Plinius Secundus Maior bir eserinde bahsetmiştir. Fakat çileğin Taş Devri'nde bile bilindiği söylenmektedir. Çilek gerçek bir meyve sayılmamaktadır, asıl meyve üzerlerindeki çekirdeklerdir. Günümüzdeki iri çileklerin kökeni ise yaklaşık 300 yıl öncesine dayanır.
Yaklaşık 300 yıl önce, bir Fransız casusu Şili'ye gitmiş. Gezisi sırasında çok büyük çileklerle karşılaşmış. Avrupa'da, bu meyve oldukça küçükmüş. Bu yüzden XIV. Louis'e hediye vermeye karar vermiş. Bu çileklerin çalılarından alarak ülkesine götürmüş. Fakat bu iri çilekler iki farklı çilek türünün melezlenmesiyle elde edildiğinden istediği sonucu alamamış.
Editörü tebrik ediyorum sonunda düzgün bir içerikle karşılaştım
Burada şu ayrımı yapmak lazım günümüzde GDO dediğimiz zaman bir organizmadan başka bir organizmaya gen aktarımı anlaşılmalıdır. Paylaşımda verilen örnekler ise daha çok klasik ıslah yöntemleriyle yıllar içinde geliştirilen bitkiler. Burada önemli husus bir türün yabani türlerinin de genetik materyal olması açısından ıslahçılar nezdinde çok önemlidir ve önemli dayanıklılık genleri içermektedirler.
Hayatı sorguladıgım zamanlarda bunu cok arastırmıstım.. Hiç biri kolay bir şekilde yenilicek şeyler değil .. Tanrının insana nimetidir deniyor ama yok yani .. Hepsi insan eli değdikten sonra yenilebilir hale gelmiş.. Pek ayrıntılı koymamışlar salatalığı internette araştırırsanız bildiğiniz kocaman çekirdekli büyük dikenli bir bitkiymiş .. Hatta baktıgınızda bazıları sebze bile sayılmaz bildiğiniz otmuş insan eliyle meyve olmaya başlamış ...